Geçtiğimiz hafta içerisinde MHP il binasının önünden geçerken, yoğun kalabalık dikatimi çekmişti..
Kalabalığı görünce, il binasına uğrayınca, kalabalığın Büyükşehir ve Sarıçam belediyelerinde son kadro olayıyla işlerinden olan çalışanlar olduğunu anladım..
Dertlerini MHP İl Başkanı Bünyamin Avcı'ya anlatmak için partiye gelmişlerdi..
Aralarında çok eskiden tanıdığım, hayatı boyunca MHP çizgisinde yürümüş kişiler de var, yine MHP toplantılarından göz aşinalığım olanlar da..
MHP il başkanlığından gönderilen basın bülteninden, işlerinden olan işçilerin MHP'ye dertlerini anlatmaya ziyaretlerinin sürdüğünü anladım..
MHP İl Başkanlığı, özellikle de İl Başkanı Bünyamin Avcı, adeta günümüzün Marko Paşa'sı olmuşlar..
Bir zamanların klişe sözü "Git derdini Marko Paşa'ya anlat" sözü, işlerini yitiren işçiler tarafından "Git derdini Bünyamin Avcı ve MHP'ye anlata dönüşmüş.."
Gördüğüm kadarıyla MHP ve Avcı'nın işi gerçekten çok zor..
Bir taraftan devletin bir uygulamasıyla, taşeron da olsa biri işi varken bir anda işsiz kalan yurttaşların faturayı MHP'li başkanlara kesmesi…
Diğer yandan, MHP'li olarak bilinen kişiler işlerini yitirirken, kadro hak almaya kazanan İP'li ve başka partili çalışanlar..
İşte bunlar MHP ve Avcı'nın işini zorlaştıran durumlar..
Özellikle, ikinci bölüm, işten çıkarılan MHP'lilerin ve ailelerinin kafasını hayli karıştırmış, İP'lilerin kadrola alınırken, kendilerinin kapı önüne konulmalarından, kendi MHP'de kalbi İP ve benzeri partilerde olan başkanları sorumlu tutma eğilimine girmişler..
Haklılar mı haksızlar mı bilmem..
Bildiğim tek şey MHP'nin ve Bünyamin Avcı'nın işinin çok zor olduğu..
İşinden olanlara neyi nasıl anlatacaklar bilmiyorum!...
***
Haklılık payı var mı yok mu?
Son umutlarını MHP İl Yönetiminin yapacağı girişimlere bağlayan belediye taşeron işçilerinin, haklılık payı var mı yok mu?..
Bazı işçilerin bana anlattıklarını MHP il Başkanı Bünyamin Avcı'ya anlatıp anlatmadıklarını bilmiyorum..
Ama, bana anlattıklarından, doğrusu işlerinden olan yurttaşların haklılık payı var gibi geliyor bana..
Örneğin, merkezdeki MHP'li ilçe belediyesinde son kadro olayı ile taşerondaki işinden de olanların içinde gerçekten ilçesinde, köyünde mahallesinde MHP'nin bayraktarlığını yapmış kişiler var..
Buna karşılık, kadro sahibi olanlar arasında son iki yıllık dönemde taşeronda işe alınan MHP eski ilçe başkanı, yeni İP'li siyasetçinin referans olduğu çok sayıda kişinin bulunduğu belirtiliyor..
Üstelik bu kişiler, malum tarla kurultayına belediye destekli olarak Meral ablaları için gittikleri de ilçede biliniyor..
Yine bu kişiler arasında, bir taraftan tuhafiye dükkanı işleten, diğer taraftan belediyede taşeron kadrosunda işe alınan ancak vaktinin çoğunu tuhafiye dükkanında geçirdiği ifade edilen ve çevresinde açık açık hala İP'e destek veren kişi gibi kişilerin, belediyeden çıkıp İP binasında soluğu alanların bulunduğu belirtiliyor..
Ayrıca, kadroya alınan kişiler arasında 6 - 7 civarında belediye başkanı ile aynı soyadını taşıyan kişi bulunduğu, bir kısmının da başkanın köyünden ya da komşu köylerinden olduğu ileri sürülüyor..
Bu kadar olumsuzluğun tesadüfen bir araya gelme olasılığı, olasılıklar hesabına göre, matematiksel ve istatistiksel olarak herhalde ancak binde 1 falandır..
Daha düne kadar İP'in, hatta bir kısmı neredeyse ayda bir bir başka partinin davulunu çalan, mesaisini dükkanında geçirenlerin, İP'ten belediye başkanlığına hazırlanan birinin referans olduklarının, başkanla aynı soyadını taşıyanların ya da başkanla aynı köylü olanların hiç bir engelle karşılaşmadan kadroya alınırken, geçmişinin büyük bölümünü MHP için mücadele ederek geçirenlerin işlerinden olması bence de tesadüf olamaz..
Olursa da bu tesadüfe ancak şapka çıkarılır!..
O zaman bize de, sen neymişsin be tesadüf!..
MHP'lileri işsiz bırakmış; İP'lileri, her devrin adamlarını, akrabayı, hemşehriyi tereyağdan kıl seçer gibi kadroya geçirmişsin!..
