MHP'li Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, önümüzdeki yerel seçimlerde aday olup olmamama konusunu çok düşündüğünü söyledi..
Konuşması aslında bir sitemdi..
Devletin, daha doğrusu Ankara'daki merkezi otoritenin belediyeler üzerindeki baskısını dile getiriyordu..
Kocamaz'ın açkılamasını dikkatlice okuyunca hak vermemek mümkün değil..
Kocamaz'ın isyanı baştan sona haklı bir isyan..
Belediyeler hemen hemen her alanda merkezi otoritenin engelleriyle karşılaşıyor..
Merkezi otorite göz diktiği arazilerde imar düzenleme yetkisi değişik gerekçelerle belediyelerin elinden alıp, yeni sistemde noter konumundaki bakanlıklara veriyor..
Belediye meclislerinin onay vermediği projeler bakanlık düzeyinde onaylanıyor.. Belediye meclislerinin kararı ve kentin iradesi yok sayılıyor..
Bir süre konuda belediye meclislerinin kararları, merkezi idare ya da onun il ve ilçedeki kurumları aracılığıyla ya engelleniyor, ya öteleniyor..
Şimdilerde, belediyelerin bütçelerini Ankara'ya bildirmesi, harcamalar için onay alması gibi buram buram siyasal baskı kokan yeni bir dayatmayla karşı karşıya kaldılar..
Adana'da Yeni Adana İmar İnşaat binlerce konut yaparken, Ceyhan'da Hüseyin Sözlü'nün var ettiği Ceyhunkent örnekleri dururken, merkezi otorite belediyelere siz konut yapmayın ben yapacağım" diye baskı uyguluyor..
TOKİ'yi belediyeler üzerinde baskı unsuru olarak kullanıyor..
Vatandaşına ucuz konut yapmayı sürdüren belediyelerin başındaki siyasileri de neredeyse "vatan haini" olarak nitelendiriyorlar..
O suçlamayla karşılaşmak istemeyen belediye başkanları da konut üretimini illerin, ilçelerin, bölgelerin kültürel ve sosyal dokusunu dikkate almadan her tarafta aynı binaları diken TOKİ'ye bırakmak zorunda kalıyorlar..
TOKİ'de geliyor belediyelerin görüşünü almadan kafasına göre binaları dikiyor..
Oysa, Yeni Adana İmar İnşaat'ın ve Ceyhan Belediyesi'nin Ceyhunkent'i gibi konutlar, belediyelerin konut işini TOKİ'den hem daha kaliteli hem de daha ucuza yaptıklarının kanıtı..
Bunun son örneğini yine Adana'da yaşıyoruz..
TOKİ'nin birbiri ardına konut diktiği Yüreğir'de Yüreğir Belediyesi kendisi konut yaptı..
TOKİ konutlarına göre hem daha kaliteli hem de ucuz..
135 bin liraya satışa çıkarıldı..
Yani, Yüreğir Belediyesi kendi olanaklarıyla Yüreğir halkını 135 bin lira gibi zok düşük bir fiyatla kaliteli bir konut sahibi yapıyor..
Belediyelere gelen son dayatma ise Suriyeli sığınmacı çalıştırma koşulu..
Türkiye genelinde belediyeler, 30 bin Suriyeli sığınmacı çalıştırma dayatmasına muhatap oldu..
İşsizlik pençesinde kıvranan kendi halkına, kendi seçmeninin iş talebini karşılayamayan belediyeler merkezi otoritenin baskısıyla, kendi halkı için kullanacağı kadroları Suriyeli sığınmacılara kullanmak zorunda kalacaklar..
Gel de bu kadar ekonomik, sosyal ve siyasal baskılar, yetkileri tırpanlanan belediyelerde hizmete talip ol!..
Şu koşullarda belediye başkanlığına talip olmak akıl işi değil, ancak "delilerin" yapacağı bir şey..
Dayatmaları bakınca, MHP'li Kocamaz'ın sitemlerindeki haklılığını net olarak görünüyor..
Davul senin boynunda, tokmağın Ankara'daki bürokratların elinde olacağı bir durumu kabullenmenin ne gereği var?..
Son sözüm de merkezi idareye..
Madem belediyelerin parasına, konutuna, arsasına, işine bu kadar göz dikiyorsunuz, kapatın yerel yönetimleri olsun bitsin..
Siz de kurtulun, halk da!...
****************
Yas orucu başladı farkında mısınız?
Son dönemlerde kimi çevrelerin ısrarla "Alevi" dediği Kızılbaş kardeşlerimizin yas orucu başladı..
Halkımızın "Muharrem orucu" olarak da bildiği yas orucununun bugün üçüncü günü..
Milyonlarca yurttaşımız oruçlarını sessiz sedasız gösterişsiz oruçlarını tutuyorlar..
