Büyük Türkçü yazarımız Ömer Seyfettin'in doğumu da uçmağa varışı da Mart ayında..
Büyük yazarımızın doğum tarihi 11 Mart 1884..
Ölüm tarihi 6 Mart 1920..
Ömer Seyfettin, klasik ansiklopedik bilgiyle kısaca Türk yazar, öğretmen ve asker olarak tanımlanır..
Ancak o, Türk edebiyatının öncü öykü yazarıdır..
Türk kısa öykücülüğünün kurucusudur..
Türkçülüğü edebiyata taşıyan kişidir..
Türkçe'nin Arapça ve Farsçanın istilasından kurtulup sadeleşmesi için mücadele etmiş, öykülerini de bu anlayışla kaleme almış mümtaz bir Türkçü büyüğümüzdür..
Genç Kalemler Dergisinin Nisan 1911 sayısında yayımlanan "Yeni Lisan" başlıklı yazısıyla Milli Edebiyat Akımının başlangıç bildirgesini kaleme almıştır..
Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem ile birlikte Türkçü edebiyatının önderleri olmuştur..
Sadece öykü değil, şiir ve roman yazmış olan Türkçülüğün unutulmaz yazarı Ömer Seyfettin için günümüzde bir çok yerde anma etkinliği düzenlenmekte..
5 gün arayla olan doğumu ve uçmağa varış tarihlerinin yakınlığından yararlanan organizatörler Mart ayı içerisinde büyük Türkçü'yü düzenledikleri toplantılarla anmaktadırlar..
İşte bu tür etkinliğin birisi, yarın ve ertesi gün Sarıyer'de gerçekleştirilecek..
Anma etkinliğine CHP'li Sarıyer Belediyesi evsahipliği yapıyor..
Mete Şahin'i bilmem ama, her fırsatta Turan düşüncesini dile getiren Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü dahil, Türk Milliyetçileri olarak hangimiz Ömer Seyfettin'in yapıtlarını okumadık, onun yazılarından fikri olarak beslenmedik..
Onun için, CHP'li Sarıyer Belediyesi'nin gerçekleştirdiği Ömer Seyfettin'i anma etkinliği Adana'ya ve MHP'li Adana Büyükşehir Belediyesi'ne yakışırdı..
İstanbul Sarıyer'deki etkinliğin bir benzeri, hatta daha oylumlusu Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından artık Tiyatro Salonunda mı olur, 75. Yıl Sanat Galerisinde mi olur, düzenlenmeliydi..
Doğrusu, Ömer Seyfettin'in anılacağı bir toplantının düzenlenmesini Başkan Hüseyin Sözlü'den mutlaka beklerdim..
Açıkcası, ondan başkasından da böyle bir beklentim asla olmaz..
Çünkü, biliyorum ki, hiçbirinin derdi Türkçülük, Türk Milliyetçiliği değil..
Ömer Seyfettin'i anmasını beklemediklerimin başında Büyükşehir'in Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı gelir..
Biliyorum ki, Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı'nın yöneticileri, onlarca yıldır yazılıp çizilen belgeleri yeni bulmuş gibi lanse edilen basın toplantıları düzenlemekten, Ermenilerin soykırım iddiaları, toprak talepleri, Ulu Önderimiz Atatürk ve Türkün annesi Zübeyde Hanım için ipe sapa gelmez iddialarla tarihi popülizm ve yalanlara kurban eden sahte tarihçileri Başkan Sözlü'ye tarihçi bilim insanı gibi sıfatlarla tanıştırma girişimlerinden fırsat bulup, Ömer Seyfettin gibi büyük bir Türkçüyü akıllarına getirmezler..
Öyle bir kaygı ve çabaları olduğunu da düşünmüyorum..
Sarıçam gibi MHP'li ilçe belediyelerini de, Ömer Seyfettin'i anma etkinliği düzenleyecek belediyelerden saymıyorum bile..
Zira onlar, Ömer Seyfettin gibi Türkün değerlerini anımsama yerine, ilçe sakinlerini umreye götürme, gül dağıtma gibi gibi fuzuli işlerle iştigal derdindeler..
Ama, dediğim gibi, Türk Milliyetçisi, Turan Coğrafyasına selam gönderen Hüseyin Sözlü'nün yönettiği Büyükşehir Belediyesi'nin, Ömer Seyfettin gibi bir değerimizi anmasını gönlüm isterdi..
