Hem meslektaşım, hem arkadaşım ve dostum Rıza Akın’ı ebediyete uğurlayalı bir yıl olmuş..
Altın Koza kapsamında Rıza Akın’ın anılması doğrusu çok hoşuma gitti..
Amtropolog olarak meslektaşım olan sevgili eşi dışındakiler genelde sinema dünyasındandı.
Onlarda, “yakın dostları” olarak Rıza Akın ile ilgili anılarını anlatmışlar..
Rıza Akın, uzun yıllar Adana’da gazetecilik, Seyhan Belediyesi’nde basın danışmanlığı, sonrasında Yüzevlerde “tiyatro cafe” adlı yerin işetmeciliğini yapmıştı..
Lise yıllarındaki tiyatro oyunculuğunu depreşince yıllardan sonra oyunculuğa geri dönüş yapmıştı..
Sonrasında İstanbul’a gitmiş sinema ve dizi oyuncusu olarak adından bahsttirmeyi, sanat dünyasında kendine yer edinmeyi başarmıştı..
Ekspres ve Toros gazetelerinde birlikte çalıştığı Kenan Türkart ve Erdal Cindoruk da tiyatro ve sinema oyunculuğuna soyunmuşlardı..
Aralarında İstanbul’un yolunu ilk tutan da hafızam beni yanıltmıyorsa Erdal Cindoruk olmuştu..
Rıza Akın’ı anma haberi önüme geldiğinde düşünmeden edemedim..
Rıza Akın’ı anlatacakların arasında Oğuz Baytok neden yoktu?..
Halbuki, Adana’da Rıza Akın anılıyor ise Oğuz Baytok mutlaka olmalıydı.
Birlikte gazetecilik yapan Oğuz Baytok ile Rıza Akın’ın mmeslektaşlıkları zaman içinde dostluğa, kaderdaşlığa evrilmişti..
Toros Gazetesini birlikte Adana basın yaşamına kazandırmışlardı..
Toros Gazetesini yayımlayan şirket ikisinin soyadından oluşmuştu:
Bak Yayıncılık… Yani Baytok –Akın Yayıncılık..
Toros’daki yıllarında karaciğer kanserine yakalanan Rıza Akın’ın yanında yıllardır birbirinden ayrılmadıkları arkadaşı Oğuz Baytok olmuştu.
Bu dostluk, tedavi sürecinde BAK Yayıncılık ve Toros Gazetesinin feda edillmesinin göze aldıracak bir dostluk idi..
Rıza Akın İstanbul’a gittikten sonra da bu dostluk devam etmişti..
Sık sık Adana’da buluşurlardı..
Tabii, Ankara ve İstanbul’daki buluşmaları da atlamamak gerekir..
Dostluğun derinliğinin yakından bildiğim için, Rıza Akın’ı anma toplantısında konuşmacılar arasında gözlerim Oğuz Baytok’u aradı..
Zira, Oğuz Baytok konuşmacılardan hepsinden daha yakından, daha iyi tanırdı Rıza Akın’ı..
Çünkü onalr, halkın “canciğer kuzu sarması” diye tanımladığı bir dotluğa sahiptiler..
Bence, Rıza Akın’ı eşinden sonra en iyi anlatacak kişi Oğuz Baytok idi..
Benzer bir durumu, Rıza Akın’ı kaybettiğimizde de görmüştük..
Seyhan Belediyesi’ndeki törende, Rıza Akın’ı bir kaç ay, bir kaç yıldır tanıyanlar cenaze başında Rıza Akın’ı anlatmalarını Oğyuz Baytok ile birlikte izlemiştik..
Oysa, orada Rıza Akın’ı anlatacak tek kişi varsa o da Oğuz Baytok idi..
Umarım, bundan sonra Altın Koza etkinlikleri kapsamında ya da bir başka etkinlik içerisinde Rıza Akın’ı anma pprogramı düzenleyenler, Rıza Akın’ı gerçekten iyi tanıyan dostlarına anlattırlar..
Bu arada sevgili eşi Miho Shimatashiro’dan bir isteğim var.
Rıza Akın, ölümünden 15 gün kadar önce bir tiyatro oyunu hazırlıyordu..
Ziya Paşa döneminde Adana’da kurulmuş ve oyunlar sergilemiş tiyatro ile ilgili bir çalışma yapıyordu.
O tiyatro ile ilgili istediği bilgi ve belgeleri kendisine göndermiş, daha fazla bilgi ve belge toplama konusunda Adana Alparslan Türkeş Üniversitesi Bilgi ve Dökümantasyon Daire Başkanı Ahmet Karataş’ın telefonu vererek onunla temas kurmasını istemiştim..
Ertesi gün telefonla konuştuğumuzda, çalışmalara başladığı, o tiyatroyu anlatan bir oyunu kısa zamanda sergileyeceğini anlatmıştı..
Üzerinde çalıştığı çalışmayı tamamladı mı bilmiyorum..
Eğer tamamlamışsa, sevgili eşi Miho Shimatashiro’nun bu çalışmayı Rıza Akın anısına yayınlamasını bekliyorum