Sağolsun, Adana Büyükşehir Belediyesi asfalt atağına Adana'nın sanayi merkezlerinden Metal Sanayi Sitesi'ni de ekledi..
Büyükşehir Belediyesi ekipleri, Metal Sanayi Sitesi'nin yollarını adeta yeni baştan yapıyorlar..
Metal Sanayi Sitesi deyip geçmeyin..
O site sayesinde, çevresinde yeni sanayi siteleri oluştu..
Ata Kaportacılar Sitesi, Orta Ölçekli Sanayi Sitesi, Hurdacılar Sitesi gibi sitelerle, o bölge Adana'nın ekonomisinde önemli bir yer edinen sanayi bölgesine dönüştü..
Geçmişte, Metal Sanayi Sitesi Başkanı Bayar Aydoğan çok uğraşmıştı köstebek yuvasına dönen site yollarının yapılması için..
Seyhan Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi'ne; Büyükşehir Belediyesi Seyhan Belediyesi'ne topu atıp durmuştu..
Bayar Aydoğan yıllarca uğraşmasına karşın, bir türlü belediyelere yollara asfalt döktürememişti..
En büyük direnci de dönemin Seyhan Belediye Başkanı Azim Öztürk göstermişti..
Hüseyin Sözlü ile çok şeylerin değiştiğinin bir kanıtı aslında Metal Sanayi Sitesi ve yolları..
Sözlü, bu yönde gelen istekleri dikkate aldı ve ekiplerine o yolları asfaltlamalarını istedi..
Ve, o asfaltlama hizmeti artık sadece Metal Sanayi Sitesi'ne değil çevresindeki Ata Kaporta, Orta Ölçekli Sanayi Sitesi ve Hurdacılar Sitesi, hatta Atikop için bile hizmet aynı zamanda..
Bayar Aydoğan'ın talepleri de yıllar sonra da olsa yerine gelmiş oldu…
Dileriz, Adana'nın sorunlarını ayırd etmeden çözmeye odaklanan bu hizmet anlayışı bundan sonra da aynı şekilde devam eder…
***
Talat Paşa'yı saygı ve minnetle anıyoruz
15 Mart, Büyük Devlet Adamı, İttihat Terakki'nin yöneticilerinden Talat Paşa'nın şehit edildiği gün..
Talat Paşamız, tam 97 yıl önce, 15 Mart 1921'de Berlin'de Ermeni çetelerinin suikasti sonunda yaşamını yitirmişti..
Kahbece şehit edilişinin 97'incı yılında onun şeferfli hatırası önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum..
Büyük devlet adamımızı, aziz naaşının Berlin'den getirilip İstanbul'daki Hürriyet-i Ebediye Tepesinde yatan Hürriyet şehidi arkadaşlarının yanına gömülmesi münasebetiyle büyük şairimiz Mithat Cemal Kuntay tarafından yazılan şiiriyle anıyorum..
Tini şad, yeri Tanrıdağı olsun.
TALAT'IN TABUTU ÖNÜNDE
Alnındaki ter bir vatanın döktüğü terken
Nabzındaki kan belki de bir nesle yeterken
*
En sonra, şu bir torba kemik sen misin? Anlat
Biz dipdiri verdik seni bir devlete Tal'at!
*
Takriben adamlık sana yetmezdi, tamamdın;
Sen kütle adam, millet adam, bayrak adamdın
*
En sevdiğin insan senin en çıplak olandı
Şanlar, senin ölçünle palavraydı, yalandı
*
İnsanların insanlara verdikleri şanlar!
Göğsünde kalır, kalbine girmezdi nişanlar!
*
Asla derileşmezdi vezir esvabı sende,
Sen zorla büyüktün ne kadar istemesen de!
*
En sonra eğildinse de kurşunla eğildin,
Altınlar akarken de züğürt ölmeyi bildin
*
Neymiş sana heykel? Ne demekmiş sana türbe?
Arkanda kalan tertemiz ismin yetişir be!
Mithat Cemal Kuntay
(24 Şubat 1943)
Cumhuriyet Gazetesi
***
Camilerde bayrak gören var mı?
Adana Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz günlende devam eden Zeytin Dalı Harekatı nedeniyle Sabancı Merkez Camii'nde Türk Bayrağı dağıtmıştı..
Amaç, her Türk'ün Suriye sınırları içerisinde devam eden harekatın sıcaklığını, askerlerimizin varlığını ruhunda duyması, zaferlere ortak olmasıydı..
Ne derece başarılı oldu bilinmez ama, ben camilerde Türk Bayrağı asıldığını hala görmedim..
Hiç bir imamın görev yaptığı camide göndere Türk Bayrağı çektiğine tanık olmadım..
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ya da müftülerin camilere Türk Bayrağı asılması için talimat verdiklerini de duymadım..
Oysa bakın, özü Türk sözü Türk olan Ortodosk Hıristiyan Türk kardeşlerimiz daha Zeytin Dalı Harekatı başlar başlamaz İstanbul Karaköy'deki kiliselerinin girişine hekm Türk Bayrağı hem de, Ulu önder Atatürk'ün "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözünün yer aldığı afişi astılar..
Papa 1. Eftim'in Kurtuluş Savaşı'nda Yunanistan'dan Türkiye'ye silahları kaçırarak Türk'ün istiklal mücadelesine aktif olarak katılmıştı..
Papa 2. Eftim ve 3. Eftim de tüm yaşamlarını Türklük, Türkçülük, Türkiye Cumhuriyeti yoluna vakfetmişlerdi..
