Dünyaca meşhur Makyavel diye biri var..
1469 - 1527 tarihleri arasında yaşayan İtalyan Düşünür, 1513'te yazdığı "Prens" adlı kitabıyla oportünizmin felsefesini ortaya koymuştu..
Ne diyordu Makyavel:
"Devlet ya da devlet adamının, özellikle dış ilişkiler sözkonusu olduğunda, ülkesinin yararına olabilecek her eylem ve hareket tarzı meşrudur."
"Bütün büyük işleri sözünde durmayanlar, yalancılar, arkadan vurucular, acıma duymayanlar başarmışlardır" diyordu.
Yani amacın aracı meşrulaştırdığı ve her türlü ahlak ilkesini hiçe sayan bir siyasi görüşü başlatmıştı..
Makyevel'in başlattığı bu siyasal akım, siyasal literatürde "oportünizm" olarak adlandırılmıştı...
Oportünizmin anlamı, "davranışlarını ahlak ilkelerine ya da düzenli bir düşünceye göre değil, kişisel çıkarlarına en uygun düşecek biçimde ayarlayan tutum" demek..
Türkçesi, "Amaca giden her yol mübahtır.."
Makyavel'in başlattığı siyasal akım, dünyanın her tarafında siyasal ahlaksız olarak kabul edilmiş ve dışlanmıştır..
Ancak, bütün bu dışlanmalarına karşın zaman zaman bu yönteme sarılan siyaseitçiler çıkmıştır..
Makyavel'i kendine başöğretmen olarak kabul eden siyasetçilerden birisi günümüzde Türkiye'ye Makyavel öğretileriyle siyaset yapıyor..
O siyasetçi sayesinde Makyavel yüzlerce yıl sonra Türkiye'de adeta ete kemiğe büründü..
Siyasal yaşamı boyunca daldan dala, partiden partiye atlayan günümüzün Türkiye'sinin Makyaveli, İtalyan düşünürü o denli özümsemiş ki, amacı uğruna karşısına babası çıksa onun üstüne basıp yoluna devam edecek yapıda bir siyasetçi..
Bu arada belirteyim, "babasının üstüne basıp gider" sözü benim değerlendirmem değil, günümüz Makyaveli'nin ilk partisindeyken o partini mensuplarına bizzat söylediği bir sözüdür..
Her gittiği partide önce oradaki iklime uymuş, bulduğu ilk fırsatta da kendi amacı için harekete geçmiş, eski partililerine söylediği sözü de yerine getirmişti..
Amacına ulaşmak için kimi zaman ülkücü, kimi zaman liberal, kimi zaman demokrat, kimi zaman Kürt olmuştu..
Bazen hızını alamamış hem Türk milliyetçiliği yapmış, hem Türkiyelilik bilincini öne çıkaran enternasyonal bir tutumu aynı anda sergilemişti..
Gittiği her partide önce genel başkana övgüler yağdırmış, amacına ulaşamayacağını anlayınca da hakaretlerin binini bir paradan savurmuştu..
Hatta, öz babamı çiğnerim diyen bir kişilik olarak, hiç ilgisi olmayan kişileri babası ilan etmişti..
Örneğin, bir partide koltuk peşinde koşarken "ben babanın kızıyım", bir başka partinin kapısından içeri sızdığında ise "Vallahi ben başbuğun kızıyım" diyerek icat ettiği yeni babalar üzerinden amacına ulaşmaya çalışmıştı..
Halbuki, ne baba ilan ettiği demokratların babasıyla, ne de milliyetçilerin başbuğuyla uzaktan yakından ilgisi olmamıştı..
25 yıllık siyasal yaşamına 4 parti sığdıran siyasetçimiz, ele geçirmeye çalıştığı son partiden kapı dışarı edilince partisini kurmaya soyunmuştu..
Partisini kurarken de, parti parti gezmesini "siyasal birikim" olarak tanımlamayı da ihmal etmemişti..
Halbuki, bir zamanların "Fırıldak Kubisi" bile parti değiştirmede kendisinin hızına erişemezken, şimdi yanında olanlardan bazıları rahmetlinin ne fırıldaklığını, ne makyavelistliğini, ne oportünistliğini bırakmışlar; siyaset sahnesinden silinmesini istemişlerdi..
Makyevel'in öğretilerini hayata geçirmesi parti değiştirmekle sınırlı kalmıyor elbette..
Ona buna posta koyarken, birinin ciddiye alarak yanıt vermesi durumunda çemkiriyorlar diye ortalığı ayağa kaldırıyor..
