Adana Büyükşehir Belediyesi, bir reklam tanıtım yayını hazırlamış.. Ne ad vereceğimi bilemediğimden "yayını" diyorum..
Broşür desen değil, gazete desen değil, dergi desen değil, katalog desen hiç değil.. Tabloit gazete formunda ve ve mantığında hazırlandığı için ben yine de gazete diyeceğim.. Büyükşehir Belediyesi belli ki, yüzbinlerce bastırmış bu reklam gazetesinden.. Tüm işyeri ve konutlara dağıttırıyor..
Reklam gazetesinde, son günlerde Adana caddelerindeki bilboardları da süsleyen "12 Dev Eser" tanıtılıyor.. Gazete hazırlama tekniğinden birazcık bilgisi olan biri olarak, Büyükşehir Belediyesi'nin reklam gazetesini dikkat ve ilgiyle inceledim..
Hazırlayan grafiker, 12 dev eser ile tanıtım yazılarını yazan kişi gerçekten işlerinin ehli.. Bu belli oluyor..
Özellikle grafiker arkadaşımız her kimse, ciddi ve büyük bir emek harcamış, ortaya güzel bir gazete çıkarmış.. Ancak, reklam gazetesinde, küçük ama önemli bir detay atlanmış..
Mevcut Basın Yasası, bu tür yayınlara, tüm basılı yayınlarda olduğu gibi "künye" mecburiyeti getiriyor.. Bu durum, o güzelim eseri birazcız gölgelemiş.. O kadarcık kusur kadı kızında da bulunur diyeceğim demesine ama, sadece dediğimle kalırım.. Yasalar, kadı kızı kusuru olarak görmez..
Yürürlükteki Basın Yasası'nın "zorunlu bilgiler"i düzenleyen 4. maddesi, "Her basılmış eserde, basıldığı yer ve tarih, basımcının ve varsa yayımcının adları, varsa ticari unvanları ve işyeri adresleri gösterilir" hükmünü getiriyor.. Yani yasa, kadı kızı kusurunu kabul etmiyor, o bilgilerin mutlaka yer almasını istiyor.. Basın Yasası, o bilgileri göstermemeyi cezasız da bırakmıyor..
"Zorunlu bilgileri göstermeme" başlıklı 15. madde, "4'üncü maddeye göre basılmış eserlerde gösterilmesi öngörülen hususların gösterilmemesi veya gerçeğe aykırı olarak gösterilmesi halinde, süreli yayınlarda yayımcı ve adını ve adresini göstermeyen veya yanlış gösteren basımcı beşyüzmilyon liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır" şeklinde bir ceza getiriyor…
"Cezai sorumluluk" başlıklı 11. madde ise, süreli yayınlar ile süresiz yayınlar yoluyla işlenen suçlardan eser sahibinin sorumlu olduğunu belirtiyor.. Aynı maddenin son fıkrası, cezaların Basın Yasası'nda aranan şartlara uyulmaksızın yapılan yayınların tümüne uygulanacığı hükmünü getiriyor…
Grafiker kardeşim, görüldüğü gibi; Basın Yasası, reklam gazetesinin sahibinin, yazı işleri müdürünün, adresinin, basım yerinin yer aldığı künyesinin olmamasına sana, bana göre cidden ağır olan cezalar getirmiş bulunuyor.. Her ne kadar, cezalar Büyükşehir Belediyesi için devede kulak kalsada, hazırlayanlar açısından son derece ağır..
Yarın, Basın Savcısı, gelin bakalım bu reklam gazetesinin künyesi nerde diye sorarsa, gazetenin sahibi konumunda olanların, bizim böyle bir yayından haberimiz yok derse, hazırlayan emekçiler ne duruma düşeceklerini hiç düşündüler mi acaba?..
"12 Dev Eser"in tanıtıldığı reklam gazetesini hazırlayan grafiker, muhabir gibi emekçi arkadaşlarıma tavsiyem, bundan sonra, böylesine güzel gazete hazırladığınızda bir köşesine minicik de olsa künyeyi yerleştirmeyi ihmal etmeyin…
Hatta, künye yerleştirme olayında Doğrusu'cu arkadaşlarınızdan yardım da alabirsiniz ki, bu en doğrusu... İhmal etmeyin ki, yarın her kadı kızında bulunacak ufacık bir kusurdan hesap vermeyin.. Yüreğinizi de, yakınlarınızı da sıkıntıya sokmayın!….