Ne meydanlarda iftar sofraları kuruluyor..
Ne, çok yıldızlı otellerde şatafatlı iftar sofraları düzenleniyor..
Belediyeler ve sözde sivil toplum kuruluşlarınca boş buldukları yere hayırdan çok reklam kokan iftar çadırı kurulmuyor..
Tüm yurttaşlarını kucaklamak zorunda olan devletimizin, üst düzey bürokratlarımızın, belediyelerimizin, siyasetçilerimizin farkında olmadıkları, belki de yok saydıkları yas orucu 9 gün daha sürecek..
Bu 9 gün boyunca da, kentin bir yerinde iftar çadırı kurulduğuna, şatafatlı iftar sofraları kurulduğuna, bürokrat ve siyasilerimizin kutlama mesajı yayınladıklrına tanık olmayacağız..
Diyanet İşleri Başkanının yas orucu ile ilgili bir mesaj yayınladığını da görmeyeceğiz..
Hatta, Diyanet İşleri Başkanlığının bir yas ayı olan Muharrem'i bir sevinç ve mutluluk ayı olar anlattığına da tanıklık edeceğiz..
Kızıbaş kardeşlerimiz, "Ben oruç tutuyorum" diye ortalığı ayağa kaldırmadan, sessizce, orucun ruhuna uygun olarak yas oruçlarını tutacaklar..
Hünkar Hacı Bektaş'ın belirttiği gibi "nefsini bilmeye vesile" bilerek yas oruçlarını tutacaklar..
Göktanrı kabul etsin..
**********
Şarap ve bağ tanrısı kendini gösterdi
Anadolu, bağcılığın ve şarabçılığın merkezi..
İlk yerleşim dönemlerinden beri Anadolu, bağcılığa ve şarapçılığa anavatan olmuştur..
Anadolu'dan başlayıp şimdiki Yunanistan ve İtalya yarımadasına uzanan şarap ve bağcılığın bir de tanrısı vardı: Dionysos..
Antik yapıtlarda bol bol Dionysos'u görmek mbümkündü..
İlerleyen süreçte, bağcılık hala önemini korusa da Anadolu insanı dinsel düşünceler nedeniyle şaraptan uzaklaştı..
Arada, 2. Abdulhamit gibi şarapçılığın gelişimi için formüller arayan padişahlar çıksa da genelde şarap ve şarapçılık dışlanmıştı..
O dışlama ile Anadolu insanı Dionysos'u da unutmuştu..
Mersin'in Erdemli ilçesideki Akkale Antik Liman Yarleşiminde yapılan arkeolojik kazılarda Anadolu insanının unuttuğu Dionysos kendini yeniden anımsattı..
Adeta, "Bin hala buradayım" dedi..
Kazılarda kazıbilimciler M.Ö. 160 yıllarına tarihlenen Şarap Tanrısı Dionysos'un saçları asma yaprağı ve üzüm salkımıyla tasvir edildiği heykel başını buldular..
Dionyssos binlerce yıl öncesinde bağların bereketli, şarabın kaliteli ve bol olmasını sağlıyordu..
İnsanlar bol üzüm ve şarap için Dionysos'a adaklar sunuyordu..
Ondan bağ bozumunun bereketli olmasını istiyorlardı..
Yeniden hoşgeldin Dionysos!..
***************
Çocukları okula göndermenin mutluluğu
Okullar açıldı..
Özellikle ilkokula yeni başlayan ailelerde farklı bir mutluluk yaşanıyor..
Kolay mı, çouğun öğrenim yaşamına merhaba diyor..
Türkiye'deki soydaşlarımız arasında milyonlarca aile var, bu mutluluğu yaşayanlar..
Geçmişte benim de yaşadığım bu mutluluğu yaşayanlar elbette Türkiye ile sınırlı değil..
Turan coğrafyasının en batısında yer alan Macaristan'da da aynı mutluluklar yaşanıyor..
Örneğin, Göktengri inancındaki inançdaşımız, ırkdaşımız, Turancı kardeşimiz, ŞamanEdit Mária Barcsik da bu mutluluğu yaşayanlardan..
Göktengri tüm soydaşlarımıza bu mutluluğu yaşamayı nasip eylesin…
Bu arada, değerli Kam anası Edit Mária Barcsik kardeşimizin, Macar Turan Vakfı İstanbul Temsilcisi Ahmet Açıkgöz'ün özel davetli konuğu olarak 15-23 Eylül tarihleri arasında İstanbul'da olacak..
İstanbul ve yakın illerdeki Türkçü Turancı kardeşlerimiz değerli Kam anasını yalnız bırakmamalarını, onunla sohbet olanağını kaçırmasınlar..
İstanbul'a her zaman bir Şaman gelmiyor!..