Bizim siyasal islamcılar ile her şeye Arapların penceresinden bakanlar pek hazzetmese de İsrail, Ortdoğu coğrafyasında devlet ciddiyeti ile davranan tek ülke..
İsrail, dış politikalarını anlık ve olaylara göre belirlemiyor..
Bunun son örneği daha bir kaç gün önce yaşandı..
Ortadoğu'daki durumdan ve Türkiye'nin Kudüs olayında Arap ülkelerinden daha fazla taraf olmasını fırsat bilen bir siyasetçi sözde Ermeni soykırımının tanımması için tasarı hazırlıyor..
İsrail Parlamtenosu, 1915 olaylarının Ermeni soykırımı olarak tanınmasını isteyen bu tasarıyı anında reddediyor..
Olayın gelişi şöyle:
Knesset (İsrail parlamentosu), Eş Atid partisi temsilcisi Yair Lapid tarafından desteklenen ‘Ermeni soykırımı' tanıma tasarısını oylamayla reddetti..
Tasarının sahibi Lapid, Holokost'u yaşayan halkı temsil eden parlamentonun 1915 olaylarını ‘Ermeni soykırımı' olarak tanımaması ve anma gününü tayin etmemesi için hiçbir nedeni olmadığını iddia etti..
Red kararını ise İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Tsipi Hotoveli, 'Ama ülkemiz, karmaşıklığı ve diplomatik sonuçları ve ayrıca belirgin siyasi doğası nedeniyle bu konuda resmi duruş sergilemeyecek" gerekçesiyle belirtti..
Demek ki neymiş, uluslarasası ilişkilerde, duygusal, bazı devlet ve toplumlar için ateş barut halinde yollara düşmemek gerekiyormuş..
İsrail'in Ermeni soykırım yasasıyla ilgili tutulqmundan, Ortadoğu'daki devletlerin alacağı çok ders var..
***
Selanik'in işgalinden sonra musevi ve müslümanların tutumu
Türkiye'de 50'li yıllardan beri vara yoğa, ulu orta musevi düşmanlığı yapma modası var..
Bu modanın ateşli savunucularının, musevilerle ile Türklerin, hatta çok sevdikleri Osmanlı ile ilişkilerini bildiklerini de sanmıyorum..
Size, çok yakın tarihimizden bir kesit sunacağım..
Selanik'in Yunan işgaline uğradığı yıllara gideceğiz..
Osmanlı tacını süsleyen pırlantalardan(!) şanlı Arnavut kavmine mensup Osmanlı tebası din kardeşlerimizden Tahsin Paşa, asırlardır bir Türk şehri olan Selanik'i Balkan savaşı sırasında tek kurşun atmadan Yunan ordusuna teslim ettikten sonra bakınız neler yaşanmış..
"Yunan ordusunun Selanik'e girdiği gün, şehrin her tarafına Yunan bandraları çekilmiştir; balkonlar, pencereler, ağaçlar, limanda demirli olan gemiler ve hatta camilerin minareleri bu bandralarla süslenmiştir. Güya Selanik, Yunanlıların gelmesini senelerden beri arzu ediyormuş zannını uyandırıyorlardı.
En vatansever Müslümanlar bile, Müftüye varıncaya kadar, evlerine Yunan bandıraları çekmişlerdir. Yalnız Yahudiler bu halden ayrı kalmışlardır. İlerde ibret dersi olsun diye, bu vakaları kaydetmeyi bir borç bilirim."
(Yahudilerin çıkardığı L'aurore adlı gazetelerinin 17 Ocak 1913 tarihli nüshasının birinci sayfasına İzmir'de yayımlanan Anadolu gazetesinde yayımlanan bu haber konulmuş; yani yukarıdaki haber metni Anadolu adlı Türk gazetesine aittir.)
Kaynak: Avram Galanti; Türkler ve Yahudiler'den aktaran Çetin Yetkin, "Türk devlet yaşamında Yahudilik ve Yahudiler, Gözlem Yayıncılık, 2. Baskı, İstanbul-1996, s. 150-151 dn.5))
***
Dadaloğu'ndan soy sop şiiri
Osmanlının Türklere yaptığı zulümlere isyan eden Osmanlıya karşı kurtuluş savaşı veren yiğit ve asil bir Türk'tür aynı zamanda da şairdir Dadaloğlu .
Tabi, tıpkı Nadir Şah gibi biz Avşarların gurur kaynağı..
Avşar elleri, Osmanlı'nın zorunlu göç zulmüyle göç ederken bile boyun eğmeyen, isyanını sürdüren Avşarların sesi olmuştu..
Soyunu ortaya koyan şiiriyle selamlıyorum büyük ozanımızı...
ASLIMI SORARSAN AVŞAR SOYUNDAN
Aslımı sorarsan Avşar soyundan
Ayrı düştüm aşiretten beyimden
Pınarbaşı'ndan da beş yüz evinen
Çıkıp da cana kıyanlardanım.
