Türkiye'de çok kullanılan, sanırım Trakya ve Balkan ağızlı bir söz var, "Ne kaa ekmek o kaa köfte" diye..
Bizim Adana ağzıyla söylecek olursak "ne kadar ekmek o kadar köfte.."
Para muslukların tutan bürokratlara falan yapılan övgülerin esbab-ı mucibesini bu deyimde arayın..
Kesinlikle doğru sonuca ulaşacaksınız..
Özellikle belediyelerde, paranın ve ihale gibi akçalı işlerin başında bulunan bürokratlara sık sık birileri tarafından övgüler düzüldüğüne sürekli tanık olmuşuzdur..
Kimi gerçekten övgüyü haketmiştir.. Aldıkları övgüler normal karşılanmıştır..
Ama kimi övgüler, övülenler, övenler var ki, duyup okuyunca ağzınız açık kalır..
Övülen bürokratın çapını bildiğiniz için övgüye şaşar kalırsınız..
Bazısına vay be nasıl da yağlamış, bazısına analar yağlasın ve yağlansın diye ne aslanlar doğurmuş dersiniz..
Tabi bu övgüler boşa değildir..
Siz şaşırsanız da, vardır bir hikmeti..
Bu hikmet de her zaman para pulla ilgilidir..
Örneğin bürokrat bulunduğu kurumun kültür sosyal gibi bol bol etkinlikler düzenleyen bölümünün başındadır..
O bölümün kurum kaynaklarıyla düzenlediği bir etkinliği, çok sevdiğiniz bir dostunuza pas edip, kalın bir hortumla sanki o düzenliyormuş gibi binlerce lirayı o dostunuz cebine akıtabilme olanağına sahiptir..
Veya o bölümün bir etkinliğini gözüne kestirip; külfeti o kuruma nimeti bana diyerek, şarkılı türkülü çengili bir şekilde paraları cukka etmeyi düşünebilirsiniz..
İşte bu gibi durumlarda, o hortumu cebinize uzatan bürokrat ile göz koyduğunuz etkinliği size aktarıp bir kaç saatte cebinize onbinlerce lirayı akıtacak bürokrata övgüler düzmeniz, piyasadaki bütün yağları toplayıp Kırkpınar pehlivanlarını kıskandıracak şekilde yağlamanız birinci koşuldur..
İşin olmazsa olmazıdır..
Geçmişte benzer etkinliklerden 40 - 50 bin lirayı bir kaç saatte cebine indiren kişilerin bugünlerde bir bürokrata övgülerini görürseniz, biliniz ki hortumlama işini garantiye almışlar demektir..
Örneğin, Eylül ayında yapılacak Türk dünyasını şiirlerle türkülerle coşturacak etkinlikten arslan payını geçmişte olduğu gibi cebine hortumlama garantisi aldıkları için durup dururken, insana bayram değil seyran değil bürokrat neden öpüldü dedirtecek övgüler düzmüşlerdir..
Hemen aklınıza meşhur "ne kadar ekmek o kadar köfte" sözünü getirin..
Göreceksiniz ki, o kadar köftenin, pardon övgünün sebebi, bürokratın şahinliği değil, hortumun ucunu elinde tutmasıdır!…
3 ay sonra cebe girecek 40 -50 bin liranın doğal faturasıdır!…
*****************
Bürokratlara gulle oynama saati verilmeli
Devletimizin bürokratlarımızı düşünüp onların çocukluklarını yaşamaları için, işçilere yemek ve çay molası gibi oyun molası hakkı vermesi lazım..
Bürokratlarımızın çocukluklarını yaşaması, gelecekte pırlanta gibi bürokrat olmaları için elzemin elzemi bu oyun saati uygulaması..
Devletimiz ayak sürürse, iş o zaman belediye başkanlarımızına düşüyor..
Sayın başkanlar, bürokratlarının çeşitli nedenlerle çocukluklarını yaşayamadıklarını, hala çocuk olabileceklerini unutmamaları gerekir..
Bir talimatla bürokratlarının uftunu açacak oyun arası veya oyun tatili uygulamasını başlatabilirler..
Bu olanağın sağlanması ile, örneğin, bürokratlarımız makam odalarında gönül rahatlığıyla gullelerini oynayabilirler..
Hele bir de gulle oynamayı seven bir başka bürokrat çıkarsa değme keyfe..
İkisi deplasmanlı olarak odalarında muhteşem gullu şampiyonları düzenleyebilirler..
Böylece, bürokratlarımız doyasıya çocukluklarını yaşarlar..
O bir kaç saatlik gulle seansları doğal terapi olur, oyun oynaya oynaya ufukları açılır..
Hangileri ileride Mete, Oğuz, Attila, Cengiz, Alparslan olur bilinmez ama, gelecekte hepsi birer şahin bürokrat olarak eşlerine dostlarına çok güzel hizmetler verirler…
**************
Oğuz, Attila, Alparslan ve Atatürk Karakeçili miydi?
Geçtiğimiz günlerde Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda yapılacak bir etkinliğin afişi günlerce Büyükşehir Belediyesi binasında asılı kalmıştı..
Etkinlik, Karakeçili aşiretinin bir etkinliğiydi..
Karakeçili aşireti biliyorsunuz içinden Osmanlı Hanedanını çıkaran Kayı Boyunun bir bölümü..
