Yerel siyasetçiler saklamaya çalıştı ama, MHP'nin 1 Kasım seçimlerinde günyüzüne çıkan ve hala devam eden kan kaybında yerel yönetimlerin büyük payı vardır..
MHP, yerel yönetimlerde başarıyı yakalayamayınca, kaçınılmaz olan oy kayıpları genel seçimlerde kendini gösterdi.. MHP'de kan kaybının başarısız belediyelerin bulunduğu yerlerde hızlanarak süreceğinden kimsenin kuşkusu olmasın..
MHP'nin Adana'daki handikaplarının başında ise Sarıçam geliyor.. 2014 yerel seçimlerinde işbaşına gelen MHP'li başkanın, uzun süre, bazı cemaatçılarla çalışmayı yeğlemesi MHP tabanında tepki yaratmıştı.. Başkan, bütün tepkilere karşın, bir kısmı AKP'den gelmiş cemaatçılarla çalışmaya devam etmişti..
Bu arada, Ahmet Zenbilci'den kalan AKP'li kadroların da bazı MHP yöneticileri tarafından "koruma" altına alınmaları da tabanda tepki toplayan bir başka gelişmeydi.. 2014 Mart'ından itibaren başlayan ve MHP tabanın hoşuna gitmeyen bir başka durum ise, belediyeye yakın akraba, eş dost, köylü, hemşehri doldurulması olmuştu..
İlçede, AKP'ye, CHP'ye çalıştığı bilinen bir çok kişinin "Ülkücü" olarak belediyede iş verilmeleri MHP tabanının dikatle izlediği durumlardan birisiydi.. İmar düzenlemelerinin, Ahmet Zenbilci'den kalan bürokratlar tarafından, bir çok yerde halkın aleyhine, bazı siyasetçilerin lehine yapılması da dikkatlerden kaçmamıştı.. Bugün o düzenlemelerin bir kısmının yargı yoluyla düzeltildiği de biliniyor..
Bütün bunlara bir de, 3 yılı aşkın süredir Sarıçam'ın çağdaş ilçe yolunda ilerleyeceği yerde giderek daha da geriye gitmesi; belediye hizmetlerinin ağır aksak gelmesi hem MHP'li, hem de MHP'li olmayıp, bir şekilde MHP'ye oy veren seçmenlerin MHP'den uzaklaşmasına neden oldu..
MHP'nin, vatandaşın tepkisini toplayan bir adayla katıldığı ve MHP'nin üyelerinin bir kısmının başka partilere açık açık oy verdiği seçimlerde bile oyu Sarıçam'da yüzde 32.2'nin altına düşmemişti..
Halkın mevcut başkanı henüz tanımadığı 2014 seçimlerinde MHP'nin oy oranı yüzde 47,7'ye yükselmişti.. 2009'da AKP ve DP'ye giden MHP seçmeni, 2014 yılında partisine dönmüş tanımadığı bir adaya oy vermeyi tercih etmişti..
MHP seçmenine, AKP'li Ahmet Zenbilci yönetiminden memnun olmayan AKP'li, DP'li, CHP'li bazı seçmenler de kendi partilerinin adayına değil, MHP'ye oy vermişlerdi..
Ancak, seçimlerden sonra MHP'li başkan ve yönetiminin, AKP'lilere sahip çıkmaları, MHP'lileri dışlamaları, özellikle de belediye hizmetlerinin yetersizliği, MHP'li seçmenlerde dahil vatandaşı giderek MHP'den uzaklaştırdı.. Bunun sonucu olarak, MHP oyları Sarıçam'da 7 Haziran'da yüzde 38,8'e, 1 Kasım'da yüzde 33'e geriledi..
Şu anda yapılacak olası bir seçimde MHP'nin Sarıçam'daki oyunun yüzde 30'ların altına ineceğini görmek için kahin olmaya gerek yok…
Hatta, 15 Temmuz öncesi Meral ablalarının peşinden Ankara'ya koşanların hala yerel iktidarda söz sahibi olmaları, MHP'ye bağlı kalan seçmenlerin, aynı kadroların aday olması halinde MHP'ye oy vermeyeceklerini…. Meral Akşener'in genel merkez binasını tuttuğu yeni partisinin seçimlere katılması halinde oraya gidecek ülkücü görünümlü merkez sağ seçmenin de MHP'ye oy vermeyeceklerini düşününce; MHP'nin yapılacak ilk seçimde Sarıcçam'da ulaşacağı oy oranının yüzde 30'ların da altına düşeceğini söyleyebiliriz…
MHP'nin Sarıçam'daki yoğun olarak süren kan kaybında, genel merkez politikalarından çok yerel yönetimin başarısızlığı, MHP tabanı ile yaşadığı doku uyuşmazlığının etkisi vardır..
Kalan kısa sürede, mevcut yerel yöneticilerin MHP tabanı ile bunca yaşananlardan sonra sıcak temas kurma şanslarının kalmadığını da dikkate alınca, rahatlıkla söylememek mümkün ki, MHP'nin Adana'da en büyük handikapı Sarıçam'dır…
****
Büyükşehir Çevre Daire Başkanı'na bir soru..
Evet, Adana Büyükşehir Belediyesi Daire Başkanı O. İbrahim Davutluoğlu ile Çevre ve Denetim Şube Müdürü Çağrı Ün'e bir sorum var: Size bağlı sinekle mücadele ekipleri nereleri ilaçlayacaklarını nasıl tesbit ediyorlar?..
