CHP ile DEM Parti arasında geçen hafta kopan iplerden sonra cumartesi günü “kent uzlaşısı” bağlamındaki görüşmeler yeniden başladı..
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Mersin’in Akdeniz ve İstanbul’un Esenyurt ilçelerinde kent uzlaşısının sağlandığı açıkladı.. Şanlıurfa’da çıkardıkları adayların da kent uzlaşısı kapsamında belirlendiğini ifade etti.
Ayşegül Doğan, Adana ve İstanbul’un bazı ilçelerinde görüşmelerin sürdüğünü belirtti..
Ayşegül Doğan ayrıca, kent uzlaşısının tek bir siyasi partiyi (CHP’yi kast ediyor) adresleyen bir yaklaşım olmadığı vurguluyor, İzmir’de kent uzlaşısında ağırlıklı adresin ise CHP olduğunu vurguluyor..
Doğan’ın sözlerinden, Adana’da ağırlıklı adresin de CHP olduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz..
Ayşegül Doğan’ın bu sözleri Adana için çok önemli..
Seçim takvimi gereği en geç iki gün sonra, ya birlikte seçime girecekler ya da herkes yoluna diyecekler..
Her şey kent uzlaşının sağlanıp sağlanmamasına bağlı olacak.
Bu nedenle, Adana’da CHP açısından kritik son iki güne girilmiş bulunuyor..
Çünkü, DEM Parti’nin kendi adaylarıyla seçime gitmesi, CHP’yi Büyükşehir, Seyhan, Yüreğir ve Ceyhan’da hayli zorlayacaktır..
DEM Parti’nin kendi adaylarıyla seçime girmesi CHP’yi ve adaylarına sancılı, uykusuz bir otuz dokuz gün yaşatacaktır..
Kent uzlaşısının sağlanması durumunda ise nisbeten daha stressiz, daha arahat bir seçim süreci yaşayacaklardır..
TİP’in ilginç adayları
Türkiye İşçi Partisi sosyalist, daha açık söylemek gerekirse komünist bir parti olduğu iddia ediyor..
TİP’in kurucularının önemli bir bölümü Türkiye Komünist Partisi’nden geliyor..
TKP içindeki ayrışmadan sonra ayrılarak Türkiye İşçi Partisi’ni kurmuşlardı..
TİP’in yayın organlarından biri de “Komünist” adının taşıyor..
İnternet sitesinde bolca sosyalizm ve komünizm üzerine yazıları bulunuyor.
Görünürde ideolojik bir parti..
Ancak, yerel seçimlerdeki aday tercihleri TİP’in idelojik tabanlı bir parti, komünist bir parti olduğu konusunda kuşkular doğuruyor..
Popülist bir yaklaşım sergiliyor..
TİP’in ilk popülist yaklaşımı Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak Türk milliyetçisi olduğunu iddia eden ama aslında neoliberal bir parti olan İyi Parti’nin milletvekili adayı Gökhan Zan’ı göstermesi oldu..
Bildiğimiz kadarıyla, Gökhan Zan’ın adaylığının açıklanmasından sonra, çok sayıda üye TİP’ten istifa etmişti..
Ancak, TİP üst yönetimi bu istifalara aldırış etmemeiş olacak ki, bu kez İzmir’de bir eski Aydınlıkçı ile siyasal islamcı DEVA Partisi’nden transfer bir ismi daha belediye başkan adayı ilan etti.
İzmir Kemalpaşa’da DEVA Partisi eski İlçe Başkanı Süleyman Şencan’ı, Karaburun’da Vatan Partisi İzmir eski İl Başkanı Mustafa Tosunlar’ı aday gösterdi..
İlginç bir aday üçlemesi:
Neoliberal- siyasal islamcı- PDA/Aydınlıkçı/Maocu/Perinçekçi
Üç birbirine zıt ismi üçüne de zıt Komünist ideolojiyi benimsemiş TİP’den aday görünce, Erkan Baş’ın partisinin ideolojik yapısından kuşkuya düşmemek elde değil..
Adaylara bakınca TİP’in sosyalist/komünist bir parti olduğunu söylemek olanaksız..
Bu durumda sormak hakkımız oluyor..
TİP komünist/sosyalist düşünceyi benimsemiş idelojik bir parti mi?
Yoksa, neoliberalinin, siyasal islamcısının, Aydınlıkçı/Perinçekçilerin rahatça kapıısından içeri girdiği liberal bir parti mi?
Erkan Baş, partisinin ideolojik bir parti mi yoksa eski ANAP gibi her türden insanı kabul eden liberal bir parti mi olduğunu açıklasa da sandığa gitmeden öğrensek!..
Sahipsiz kedinin yaşama hakkı yok mu?
İstanbul’da Eros adlı bir sokak kedisi, İbrahim Keloğlan adlı bir cani tarafından tam altı dakika boyunca dövülerek öldürüldü..
İnsan müsveddesi, kaçmasın diye de kapıları kapatıyor..
Sonra yargı önüne çıkarıldı..
Kendis canının sıkkın olduğu belirterek, masum bir canlıyı öldürmesini haklı gösterdi..
Avukatı da, kedinin sahipsiz olduğu, bu nedenle kimsenin zarar görmesiğini savundu..
Mahkemede, Eros’un sahipsiz bir kedi olması, sahibinin olmaması nedeniyle kimsenin zarar görmediğine karar verek-rek söz konusu caniyi serbest bıraktı..
Yani, sahibi olmayan, sokakta yaşayan patili canlar, kafası bozulan tarafından dövülerek öldürülebilir..
Sahipsiz oldukları içinde öldürenler hiçbir ceza almazlar ve elini kolunu sallayarak aramızda gezerler ve başka sahipsiz hayvanları öldürmeye devam edebilirler..
Hayvan hakları diye bir şey var..
Tıpkı insan hakları gibi kutsaldır..
Patili bir canı öldürmek de insan öldürmek gibi cinayettir..
Sahipsiz sokakta yaşayaq-n bir hayvanı öldürmekle, sokakta yaşayan bir insanı öldürmek de aynı derecede cinayettir..
Başta İstanbul Barosu olmak üzere tüm barolarda hayvan hakları merkezi ya da komisyonu bulunmakta..
O nedenle, tüm baroların, Eros cinayetine müdahil olmaları, öldürülen bir canın hakkını aramaları gerekiyor..
Karara itiraz ederek, bir canini tutuklanmasını ve adalet önünde hesap vermesini sağlamalarının bekiyoruz..
Tabii, o saçma sapan savunmayı yapan abukat için de üyesi olduğu baronun disiplin soruşturması başlatmasını da ayrıca bekliyoruz..
Uzak görüş bu olsa gerek
Milliyet Gazetesinin çizeri merhum Bedri Koraman’ın bir karikatürünü görünce, “bu ne uzak görü” demekten kendimi alamadım..
Kanal İstanbul nedeniyle son yıllarda Arapların İstanbul üzerine iştahları, Arapların aldıkları araziler ve binalar gündemden düşmüyor..
Merhum Bedri Koraman, bugünleri taa 1985’de görmüş…
15 Mart 1985 tarihli Milliyet Gazetesinde yayımlanan karikatüründe ve muhteşem bir şekilde karikatürize etmiş..
Tinin şad olsun uzak görüşlü adam..