3. Eftim'in kızı ve Türk Bayrağı ve Atatürk'ün vecizesinin asıldığı Türk Ortodoks Patrikhanesi'nin sözcüsü Sevgi Erenerol, Ergenekon kumpasıyla yıllarca zindanlarda çile çekse de Türkiye aleyhine tek bir sözcük etmemişti değerli bir Türkçü ablamız..
Türk Ortodoks Patrikhanesei, damarlarında akan Türk kanının gereğini yaptı, kileseleri ay yıldızlı bayrak ve Atatürk'ün sözüyle süsleyip, Zeytin Dalı Harekatı'nı açık destek verdi..
Her nedense, camilerimiz ve Diyanet, Türk Ortodosk Patrikhanesi ve kilesinin gösterdiği duyarlılığı göstermiyor..
Ya da gösteremiyor...
Camilerde ay yıldızlı bayrağımız dalgalanmasını sağlamıyorlar..
Onun için, Sözlü ve ekibinin gayet yüce düşüncelerle camilerde dağıttığı bayrağın amacına ulaşmadığını düşünüyorum…
***
Son İttihatçı Celal Bayar
İttihat Terakki Fırkası, Türkiye ve Türkçülük tarihine adını altın harflerle yazdıran bir siyasi partimizdi..
Abdülhamit ile hızla yok olmaya giden Osmanlı'nın yaşamını sürdürmesi için büyük bir çaba harcayan İttihat Terakki Kurtuluş savaşını örgütleyen kuruluş da olmuştu..
Bugün, "Son İttihatçı" olarak adlandırılan Mahmut Celal (Bayar) Bey, Kurtuluş Savaşı'nda büyük hizmetler yapmıştı..
İttihat ve Terakki Fırkası İzmir Katib-i Mesulü (1913-1918) Mahmut Celal Beyin İzmir'de bulunduğu dönemde o ve İzmir Valisi İttihatçı Rahmi Bey yüz binlerce Rum'u gerisin geri geldikleri yere göndermeselerdi; 'Büyük Taarruz'un başarıya ulaşması bile şüpheli hale gelirdi...
Tereyağından kıl çeker gibi gerçekleştirilen o büyük göçürme hadisesini örgütleyen adam Mahmut Celal Beydir; yani Atatürk Cumhuriyetinin son başbakanı ve Türkiye'nin üçüncü Cumhurbaşkanı...
Bir rivayete göre İstanbul'u da geri dönülmemek üzere Türkleştiren yine odur!..
İstiklal Savaşı'nın Galip Hocası olarak yaptıkları hala anlatılır..
Dost çevrelerinde Celal Beyin (İzmir ve çevresindeki) bu hizmetleri en yüksek seviyede takdir edile gelmiştir…
Atatürk, zaman zaman Mahmut Celal'in İzmirdeki hizmetlerine temas etmiş ve çevresine överek anlatmıştır. Özellikle "iktisadi işlere akıllıca el attığından" dolayı memnuniyetlerini ifade etmiştir.
Mahmut Celal Bey ise, başarılarını kendine mal etmez; meziyyet ve muvaffakiyetlerinin kaynağı olarak, çocukluğundan beri içinde bulunduğu Jön Türk hareketinin kendisine kazandırdığı siyasi, iktisadi ve idari formasyona işaret eder. "Benim üniversitem İttihat ve Terakki'dir" derdi...
Bundan dolayı da o hayatının sonuna kadar "daima ittihatçı" kalmıştır.
1971 yılında yaptığı bir açıklamada "hala ittihatçı olduğunu" söylemiştir.
Gavur İzmir'i Türk İzmir yapan büyük adamın, büyük teşkilatçının, İttihat ve Terakki Fırkası İzmir Katib-i Mesulü (1913-1918) Mahmut Celal Beyin ve İstiklal harbimizin meşhur Galip Hocasının Türk milletine yaptığı büyük hizmetler asla unutulmayacaktır.
Tinin şad olsun son İttihatçı...
***
Çiftlikbanklar bitmez
77 bin kişi bir çocuğun kurbanı olmuş..
500 milyon liradan fazla parayı, çiftlik, hayvan sahibi olma, yüksek rant elde etme uğruna kaptırmışlar..
Sonrası daha da ilginç..
Çiftlikbank tarafından dolandırılanların 1600 kişilik bölümü bu kez, paranızı kurtaracağız diyen birilerine 500'er lira vererek sıcağı sıcağına ikinci kez dolandırılmışlar..
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Çiftlikbank'ın tek değil, 11 tane daha benzer yapı olduğunu açıklamış ve halkı dikkatli olmaya çağırmış..
Bence sayın Bakanımız Bülent Tüfenkçi boşuna çenesini yormuş..
Türkiye'de ne dolandırıcılar biter ne dolandırılanlar..
Daha önce de Jet Fadıllar çıkmıştı..
Deniz Feneri olayı yaşanmıştı..
Hatta daha öncelerine giderseniz, "Allah yolunda televizyon, gazete, okul kuracağız" diyenlere kollarındaki bilezikleri çıkarıp veren, evlerini bağışlayanları da görmüştük..
Çiftlikbank olayından sonra şöyle hafızamı zorladım..
1983'lerden bu yana kaç benzer olaya tanık olmuşuz..
Çoğunu da bir süre sonra unutup, başka bir dolandırıcılık olayının kurbanı olmuşuz..
Onun için diyorum, Türkiye'de ne Çiftlikbanklar biter, ne de parasını götürüp onlara teslim edip sonra da dolandırıldık diye ortalığa dökülenler..