Gerçekten büyükmüşsün!…
***
Zamanla birlikte tanımlar da değişiyor
Dünyadaki tek gerçek değişimin kendisi..
Değişim sözcüklerin anlamını, ideolojileri, fikirleri, inançları, dünyanın bizatihi kendisini değiştiriyor..
Bir çok sözcüğün anlamı ve içeriği denişti..
15 -20 yıl önceki anlamı ile şimdiki anlamı arasında dağlar kadar fark var..
Örneğin, "iyi" sözcüğü..
Eskiden iyi sözcüğüyle, bir kişinin işinin, fikirlerinin, davranışlarının, ahlakının, siyasetinin, kısacaası aklınıza gelecek her şeyinin kaliteli ve dürüst olması anlaşılırdı..
Şimdi öyle mi?..
Değişimin uğrattığı erozyon sonucu artık "iyi" sözcüğü bambaşka anlamlar akla getiriyor:
Örneğin, siyasette taka üstüne takla atmayı..
Örneğin, memleketinde partisini dibe batıran siyasetçileri..
Örneğin, bir fikir ve siyaset abidesini gözü kapalı partiden ihraç etip, sonrasında o kişinin ölümünden sonra af belgesi imzalayanları..
Örneğin, aday olduğunda kendsine oy vermediği iddialarına sessiz kalanları..
Örneğin, milletvekiliyken parti liderine övgüler yağdıran, bir gün sonra aday listesinde adını görmeyince liderinin ne kadar kötü biri olduğunu anlatmak için tarlalara dalıp "devret başkan" diye ortalığı yıkan siyasetçileri..
Örneğin, bir partide görevliyken, başka bir siyasetçinin peşinden tarla tarla dolaşanları..
Örneğin, atacağı her imza için yüzde 10 isteyen kamusal bezirganları..
Örneğin, bir koltuğa oturduğunda mazisini unutanları..
Şimdi o yüzden, birisi bana "falanca kişi iyi insan" dediğinde kuşkuyla yaklaşıyorum..
Acaba, değişen iyinin hangi anlamını taşıyor diye düşünmekten kendimi alamıyorum…
***
Ortadoğu'da denge sağlandı
Ortadoğu, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından tek kutuplu dünyada, ABD ve küresel güçlerin temsilcisi Batı'nın cirit attığı bir bataklığa dönüşmüştü..
Bu iki güç, Ortadoğu'yu kan gölüne çevirdiler..
İktidarları devirip, kimi liderleri linç ettirdiler, kimilerini idam..
Ülkelerde Suriye'de olduğu gibi işsavaş çıkardılar..
Irak ve Suriye'de olduğu gibi kendilerine bağlı yeni sözde devletçikler oluşturmaya çalıştılar..
Ancak, Türkiye'nin yeniden güçlenen ve bölgeye dönüş yapan Rusya ve İran ile güçbirliği yapması, ABD seçimlerinde Trump'ın kazanmasıyla Amerikan Milliyetçilerinin derin devleti ele geçirmesiyle ABD ile küresel güçlerin aralarının açılması, ABD ve Batı'nın hesaplarını bir anda ters yüs etti..
10 bin yıllık devlet aklı ve geleneğine sahip Türkiye ve İran, küresel gelişmeleri iyi okuyup gerekli önlemleri alması, Rusya'nın da bu ikiliyle birlikte hareket etmesiyle bölgede dengeler sağlandı..
Geldiğimiz noktada durum şu şimdi..
ABD ve Batı birbirine düştü..
Irak ve Suriye'de "büyük Kürt devleti" projesi sona erdi..
ABD ve emperyalizm yenildiğini kabul etti…
Kuzey Irak'ta ABD tarafından şişirilen Barzani efsanesi tarumar oldu..
Trump, Suriye'den çekilmeyi planlıyor..
Yine aynı Trump, "Petrol alanlarını kontrol edemedik" itirafında bulundu..
PYD'nin devlet kurma hayalleri sona erdi..
Suudi Arabistan, bin 500 yıl sonra Kuran'da kara çarşaf olmadığın saptadı..
Arabistan yönetimi, "ABD ve Batı'nın isteğiyle Vehhabiliği yaydık. Artık ılımlı İslam'a geçiyoruz" açıklamasını yaptı..
Açılım projeleri peşpeşe devreye alındı..
Sünnilik, selefilik radikalizmin merkezi olmaktan çıkıyor..
İran, şiiliğin radikalizmin yeni merkezi olmaması için önlemler alıyor..
Bundan sonra olacaklar da belli:
Ortadoğu'da belirleyici güçler Rusya, Türkiye ve İran olacak..
ABD ve Batı'nın Ortadoğu halklarını boğmak için kullandığı slihlar olar etnik, dinsel ve mezhep radikalizmi uzuncu bir süre dolaba kaldırılacak..
IŞİD ve benzeri taşeron radikal görünümlü sünni örgütler Ortadoğu'dan çekilecek..
Irak ve Suriye'de taşlar yerine oturacak..
Irak'taki bölgesel yönetim ile Suriye'deki kanton gibi saçmalıklar sona erecek..
Barzani ve benzeri siyasetçileri, sandıklara sakladıkları Türk pasaportlarını anımsayıp, o pasaportların arkasına sığınmaya çalışacaklar…