CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, dün servis ettiği basın bülteniyle önemli bir konuyu parmak bastı..
Barut, GDO’lu mısır, soya ve kanolanın ithal edildiğinin ifade ederek etkin denetim istedi..
Barut’un açıklamalarında vahim iddialar da yer alıyor..
Türkiye’de yem amaçlı ürünlerin dışında Biyogüvenlik Yasası kapsamında GDO’lu ürün tüketimi ve üretiminin yasak olduğunu aktaran Barut’un “Buna rağmen Tekirdağ’da faaliyet gösteren firmalar tarafından yurt dışından gemilerle getirilen GDO’lu mısırın laboratuvarlarda normalleştirilerek GDO’suz olarak rapor edildiği, bu yolla tonlarca mısırın iç piyasada tüketime sunulduğu söyleniyor. Halk sağlığını tehlikeye atanlar hesap vermelidir” sözleri çok ciddi bir suçlama içeriyor..
Asıl mesleği Ziraat Mühendisliği olan Ayhan Barut, mesleğinin verdiği hassasiyetle tarım konularına yaklaştığını biliyoruz..
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi olarak da GDO’lu ürünlerini ithalatı, üretim ve tüketimiyle ilgili mevzuatı da yakından bildiğini düşünüyorum..
Barut sözleri, ithalatçıların yanında gümrük memurlarını, Gümrükler Genel Müdürlüğünü, Ticaret Bakanlığını ve kontrol yapan laboratuvarları ve çalışanlarını büyük bir töhmet altında bırakmaktadır..
Barut’un suçlamaları doğruysa, başta ithalatçılar, gümrük memurları, laboratuvar sahip ve sorumluları, analizi yapan uzmanların 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Biyogüvenlik Kanunu uyarınca yargılanmalı ve haklarında meslekten ihraç istemiyle disiplin soruşturması açılması gerekmektedir..
GDO’lu ürünleri laboutuvar incelemesi yapılmadan piyasa sürülmesi Kaçakçılıkla Mücadleel Kanununun yanısıra Türk Ceza Kanununun Görevinin Kötüye Kullanma ve Görevi Suistimal Etme ile ilgili hükümleri uyarınca da ceza gerektirir.
Barut’un işaret ettiği suç örneğin Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun kaçakçılık suçları ile ilgili üçüncü maddesinin bir, iki ve yedinci fıkraları gereğince iki ile yedi yıl arasında hapis cezası, on bin ile yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılmalarını hüküm altına almaktadır.
Aynı kanunun “Nitelikli halleri” belirleyen dördüncü maddesinin birinci fıkrası “Bu Kanunda tanımlanan suçların bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza iki kat artırılır”, ikinci fıkrası “Bu Kanunda tanımlanan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır” en önemlisi de yedinci fıkra “Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın, Devletin siyasî, iktisadî veya askerî güvenliğini bozacak ya da çevre veya toplum sağlığını tehdit edecek nitelikte olması halinde, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, verilecek hapis cezası on yıldan az olamaz” hükmünü içermektedir.
Biyogüvenlik Kanunu’nun “Ceza hükümleri”ni içeren onbeşinci maddesinin birinci fıkrası, “Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın, Devletin siyasî, iktisadî veya askerî güvenliğini bozacak ya da çevre veya toplum sağlığını tehdit edecek nitelikte olması halinde, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, verilecek hapis cezası on yıldan az olamaz” hükmünü, dördüncü fıkrası da “Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın, Devletin siyasî, iktisadî veya askerî güvenliğini bozacak ya da çevre veya toplum sağlığını tehdit edecek nitelikte olması halinde, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, verilecek hapis cezası on yıldan az olamaz” hükmünü içermektedir.
Beşinci fıkrada da “Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde ve yararına olarak işlenmesi halinde, bu tüzel kişiye yüz bin Türk Lirasından iki yüz bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir ve ayrıca tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur” diyerek ayrıca para cezası uygulanacağını belirtmektedir..
Yani, Barut’un söz ettiği, GDO’lu ürünlerin laboratuvar analisi yapılmadan yurda ithalatın gerçekleşmesi durumunda ithalatçı, gümrük memurları, muayene memurları, gümrük müdür yardımcularını ve müdürlerini, laboratuvar yetkililerinin onyıl hapis cezası beklemektedir.
Üstelik, gümrüklere gelen gıda maddelerinini menşe şahadetnamesi, kontrol belgesi, sağlık sertifikası gibi ihracatcı ülke kurumlarını resmi analiz raporlarının da ithalat işlemileri aşamasında gümrüğe ibrazı gerekmektedir.
Bu belgelerin eksik olduğu bir ithalat işleminin gerçekleşmesine, bırakın gerçekleşmeyi beyannamesinin tesciline hiç bir gümrük idaresi izin vermez. Aksi bir uygulama tüm gümrük memurlarının kendilerini ateşe atma, hapise girme ve mesleğinden olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakması anlamına gelir..
Yani halkın deyimiyle kendi ayaklarına sıkma durumu meydana gelmiş olur.
Hiç bir kamu görevlisi bu riski almak istemez..
Bu denli ağır cezaların beklediğini bile bile hiç kimse GDO’lu bir ürünün GDO oranını gösteren analiz raporlarını ibraz etmeden gümrüğe başvurmaz; hiç bir gümrük idaresi de Türk makamlarından alınnan analiz raporu ile ihracatçı ülkeden gelen analiz raporlarının görmeden, karşılaştırma yapmadan ithalata izin vermez..