Çekerim çileyi böyl'olsun bugün
Alırım mı sandın şol Kozan Dağın
Biz bir kurt idik de Bozoklu köyün
Ürkütüp sürüsün yiyenlerdenim
Dadaloğlum der de böyle olmazdım
Gördüğüm günlerin birini görmezdim
Kavga kızışınca geri durmazdım
Meydanda kardaşa kıyanlardanım.
***
Atatürk'ün açtığı fabrikalar
Birileri zaman zaman, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Atatürk'e dil uzatıp, "ne yapmış ki.." diye küçümsemeye çalışırlar..
Bırakın Osmanlı enkazından yepyeni bir devlet kurmayı; ekonomik mucizelerinin yüzde birin yapacak siyasetçi bulamazsınız..
O yoklukta, hem devleti kurmuş, hem devleti geliştirmiş, sanayileşme ve eğitim hamlesi başlatmış, Balkan ülkelerine borç bile verecek düzeye getirmişti Türkiye Cumhuriyetini…
Onun açtığı fabrikaları ve işletmeleri, yakın dönemdeki siyasetçiler sata sata bitiremediler..
Atatürk'ün kurduğu, kurulmasına öncülük ettiği üretime yönelik tesislerin yani fabrikaların sayısı tamı tamına 45 idi.. İşte Atatürk'ün açtığı o fabrikalar:
1-Ankara Fişek Fabrikası (1924)
2-Gölcük Tersanesi (1924)
3- Şakir Zümre Fabrikası (1925)
4-Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925)
5-Alpullu Şeker Fabrikası (1926)
6-Uşak Şeker Fabrikası(1926)
7-Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1926)
8-Bünyan Dokuma Fabrikası (1927)
9-Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927)
10-Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1928)
11- Ankara Çimento Fabrikası (1928)
12-Ankara Havagazı Fabrikası (1929)
13-İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası (1929)
14-Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)
15-Nuri Killigil Tabanca, Havan ve Mühimmat Fabrikası (1930)
16-Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1931- Genişletildi)
17-Eskişehir Şeker Fabrikası (1934)
18-Turhal Şeker Fabrikaları (1934)
19-Konya Ereğli Bez Fabrikası(1934)
20-Bakırköy Bez Fabrikası (1934)
21-Bursa Süt Fabrikası (1934)
22-İzmit Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1934 Temel atma)
23-Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934 Temel Atma)
24-Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934)
25-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934)
26-Isparta Gülyağı Fabrikası (1934)
27-Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas Buğday Filoları (1934)
28-Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1935 - Tamamlandı)
29-Kayseri Bez Fabrikası (1934 Temel atma)
30-Nazilli Basma Fabrikası (1935- Temel atma)
31-Bursa Merinos Fabrikası (1935 Temel Atma)
32-Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 Temel Atma)
33-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1935)
34- Ankara Çubuk Barajı (1936)
35-Zonguldak Taş Kömür Fabrikası (1935)
36-Barut, Tüfek ve Top Fabrikası (1936)
37-Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936- İlk Türk Uçağı NUD-36 üretildi)
38-Malatya Sigara Fabrikası (1936)
39-Bitlis Sigara Fabrikası (1936)
40-Malatya Bez Fabrikası (1937 temel atma- Bu fabrika hariç bütün bez ve dokuma fabrikaları Atatürk'ün sağlığında açılmıştır.)
41-İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası (1934- Temel Atma)
42-Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937- Temel Atma)
43-Divriği Demir Ocakları (1938)
44-İzmir Klor Fabrikası (1938- Temel Atma)
45-Sivas Çimento Fabrikası (1938-Temel Atma)
NOT: Bu fabrikalar sayesinde 1929-1938 yılları arasında ağır sanayi üretimi %152 artarken toplam sanayi üretimi %80 artmıştır.
Kömürde %100, Kromda %600, diğer madenlerde %200 artış olurken demir üretimi 0'dan 180.000 tona çıkmış, şeker üretimi 200 misli artmıştır.
1926'da başlayan şeker üretimi 1927-1930 arasında 5162 tondan 95.192 tona çıkmıştır.
Tekstil sanayi ülkenin tekstil ihtiyacının %80'ini karşılar duruma gelmiştir.
Tekstil ürünleri ithalatı 1927'de 51.000.000 Türk Lirası iken bu rakam 1939'da 11.900.000 Türk Lirasına düşmüştür.
1924-1929 arasında pamuk ürünleri üretimi 70 tondan 3773 tona, yün 400 tondan 763 tona, ipek 2 tondan 31 tona çıkmıştır.
Yazımızı bir Atatürk sözüyle bitirelim! "Türk ulusu, Türk malı alın, Türk parası Türk ülkesinde kalsın!