***
MHP'den verilmeyen randevular
MHP aylar öncesinden 2019 yılındaki seçimlerde izleyeceği rotayı belirledi..
Çıkıp, topluma da tüm şeffaflığı ile ilan etti..
Türk halkının pek alışık olmadığı, o nedenle, siyateçilerimizin bile yadırgadığı demokrasimiz açısından güzel bir örnek olan bu davranışını takdirle karşılıyorum..
Ancak, seçim politikasını 1,5 yıl öncesinden açıklama cesaretini gösteren MHP'nin, 2019 seçimleri ile ilgili iki ayrı siyasi partinin randevu talebini kabul etmemesini ise anlayamamıyorum..
MHP yönetimi, 2019 seçimleri ve ittifak çalışmaları için tüm siyasi partileri gezen Saadet Partisi yönetiminin randevu talebini haftalardır yanıtsız bıraktı..
Dün de, CHP'nin seçim güvenliği ile ilgili olarak siyasi partilere başlattığı ziyaretler kapsamında istediği randevuyu vermedi…
Randevu verilseydi, CHP; Saadet Partisi, Demokrat Parti gibi partilere verdiği seçim güvenliği raporunu MHP'le de sunacaktı..
MHP'nin randevu talebini geri çevirmesinin nedeninin, CHP ile HDP arasındaki yakın ilişki olduğu ileri sürülüyor..
Aktif siyasetin içinde olmayan ama siyaseti de yakından izlemeye çalışan biri olarak; MHP'nin siyasi nezaket gereği Saadet Partisi'ne de, CHP'ye de randevu vermesini ve onların fikirlerini dinlemesini beklerdim..
Seçim güvenliği ile ilgili endişeler sadece CHP'nin değil, bütün siyasi partilerin ortak sorunu..
Üstelik ben, randevuların verilmemesini, MHP'nin kuruluşundan beri izlediği sağduyulu, yapıcı, iletişime açık yapısına ters olduğunu da düşünüyorum..
***
İngiliz muhibi Halife
Bugünlerde, Osmanlı Sultanı Halife Mehmet Vahidettin'e övgüler düzenler çıkmaya başladı..
Abdulhamit kesmemiş olacak ki, şimdi de Halife Vahidettin yalanlarına başlayanı görür olduk..
Güya kaçmamış da (Atatürk tarafından) sürgün edilmiş..
Güya islam halifesiymiş..
Ama İngiliz muhibbi olduğundan hiç bahsetmiyorlar..
Bu yalancılar görmek istemese de Halife Vahidettin'in kendi mektubu var, "İngiltere devleti fehimanesine iltica ediyorum" diye..
Belki görmemişlerdir, bari Halife Sultan Vahidettin'in ingilizlere sığınma talebinin tam metninin bugünkü Türkçesini yayınlayalım:
"İstanbul'da hayatımı tehlikede gördüğümden, İngiltere devleti fehimanesine iltica (sığınır) ve bir an evvel İstanbul'dan mahall-i ahara naklimi (başka bir yere götürülmemi) talep ederim efendim. 16 Teşrinisani (Kasım) 1922
Müslümanların Halifesi Mehmet Vahideddin"
Kendi isteğiyle ingiltere'ye kaçan Halife Sultan Vahidettin'in iltica için İngiltere'yi seçmesi bir tesadüf değil..
Zaten İngiliz muhibbiydi..
Hem de vatana ihanet çizgisinde bir İngiliz sevgisi vardı..
İşte bunun da bir örneği:
Sakarya zaferinden sonra "TBMM Bakanlar Kurulu, Türk tezinin tanıtılması için Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tenginşenk'in, Roma, Paris ve Londra'da temaslarda bulunmasına karar vermiştir. Y. Kemal Tenginşenk, Avrupa'ya hareket etmeden önce İstanbul'a uğrar, Vahidettin'le de görüşür. (21 Şubat 1922) Y. Kemal Tengirşenk'in TBMM'ni tanıması önerisine cevap bile vermeyen Vahidettin, Y: Kemal'in katibi Kemal Beyin kayınpederinin evine bıraktığı çantasını gizlice açtırır, içindeki 6 gizli belgenin fotoğraflarını çektirerek, bir saray görevlisi ile İngiliz Y. Komiseri Rumbold'a ulaştırır." (Rumbold'un 7 Mart 1922 gün ve 232 sayılı gizli yazısı)