Nerelerin ilaçlanıp, nerelerin ilaçlanmayacağına yönelik ölçütleriniz nelerdir?.. Bu soruyu sormamın nedeni var elbette.. Çünkü, Büyükşehir'in ilaçlama ekiplerinin bazı yerlerde ilaçlama yapmadıklarına, bazı yerlerde ise yoğun ilaçlama yaptıklarını gözlerimle gördüm..
Benim, Sarıçam'ın Beyceli Mahallesi'nde bir bahçem var.. İçinrdeki evde de annem ve yeğenim oturuyor.. Ben de sık sık gidiyorum..
Haftanın bazı gecelerinde de orada kalıyorum.. Bu gidiş gelişlerinde, Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin ilaçlamalarına sık sık tanık oldum.. Benim bahçemin hemen bir ev üstünde bir çıkmaz sokak var..
Büyükşehir Belediyesi ilaçlama ekipleri bizim bahçenin önünden geçip Sofulu Mahallesi ile Sofulu, Beyceli ve Boynuyoğun mahallelerinin ortak mezarlığına giden yola gelince, o çıkmaz sokağa dönüyorlar.. Uzun uzun ilaçlama yaptıktan sonra, geri dönüp gidiyorlar..
Tabii, bizim bahçenin olduğu tarafta en küçük ilaçlama yapmadan gidiyorlar.. Ufak bir araştırma yapınca, Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin ilaçlama manyağı yaptığı çıkmaz sokakta Sarıçam Belediyesi'nin başkanının hemşehri kontenjanından bir çalışanın oturduğunu öğrendim… Şimdi buradan Büyükşehir Belediyesi Çevre Daire Başkanı O.
İbrahim Davutluoğlu ile Çevre ve Denetim Şube Müdürü Çağrı Ün'den bir açıklama bekliyorum… Size bağlı ekiplerin, aynı bölgede ilaçlama yaparken ayrıcalıklı davranmalarının nedeni nedir?..
Aynı bölgede, bir sokağın ilaçlanması, diğer kısmın es geçilmesi hangi hizmet anlayışının sonucudur?..
Bizim oraların da ilaçlanması için bahçemizin bir kısmına bir hemşehri kontenjanlı bir belediyeci bulup oturtmalıyım?..
Benzer durumlar, Sözlü'nün ilk Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği dönemde de yaşanmıştı.. Bir yıl kadar izledikten sonra konuyu dönemin Çevre Koruma ve Kontrol Daire başkanı Çelebi Akkuş'a söylediğimde, bir süre düzelmiş, Büyükşehir'in sinekle mücadelesinden biz de yararlanmıştık..
Onun gitmesinden sonra yeniden eskiye döndük..
Şimdi, yine Büyükşehir'in ilaçlama hizmetini bazı yerlerde nasıl fedakarca yerine getirdiğini izliyorum.. Yanlış anlaşılmasın, özel bir hizmet falan beklediğim yok..
Sadece adil, hakkaniyetli davranılmasını bekliyorum.. Vatandaş olarak, beledie hizmetlerinden her vatandaşın yararlanmasını istiyorum… Yoksa, ben Büyükşehir ekipleri ilaçlama yapmadığı için sinekle mücadeleyi kendi imkanlarımla yapmaya çalışıyorum…
Şunun şurasında ne kaldı.. Nasılsa, bir gün Sözlü ve MHP yöneticileri, o bahçenin olduğu yerlere gelip bizden oy isteyecektir…
İşte o zaman, benim de söyleyeceklerim olacaktır…
***
Sağlıkta kadının yeri 2. sınıf mı?
Siyasette ve sosyal yaşamda, kadınların ne kadar önemli olduğunu anlatıp dururlar..
Siyasi partiler de, dernekler de, bir etkinlikleri olduğu zaman kadınları sırtlarını sıvazlayıp meydana sürerler.. Her türlü etkinliğin yükü kadınlarda olur.. Ama oraya kadar..
Ama, iş yönetime almaya gelince, o sırtı sıvazlanan, "vazgeçilmez" denilen kadınlar unutulur… İş fiiliyata gelince kadınlar birden geri plana itilir...
Vazgeçilmenin de ötesinde ikinci sınıf muamelesi görürler.. Benzer bir durum da, Çumurova Sağlık Yöneticileri Derneği'nde de varmış…
Kadınıyla erkeğiyle hemen hepsi okumuş, aydın insanlar olan bir sektörde kadınların ikinci sınıf muamelesi görmesi çok şaşırtıcı bir durum.. Derneğin seçimlerinde, asil üyelerin tamamı erkeklerden seçilmiş.. Kadınlara ise "yedek" üyeler olarak dolgu maddesi olmaları layık görülmüş...
Örneğin, derneğin yönetim kurulu asıl listesi 5 erkekten oluşturulmuş, yedek listesine ise 3 kadın konmuş.. Denetim kurulunun 3 asıl üyesi erkeklerden oluşturulmuş, 3 yedek üyenin ikisine kadınlar yazılmış.. Üsteleik bu derneğin Başkanı, Adana İl Sağlık Müdür Yardımcısı..
Yani, kadın yoğun bir sektörün Adana'daki tepe isimlerinden biri..
Öyle olunca, sektördeki kadınlara daha ayrıcalıklı davranması, listesinde kadın ve erkeklere eşit davranmasını bekliyor insan.. Kadınların, çalışanların çoğunluğunu oluşturdukları sağlık sektöründe bile ikinci sınıf olarak görülmeleri doğrusu kabul edilemez bir durum..
Dernek başkanınn, yönetimden 2, denetimden en az bir erkek üyesini istifa ettirip, yerlerine kadınları "yedek" kadınları alarak, temsilde eşitliği sağlamasını bekliyorum...