CHP Meclis Grup başkanı Özgür Özel’in, parti yönetiminin sıkıştıkça Atatürk’e sarıldığı yolundaki eleştirileri henüz taze..
En azından CHP içindeki bir kısım particilerin Atatürkçü olmadıkları, Atatürk adının sadece siyasal ikbal için kullandıklarına dair kuşku toplumda yaygındı..
Özgür Özel’in sözleri, toplumdaki kuşkuların yerinde ve haklı olduğunu ortaya koydu..
CHP yönetiminde haksızlık yapmayalım; sıkıştıkça Atatürk’e sarılan sadece onlar değil..
Başka başka mahallelerde benzer biçimde davranan kişiler çıkıyor..
Örneğin, bir makamdayken Atatürk’ün adının ağzına almayan, hatta Cumhuriyet ve Atatürk ile ilgili günlerde aniden hasta olup hastanelerde yatanların, sıkıştıklarında ya da toplumda yeniden değer kazanmak istediklerinde Atatürk’e övgü yarışına girdiklerinin de gördük geçmişte..
Hepsi anında sıkı birer Atatürkçü olup çıkmışlarıdı..
Sadece açıklamalar değil elbette..
Kimi konumu ve partisi tartışılır bir duruma geldiğinde bir bahane ile Anıtkabir’e gider, Atatürk’ün huzuruna çıkar..
Tabii, bunları yaparken de yanında bir gazeteci ordusu götürmeyi de ihmal etmez..
Çünkü amaç, ne kadar büyük Atatürkçü olduğu kamuoyuna göstermek. Bunun içinde medya lazım..
Kimisi, Atatürk ile bağlantılı günlerde, Atatürk’ün gezdiği, savaştığı, savaş yönettiği yerlerde kalabılk bir grupla boy gösterir..
Tabii, kendilerine sorarsanız, yine büyük Atatürk sevgisiyle yapıyorlar kalablaık toplantıları..
Ancak, millet yemiyor bu tür Atatürkçülük pozlarının..
Kalbi okyanusötesinde, Ortadoğu’da olanların Atatürkçülüğünü hiç inandırıcı bulmuyor.
RTıpkı, Özgür Özel’in bahsettiği kişilerin Atatürkçülüğüne inanmadıkları gibi..
Tuluat tiyatrosu yerine izliyor sadece..
Neolitik Çağı ne zaman Luvi ilan edeceğiz?
Seyhan Belediyesi, bir işkadını ile ele ele vererek Luvi Kültür Merkezi diye bir “kültür merkezi” açmıştı..
Merkezin amacı da, sergilenen yapıtları Hattilere, Hurriler, Hititlere, Egedeki İyon toplumlara ait olan tüm eserleri Luvilere bağlamaya çalışmaktı..
Alman emperyalizminin Luvilerden yapay kök yaratma çabasına destek veren anlayışla açılmış bu merkezin neolitik çağdaki insanları Luvi, kültürlerini Luvi ilan etmemesine şaşırıyorum..
Halbuki bugüne değin çoktan ilan etmeleri lazımdı..
Öyle ya, neolitik çağın yaşam biçimi MÖ 11 bin yıllarında öncelikle Doğu Akdeniz (yani Adana ve Çukurova), Kuzey Suriye ve Kuzey Mezopotamya’da oluşmuştu..
Adana’nın da içinde bulunduğu yerlerde MÖ 11 binden MÖ 6 bin yıllarına kadar neolitik yaşam biçimi egemen olurken, Batı ve Kuzey Anadolu’da hala Mezolitik Çağ kültürleri yaşanıyordu..
Neolitik Çağ'da yerleşik yaşam ve bunun gereği yeni bir mimari, köy yaşantısı ortaya çıkar; beslenmeye tahıllar ve evcilleşme sürecindeki hayvanlar giderek daha fazla katılır, ancak avcılık ve toplayıcılık hala yaşamın temelini oluşturmaya devam eder. Buna karşılık Çanak Çömlekli Neolitik Çağ ile birlikte çiftçiliğe, besin üretimine dayalı ekonomik model tüm kurallarıyla yerleşmeye başlar ve bu toplumsal yaşamın her kademesine yansır.
Anadolu’daki her kültür Luvilere bağlayanların, insanlık tarihinin en büyük devrimlerinden olan neolitik çağı ve yapıtlarının Luvileştirmekte gecikmelerinini anlamak mümkün olmuyor!
Şahsen, iş insanı hanımefendiden ve “kültür merkezi” yönetici ve danışmanlarından en kısa zamanda Neolitik Çağ, Luvi kültürü olarak ilan etmelerini sabırsızlıkla bekliyorum..
Hatta, Neolitik çağa göre daha yakın dönemlere ait antik Yunan heykellerini, uygarlığını da toptan Luvileştirmelerini bile bekliyorum..
Demi Lovato’ya sevgim bir başka
Müziğin her türlüsünün dinlerim..
Türk Halk, Türk Sanat, etnik, klasik müzik, pop, country, rep..
Hepsinden özellikle dinlemeye zevk aldığım sanatçılar var..
Barış Manco, Cem Karaca kimseye yabancı gelmeyecektir..
Sanat Müziğinde Zeki Müren, Güzide Kasacı, Hafız Burhan..
Türk Halk Müziğinde Makbule Kaya, Makbule Uysal, Işık Başel, Dünya Tekin, Canan Başkaya, Sevcan Orhan,
Gençlik yıllarından beri Pop müziğinde Elvis Presley’in yeri başkaydı..
Lakin bir satatçı var ki, onu bir başka seviyor, bir başka dinliyorum..
Demi Lavato bu güzel sanatçı..
Sesi ayrı güzel, kendisi ayrı..
Ama en güzeli Gagauz Türk’ü olması..
Dünya onu Amerikalı sanatçı olarak tanısa da, o her yerde, her zaman kendini Gagauz Türk’ü olarak tanımlıyor..
Göğsünü gere gere “Ben Gagavuz Türküyüm. Gagauz kızıyım” diyor..
Türkiye’de doğup büyüyüp, Türk insanının desteğiyle ününe ün katan bazı sanatçılar “Türk’üm” demeye utanırken, Demi Lovato, dünyaya Türklüğünü haykırıyor.
Bu sanatçı sevilmez mi?...