MHP'li milletvekili adayları ve o adayların basın bültenleri, MHP'nin günümüzde artık neoliberal bir düşünceye evrildiğinin kanıtı olarak karşımızda duruyor..
Eğer MHP, geçmişteki gibi Türk milliyetçiliği dışındaki fikirlere kapılarını kapatmış olsa, "Vuralan can, döküler kan bizim/Yıkılsın liberal kapitalizm" demeye devam etseydi, bugün MHP listelerinden aday olan bir çok isim MHP'nin kapısından geçemezlerdi..
Adana listesinde üçüncü sırada yer alan Cahit Öztok, MHP'nin neoliberal bir partiye evrildiğinin apaçık kanıtlarından sadece bir tanesi..
Firdevs Cingözler ve Yeşim Akkaş'ın da MHP'nin aday listesinde yer almalarını tıpkı Cahit Öztok gibi neoliberalizme evrilmenin sonucu olarak görüyorum..
Eğer, MHP eski Türk milliyetçisi MHP olsaydı, bugün basın bültenleri MHP ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, hatta başka odakların sözcüleri, neoliberalizmin temsilcilerinden gelemezdi..
Hepsi, MHP'nin kendi basın ya da seçim bürosundan çıkardı..
Ancak, Türk milliyetçiliğinden neoliberalizme kaymanın sonucu olarak bu seçimde, her aday kendi anlayışına uygun kişilerle çalışmayı ve o kişiler eliyle MHP'nin değil kendilerinin reklamını yapmaya çalışıyorlar..
MHP'nin neoliberalizme yelken açtığının kanıtları bu saydığım örneklerle sınırlı değil elbette..
3,5 yıldır Adana'da MHP adına yerel yönetimlerin başında bulunan başkanlarının kimilerini ve belediye meclis üyelerine bakarsanız, neoliberalizme doğru eksen kaymasının bir 10 yıl önce başladığını; 3,5 yıl önceki yerel seçimler ve 24 Haziran seçimleri ile doruğa çıktığını söylemek mümkün..
***
Geçmişte MHP'ye nasıl bakıyorduk?
Bu sütunların takip edenler bilir, ben 24 Haziran seçimlerinde neoliberalizmin temsilecileri olarak gördüğüm MHP ve İP'e oy vermeyeceğimi bu sütunlarda yazmıştım..
O düşüncemde değişiklik yok..
24 Haziran seçimlerinde hiç bir oyumu MHP ve İP'e kullanmayacağım..
Daha önceleri MHP'ye nasıl baktığımı sorabilirsiniz..
Haklısınız..
Lise çağında Türkçülük ve Turancılık düşüncesi ruhumu sarmaya başladığı yıllarda, Atsız Atamızın Ötüken'deki uyarılarına karşın, ben ve bir çok Türkçü genç, MHP'yi Türk milliyetçisi bir parti olarak kabul ediyorduk..
70'li yılların ikinci yarısında Ankara'daki üniversite yıllarında da aynı düşünceye sahiptik ve MHP'ye oy devşirmek için çaba harcardık..
Hatta, o zamanlar İstanbul'da değerli Türkçü kardeşlerimizinden Faruk Çil'in yayınladığı "Kavgamız Turan" Dergisinin Haziran 1977 tarihli sayısının özel ekinde, bütün Türkçülere 5 Haziran'da yapılacak seçimlerde MHP'nin zaferi için sandık başına gidilmesi çağrısı yapılmıştı..
Türkçüler olarak, o yıllarda sadece Türk milliyetçisi diye kayıtsız şartsız MHP'ye destek veriyor, MHP için oylar istiyorduk..
Hem de o yıllarda çıkarılan Nizam-ı Alem gibi dergilerde Türk milliyetçiliği yerine Said-i Kürdilere övgüler düzüldüğü halde MHP'nin seçimlerden zaferle çıkması için bütün gücümüzle çalışıyorduk..
İlerleyen süreçte, MHP'de İslamcılık anlayışının baskın hale geldiği günleri yaşadık..
Nizam-ı Alem ile başlayan Türk milliyetçiliğini İslamlaştırma 80 sonrasında tavan yapmıştı..
MHP'de ve yan kuruluşlarında, yayın organlarında Türk milliyetçiliğinden çok İslamcılık, kerameti kendinden menkul hocaefendiler anlatılıyordu..
Zaman zaman ocaklarda islami cemaatlerde geçerli kuralların uygulandığı dönemler de oldu..
1990'lı yıllarda, Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının ayrılmasından sonra MHP, yeniden Türk milliyetçiliğine yaklaşmaya başlamıştı..
Merhum Türkeş'in Atatürk açılımları da o günlerde gelmişti..
Fakat, bazı cemaatlerin MHP'de taraftar devşirme çabalarının devam etmesi; BBP'den ümidini kesin kimilerinin yeniden dönmesi; ANAP, DYP gibi liberal partilerden gelenlerin baştacı yapılması ile MHP, kuruluş ayarlarına dönemedi, Türk milliyetçiliğiyle bütünleşmeyi başaramadı..
Kimi zaman dinsel ögelerin ağır bastığı, kimi zaman liberal eğilimlerin prim yaptığı çalkantılı günlerden bugünlere geldi..
ANAP, DYP gibi partilerden gelenlerin baştacı edildiği yıllarda bile MHP'nin milletvekili listelerinin çoğunluğunu Türk milliyetçisi olarak kabul ettiğim kişilerden oluşuyordu..
Bu da, fikirlerimiz uyuşmasa da oylarımı MHP'den yana kullanmaya yönlendiriyordu bizleri..
İdeolojik mücadele başladığım ilk gençlik yıllarından bu yana, fikirlerim piç bir zaman bırakın tam olarak yarı yarıya uyuşmasa da, tercihimi hep MHP'den yana kullandım..
Oylarımı MHP'ye kullanırken de hiç bir kişisel çıkar falan da düşünmedim..
Bugüne kadar MHP'den ne iş, ne aş talebim da Tanrıya çok şükür hiç olmadı..
MHP ile aramdaki tek organik bağ olan üyeliğimi de yıllar önce sonlandırdım..
Neoliberalizmin Türkiye için en tehlikeli akım olduğunu bildiğim için, bu neoliberal siyasetçileri sıkça bünyesinde barındıran MHP'ye 24 Haziran seçimlerde oy vermeyeceğim..
Neoliberal siyasetçiler cirit attığı sürece de bu kararımı her seçimde uygulayacağım…
***
Ali Koç muhalefeti umutlandırdı
Fenerbahçe'de Ali Koç'un 20 yıllık başkan Aziz Yıldırım'ı genel kurulda farklı bir sonuçla devirmesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı devirmek için meydanlara dökülen "Millet İttifakı"nın 3 adayı fena umutlandırdı..
Muharrem İnce, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu, "Ali Koç Aziz Yıldırım'ı devirmesi toplumda değişim isteğinin sonucu, o zaman biz de Erdoğan'ı devireceğiz" diye kendi kendilerine gaz vermeye başladılar..
Üç cumhurbaşkanı adayına göre, Ali Koç'un başarısı kendilerinin başarısı için bir işaret fişeği..
Tabii ki, ne düşünecekleri, bir spor kulübündeki kongreyi nasıl yorumlayacaklarını kendileri bilir ama, bence kendilerine fazla da gaz vermesinler..
O fazla gazla ayakları yerden kesilen adaylar 24 Haziran gecesi fena şekilde beton zemine düşerler..
Daha o gecede siyasal mevta olurlar!...