Bir siyasal partinin bayrağına da taşıdığı, Neoosmanlıcılığın simgesi olan malum ongunuyla bugünlerde herkesin tanıdığı bir Türkmen aşireti oluyor..
Karakeçili aşiretinin etkinliğiyle ilgili afişte Fatih gibi Osmanlı Hanedanından mensup hakanın yanında bütün Türklerin ortak atası Oğuz Kağan, Batı Hunlarının efsanevi başbuğu Attila, Selçuklu hakanı Alparslan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kamal Atatürk'ün resimleri de yer alıyordu..
Afiş, günün moda deyimiyle subliminal mesaj içeren bir afişti..
Görenlerde, afişde per alan Türk büyüklerinin hepsinin "Karakeçili" olduğu imajını doğuruyordu..
Halbuki, o afişte tek Karakeçili Fatih idi..
Diğerlerinin Karakeçili ve Kayı boyu ile uzaktan yakından ilgisi yoktu..
Oğuz Kağan, Kayı boyunun dedesi konumundaki Türk tarihinin bilinen ilk en büyük kağanıydı..
Oğuznameler, Kayı boyu dahil tüm Türk oymaklarının onun oğullarından türediğini kabul eder..
Attila, Batı Hunlarının kağanıydı..
Alparslan, Kayı değil, Kınık boyundandı..
Mustafa Kamal Atatürk, Osmanlı'nın Balkanlara sürgün ettiği Karamanoğullarından yani Avşar boyundandır..
Kayı, Kınık, Avşar farkına gelince..
Osmanlı Hanedanı ve Karakeçililerin mensup olduğu Kayı Boyu Bozoklar'dan Oğuzhan'ın Günhan adlı oğlundan türeyen 4 oymaktan biridir..
Alparslan'ın mensubu olduğu Kınıklar, Üçoklar'dan Oğuzhan'ın Denizhan adlı oğlundan türeyen 4 oymaktan birisidir..
Atatürk'ün mensup olduğu Karamanlılar, Bozoklar'dan Oğuzhan'ın Yıldızhan adlı oğlundan türeyen 4 oymaktan biridir..
Yani Oğuz Kağan'ın Başbuğ Attila'nın, Ulu hakanlarımızdan Alparslan'ın ve Başbuğ Atatürk'ün Karakeçili ile, Kayı boyu ile hiç bir ilişkileri yok..
Aksine, Atatürk; tıpkı Adana'nın çoğunluğunu oluşturan Türkmenler gibi Osmanlı'nın zulmüne en çok maruz kalmış Avşar boyundandır…
******************
İP'in maskesini düşüren HDP flörtü
MHP'de koltutlarını kaybedenlerin ikinci adresi konumuna gelen İP, birileri tarafından Türk milliyetçilerine "Milliyetçi bir parti" olarak empoze edilmeye çalışılıyor..
NATO'ya ve AB'ye bağlılığını programına koyması, PKK'nın eşit yurttaşlık önerisine sahip çıkması bile İP'li Türk milliyetçi göstermek isteyenleri kesmemişti..
Devlet Bahçeli'nin Ahmet Türk'ün hastalığı nedeniyle cezaevinden çıkarılması teklifini ağızlarına dolayan bu dostlarımız, Meral Akşehener'in HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'a özgürlük ile anadilde eğitim isteğini de görmezden gelmişlerdi..
Bütün bunlara karşın, Meral Akşener ve İP'in Türk milliyetçisi olduğunu hala iddia edip Türk millliyetçilerinin oyunu devşirmeye çalışanlar bulunuyor..
İP'in HDP aşkı yukarıda saydıklarımızla sınırlı değil..
Alın size yepyeni bir örnek daha..
2 Haziran 2018 tarihinde İP Gaziantep Milletvekili Adayları Can Tuğsuz ve Celal Yıldırım ile İP Şahinbey İlçe Başkanı İbrahim Halil Kaya, HDP seçim bürosunu ziyaret ediyorlar..
İP'li zatı muhteremler ziyaretle kalmıyorlar tabi..
Bir de o ziyarette, "İnşallah birlikte haraket edeceğiz" diyorlar..
Şaşırdın mı derseniz, ben kendi adıma şaşırmadım..
Programına NATO ve AB'ye sadakatı, PKK'nın eşit yurttaşlık önerisi koydukları zaman, bunların Türkçülükle, Türk milliyetçiliği ile uzaktan yakından ilgileri bulunmadığını, bir ABD projesi olduğunu anlamış defalarca bunu yazmıştım..
Benim merak ettiğim, Meral Akşener'i ve İP'i yeri geldiğinde Türkçü, yeri geldiğinde Türk milliyetçisi, yeni geldiğinde ülkücü, yeri geldiğinde demokrat - liberal ilan edenler ve Türk miliyetçilerine "HDP ve AKP ile işbirliği yapn MHP'ye oy vermeyin. Türk milliyetçisi Meral Akşener ve İP'e oy verin" diye çağrılan yapan "Milliyetçi", "Türkçü", "Ülkücü", "Vatansever" gibi maskeler takmış kişilerin İP'lilerin HDP ile birlikte hareket edeceklerini itiraf etmeleri karşısında ne diyecekleri, nasıl bir tavır takınacakları, hangi maskeyle Türk milliyetçilerini kandırmaya çalışmaya devam edecekleridir..