***
Bozkurt her yerde Türklüğün sembolü dünyanın her yerine mührünü vurmuş durumda.. Türk kökenli veya akraba halklar gittikleri yerlere Bozkurdumuzu da beraberlerinde götürmüşler..
Türkçü kardeşlerimizinden Mustafa Aksoy, dünyanın değişik yörelerine yaptığı gezilerde, karşılaştığı Bozkurt motiflerini resimliyor, bizlerle paylaşıyor..
Sağolsun, sayesinde, Türk halklarının nerelere kadar uzandığını görmüş oluyoruz.. Mustafa Aksoy son olarak Amerika ve Moğolistan'dan Bozkurt motifleri paylaştı..
California'da bir otelin, Arizona'da bir okulun armasında, hediyelik süs eşyalarında ve Batı Moğolistan'da bir dua alanındaki bozkurtları fotoğrafladı.. Mustafa Aksoy sayesinde görüyoruz ki, Türk yurdu Türkiye'de bazıları Türkün simgesi Bozkurt'u içlerine sinderemezken, Bozkurt dünyanın dört bir yanına damgasını vurmuş bile…
***
Ata Tarakçı ruhuna mevlit
Türk Milliyetçiliğinin emektarlarından, ülkü devi, gazimiz Ata Tarakçı'yı geçtiğimiz günlerde Bursa'da ani kalp durması sonucu kaybetmiştik..
Bilebildiğim kadarıyla, Adana'dan Bursa'ya gidip Ata kardeşimize son görevini yapan dostlarımız olmuştu..
Adana Taşmedreseliler Başkanı Fuat Toygar'ın, Ata Tarakçı'ya son görevin yapılmasında büyük emeği olduğunu biliyorum..
Ata Tarakçı için bugün MHP İl Başkanlığı'nda mevlit okutulacak.. Fuat Toygar'ın girişimiyle olduğunu tahmin ettiğim mevlit, akşam namazını müeakip İl Başkanlığında gerçekleştirilecek.. Ata Tarakçı'ya bir kez daha rahmet diliyorum…
Ruhu şad olsun.. Bu mevlitte emeği geçenlere, katılacaklara şimdiden teşekkür ediyorum…
***
Çabuk rahatsız oldular
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında siyasal islamcılarda birden bire MHP'li ve ülkücülere karşı bir muhabbet başlamıştı.. Kendilerinin şaşkın yaşadıkları o sıcak saatlerde Ülkücülerin darbecilere karşı göğslerini siper etmeleri, darbecilerle canları pahasına verdikleri mücadele, o mücadele sonrasında "huzura kavuşan" siyasal islamcılarda bir muhabbet uyandırmıştı..
Biz, o muhabbetin geçici, yaşadıkları travmadan kaynaklandığını savunmuştuk..
Yarın, olay tavsayınca açılım saçılım aşklarının yeniden yeşereceğini söylemiştik… Haklı çıktık.. 15 Temmuz sonrasında ülkücülere methiyeler düzen bazı siyasi islamcılar, şimdi sosyal medya hesaplarından ülkücülerden duydukları rahatsızlığı dillendirir oldular..
Aymazın biri, çıkmış, polislerin içerisinde ülkücülerin olmasından duyduğu rahatsızlığı en rezil bir şekilde dile getiriyor..
Güneydoğu Anadolu'yu kastederek, ülkücü polislerin bölgede müslüman halka zulmettiğini iddia ediyor.. Görevini yapan, terörle mücadele eden polislerimizi zalim; hendek kazanları, yığınak yapanları, askere polise kurşun sıkanları, devlete karşı gelenleri müslüman halk olarak kabul ediyor...
Hızını alamamış, ülkücü polis şeflerinin bölgeden çekilmesini de istemiş..
Emrin olur!.. Zaten, Ülkücüler kamu görevlileri de, devletin değil, sizin emrinizde..
Siz ne derseniz onu yapıyor!..