Her siyasetçiye yapılan bir uygulamayı "önümü kesmek istiyorlar" diye feryad figan ediyor..
Doğrusu, kendi adıma, bu siyasetçiyi izlerken Makyevel'e günde binlerce kez rahmet okuyorum..
Işıklar içinde yat, rahat uyu büyük düşünür, oportünizmin kurucusu Makyavel usta..
Bedenin çoktaan toprak oldu ama, ruhun Türkiye'de 500 yıl önceki gibi capcanlı yaşıyor..
Dostlara da bir tavsiye..
Bir siyasetçinin aynı anda nasıl hem Türk milliyetçisi, hem Kürt milliyetçisi; hem ülkücül, hem demokrat olabildiğini ve özellikle 7 Haziran seçimlerinden bu yana yaşanan olayları anlamak istiyorsanız mutlaka bugünden tezi yok hemen Makyavel'in Prans adlı kitabını bulup okumalısınız..
Çok yararlanacak, parçaları birleştirip, bugün tanık olduklarınızı kolaylıkla anlayacak, anlamdıracaksınız…
*********************
MHP'nin mahalle temsilcilerine bir çağrı
Seçimlere sayılı günler kaldı..
Üzerine en çok oynanan parti MHP..
MHP'yi iki yıldır ele geçirmeyi başaramayan kesimler hala MHP üzerine oynamaya devam ediyorlar..
Maalesef, MHP üzerine oynan bu oyunlara MHP'li bazı belediyelerden ve çalışanlarından da destek geliyor..
MHP'li bazı belediyelerin binalarında, çalışanlara İP'e oy oy verilmesi için ikna edilmeye çalışıldıkları yolundaki iddiaları Mısır'daki Sağır Sultan bile duymuştur..
Yine bazı belediyelerde, MHP'li diye İP'lilerin işe ve kadrolara alındığı söyleniyor..
Bu iddiaların yarısı bile doğruysa vay MHP'nin haline..
Bu aşamada MHP'nin mahalle temsilcilerine büyük görev düşüyor..
Mahalle temsilcileri, belediyelerin yönetim ve çalışalanların oy kullandığı sandıklardan çıkacak sonuçları çok dikkatli değerlendirmek zorundalar..
Bakmayın Adana'nın büyükşehir olduğuna..
Adana siyasi açıdan küçük yer..
Küçük yerlerde de, sandıkta kimin hangi partiye veya adaya oy kullandığı hemen anlaşılır..
MHP'nin mahalle temsilcileri de siyasette çok bilindik olan bu kuralı uygulamalılar..
Kendi bölgelerindeki belediyecilerin bulunduğu sandıktan kime ne kadar oy çıktığını kayıt altına alırken; MHP'li olarak işe giren, evine ekmek götüren belediyecilerin hangi MHP'ye mi yoksa başka bir partiye mi oy verdiğini de belirleyebilirler..
MHP'nin ekmeğini yiyip başka partilerinin ipini sallayanların listesini ilçe ve il teşkilatıyla genel merkeze bildirerek gereğinin yapılmasını talep edebilirler..
Bu konu, MHP'li temsilcilerin en az oy vermek kadar asli görevleridir…
*******************
Millet İttifakı'na ikinci hüsran
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adaylarından Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu, gittikleri her yerde hüsrana uğruyorlar..
Muharrem İnce'den fazla oy alarak ikinci tura kalacağı iddiasıyla yola çıkan Meral Akşener'in mitinglerinde alanı süsleyen İP bayraklarının sayısı, katılımcıların sayısın ikiye katlıyor..
Benzer hüsranı Temel Karamollaoğlu da yaşıyor..
Adanalılar, Millet İttifakı'nın iki cumhurbaşkanı adayının hüsranına bizzat tanık oldular..
Algı operasyonu etkisin kalarak, Akşener'in gücünün medya tarafından saklandığını düşünen Adalılaır bile, Adana mitinginden sonra Meral Akşener'in bu işi götüremeyeceğini gözüyle görmüştü..
O mitinge katılanlar, MHP'nin çıkaracağı milletvekili sayısını bir kaç sayı yukarıdan söylemeye başlamışlardı..
Temel Karamollaoğlu'nun önceki günkü mitingi, Millet İttifakı'nın Adana'da yaşadığı ikinci hüsran oldu..
İstasyon Meydanı'nda gelenlerlerin sayısı parmakla sayılacak kadar azdı..
Adana mitingleri, iki cumhurbaşkanı adayına yaşattığı hüsranın yanında, 25 Haziran'daki iki siyasal mevtanın kimliklerini de açıklamış oldu...