MHP'li belediyelerin büyük biri iddiası var..
Hepsi, yaptıkları hizmetleri "Milliyetçi Belediyecilik" anlayışı doğrultusunda yerine getirdiklerini savunuyorlar..
Hizmetlerinde, çalışanlarına ve vatandaşlara karşı hakkaniyetle yaklaştıklarını ileri sürüyorlar..
Acaba durum gerçekten öyle mi?
Milliyetçi belediyeciliğin örneğini mi sergiliyorlar..
İsterseniz, sadece bir konu üzerinden MHP'li Sarıçam Belediyesi'nin Milliyetçi belediyecilik yapıp yapmadıklarına şöyle bir bakalım..
Milliyetçi belediyeciliğin ilk koşulu, halkın parasını çarçur etmemek, yerinde harcamak; ikinci koşulu da hak edenlerin hakkını zamanında teslim etmektir..
Bu iki koşulunun yerine geldiğini, MHP'li Bilal Uludağ'ın başında bulunduğu Sarıçam Belediyesi'nde görmek olası değil..
Bilal Uludağ, kamunun parasını iftar yemekleri, sahur etkinlikleri, Umre ve Çanakkale yolculukları için babasının parası, ailesinin süt işletmesinden kazandığı para gibi cömertce harcıyor..
İşten çıkardığı çalışanların bir kısmına karşı ise duyarsızlığın doruğuna çıkıyor..
Size küçük bir örnek..
Bilal Uludağ, 3 yılı aşkın bir süre önce, bazı çalışanları işten çıkarıyor..
Bu çıkanlardan birinin adı Vahide Hanım..
Bilal Uludağ, Vahide hanımı neden işten çıkardığını unutmuştur bile..
Ancak, o işçi, işini kaybetmesinin üzerinden 3 yılı aşkın bir süre geçmesine karşın hala hak ettiği alacağını Sarıçam Belediyesi'nden alamadı..
Sarıçam Belediyesi, 11 ay önce eski çalışanına gönderdiği 80750942-641/2169 sayılı 11 Temmuz 2017 tarihli, Mali Hizmetler Müdür Vekili Muhammed Bal imzalı yazıda, ödemenin 1 Ağustos 2017 tarihinden itibaren yapılacağını bildiriyor..
Ancak o ödeme bugüne kadar gerçekleşmiyor..
Şimdi sorsanız, Sarıçam Belediyesi yetkilileri "Belediyede para yok" diyecekler ama, o tarihten sonra Sarıçam Belediyesi yukarıda saydığımız eften püften şeyler için o mağdur eski çalışanan alacağının belki de binlerce mislini harcadı..
Hala da harcıyor..
Vahide hanımın 3 - 4 bin lirasını aradan geçen 3 yıla karşın ödemeyen, 11 ay önceki ödeme sözünü de yerine getirmeyen Sarıçam Belediyesi ve MHP'li Başkanı Bilal Uludağ; örneğin Mart ayında 30 kişiyi ücretsiz Umreye, yüzlerce kişiyi Çanakkale'ye göndermiş, Mayıs ayında Ramazan'ın başlamasıyla birlikte binlerce kişiye iftar ve sahur yemekleri vermiş..
Yani işten çıkardığı bir çalışan anasının ak sütü kadar helal olan 3 - 4 bin liralık alacağı için kaynak bulamazken, Umreydi, Çanakkeliydi, iftardı, sahurdu derken onbinlerce, hatta yüzbinlerce lirayı gönül rahatlığıyla harcamış..
Bilal Uludağ'ın işten çıkardığı çalışanının hakkını vermekten kaçınırken, canının istediği işlere yüzbinlerce lira harcamasının Milliyetçi belediyeciliğin neresinde yer aldığını çok merak ediyorum..
Dinsel hassasiyeti olan Bilal Uludağ'ın bu davranışı inandığı peygamberin anlayışıyla da çelişmesi cabası..
Zira, Bilal Uludağ, çalışanının hakkını ödemeyerek, Hz. Muhammed, "işçinin ücretini alın teri kurumadan veriniz" sözüne taban tabana zıt bir uygulama içerisine girmiştir..
Bilal Uludağ'ın bu tutumu, Sarıçam seçmenleri tarafından elbette "Milliyetçi belediyeciliğe" ne kadar uyduğu konusunda sandık başında değerlendirilecektir..
MHP Genel Merkezi ile il Başkanlığı da Bilal Uludağ'ın işten çıkardığı eski çalışanlarının hakkını vermemesi konusunu seçimlerde oy kaybına uğramamak adına acilen ciddi bir incelemeye alması gerekmektedir..
*********************
Millet İttifakı'nın amacı demokrasi mi?
CHP, SP, İP ve DP'nin oluşturduğu ve adına "Millet İttifakı" denilen ittifak, oluşturulma amacını, "milli iradenin eksiksiz yansıtılması" ve "demokrasi"nin işlemesi olarak gerekçelendirmişlerdi..
Yani, Kılıçdaroğlu'nun "sıfır baraj" formülüyle, tüm siyasal görüşlerin Meclis'e yansıtılması için ittifak kuruldu..
Ancka, ittifakın 4 parti ile sınırlı kalması, ittifakın kuruluş amacının göstermelik olduğunu, asıl niyetin başka olduğunu ortaya koyuyor..
Eğer, Millet İtifakı ile milli iradenin eksik yansıtılması amaçlanıyorsa neden dört parti ile sınırlı tutuldu?..
"Bir tek oya ihtiyacımız var", "Bir oyla Türkiye'nin kaderi değişebilir" diyen CHP, SP, İP ve DP genel başkanları, kendileri dışındaki siyasal partileri ve onların yüzbinlerce oyunu yok saydılar..
"Siz dışarda kalın, oyunuzu bize vermeniz demokrasi için yeterli" dediler..
Demokrasi adına ittifak oluşturanlar, 7 Haziran seçimlerinde 1 milyona yakın oyu olan partileri ittifak dışında tuttular..
7 Haziran'da BTP: 96.411, DSP: 86.585, TÜRK: 72.629, HKP: 60.413, HAK-PAR: 58.645, DYP: 28.802, AP: 27.642, LDP: 26.729, MEP: 20.895, MP: 17.427, KP: 13.732, Yurt Partisi: 9.245 oy aldılar..
Demokrasi tam işlesin, milli irade eksiksiz yansısın diyenler bu oyları yok saydılar..
Bu partilerin yanında seçime girmeyen ÖDP, EMEP, TKP, EHP gibi çok sayıda sol - sosyalist partinin oylarını da yok saydılar..
Sözde bir sosyal demokrat parti ile iki neoliberal ve bir de dinci partiden oluşan ittifakın 1 milyon oyu ve onlarca partiyi ittifaka almamaları, amaçlarının demokrasi ve milli iradenen eksiksiz yansıması değil, aksine demokrasinin tam olarak işlemesine ve milli iradenin eksiksiz tecelli etmesini engellem olduğu apaçık kendini göstermektedir..