Konunun bir başka boyutu da, Barut’un çok iyi bildiğinin düşündüğüm GDO’lu ürünlere izin konusudur.
5977 Sayılı Biyogüvenlik Kanunu ile Tarım Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik, gıda ve yemin ancak GDO’lardan biri ya da birkaçının toplamda en az yüzde 0,9 oranında içermesi halinde GDO’lu olarak kabul edildiğini ve gıda veya yemin yüzde 0,5’ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmeyeceğini hüküm altına almıştır.
Söz konusu yönetmeliğini GDO’lu ürünlerin ithalatı ve işlenmesiyle ilgili hükümleri ise şöyledir:
“İthalat
MADDE 11 – (1) Komite tarafından değerlendirilmesi yapılarak Karar belgesinde ithalatı uygun görülmüş GDO ve ürünlerinin ithalatında aşağıdaki hususlar dikkate alınır:
a) GDO ve ürünlerinin üretildiği ülkenin yetkili otoritesinden parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranır.
b) Ürünün üretildiği ülke dışında başka bir ülkeden yüklenmesi durumunda üretici ülkenin vermiş olduğu belgeyle beraber yüklendiği ülkenin yetkili otoritesince düzenlenmiş, parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranır.
c) Bakanlık, kontrol ve denetim amaçlı analizler yapabilir.
ç) Yapılacak analizlerin sıklığı, risk esasına göre Bakanlıkça belirlenir.
(2) GDO riski taşıyan ancak, GDO suz ürün olduğu taahhüt edilen ürünlerin ithalatında aşağıdaki esaslar uygulanır:
a) İthalatta, GDO riski taşıması nedeniyle analize tabi tutulacak ürünler ve bunların sıklıkları Bakanlık onayı ile belirlenir. Gerektiğinde yine Bakanlık onayı ile güncellenir.
b) Belirlenen analiz sıklıklarına göre ürünlerin analizi yaptırılır. Analiz sonucunun uygun olması durumunda söz konusu ürünlerin ülkeye girişine izin verilir.
c) Yapılan analiz sonucunda GDO lu olduğu tespit edilen ürünün ülkeye girişine izin verilmez. Söz konusu ithalatçı ve ihracatçı firma ve ülke risk listesine alınır.
(3) Tespit ve kontrol işlemleri için istenecek her türlü analiz yöntemi ve analizlerde kullanılan özel ürünler de dâhil, bilgi, belge, ürün ve malzemeyi temin etmekle ithalatçı yükümlüdür.
GDO lu ürünlerin işlenmesi ve depolanması
MADDE 12 – (1) İthal edilen GDO ve ürünlerinin gıda veya yem maddelerinin üretiminde kullanılabilmesi için bu ürünlerin izin, ruhsat ve tescil başvurularında gıda veya yem işletmecisi, gıda veya yem mevzuatında belirtilenlere ilave olarak aşağıda belirtilen şartları sağlamak zorundadır:
a) Hammadde olarak kullanmak üzere temin ettiği GDO ve ürünleri ile ilgili aşağıdaki bilgi ve belgeleri bir ay içerisinde Bakanlığa vermek;
1) Ürünü kimden, ne miktarda temin ettiği ile ilgili bilgiler,
2) Bu ürünlerin ne amaçla kullanılacağı,
3) Etiket ve/veya GDO ve ürünlerinin beraberinde taşınması zorunlu belgelerin sureti.
b) GDO suz gıda veya yem, GDO lu gıda veya yemin işlendiği hattan farklı bir hatta üretilmeli ve depolanmalıdır. Aynı üretim hattının kullanılması durumunda, üretim hattında gerekli temizliği yapmak,
c) İşleme sonrası risklerin öngörülmesi hâlinde acil tedbir planları, muhafaza ve nakil koşullarıyla ilgili ek tedbirleri Bakanlığa bildirmek,
ç) Atık ve artıkların güvenli arıtım ve imha koşullarını belirleyerek Bakanlığa bildirmek.”
Ayhan Barut’un konu ettiği olaydaki durumların kanun ve yönetmelikler karşısındaki durumunu bilemiyoruz. GDO oranı Bakanlıkça izin verilen yüzde 0,5’in altında mıydı bilmiyoruz..
Geldiği ülke kayıtlarındaki GDO ile ilgilili bilgileri de bilmiyoruz..
Ancak, bütün bu bilgiler işlemi yapan gümrük idaresi ile Gümrükler Genel Müdürlüğü’nde mevcut olmalı..
Adana Milletvekili Ayhan Barut’tan söylentiler yerine belgelere dayaıl bir açıklama bekliyoruz.
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi olarak, Gümrükler Genel Müdürlüğü’ndeki konuyla ilgili bilgi ve belgelere (gümrük giriş beyannamesi ve ekleri) rahatça ulaşabileceğini düşünüyorum.
Bu konuda, kapsamlı bir çalışma bekliyorum..
Barut, böyle bilgi vde belgelere dayalı bir çalışma gerçekleştirebilmesi halinde Türk halkına GDO’lu ürünlerle ilgili büyük ve unutulmayacak bir hizmet yapmış olacaktır…