Türklüğün yetiştirdiği büyük komutanlardan Enver Paşa'yı şehadetinin 96'ıncı yılında saygıyla anıyoruz..
Adına türküler düzülen, destanlar yazılan Enver Paşa 4 Ağustos 1922'de, Türkistan'da Basmacı Hareketinin başında Turan'ın bağımsızlığı için mücadele ederken o dönemin Buhara Sovyet Cumhuriyeti içinde yer alan, günümüzde Tacikistan'da bulunan Doğu Buhara'da Çeğen Tepesi'nde Sovyet ordusu tarafından kıstırıldı..
Sovyetlerin modern silahlarına karşılık elinde kılıcıyla saatlerce savaştıktan sonra şehit düştü..
Uçmağa vardığında daha 41 yaşındaydı..
Savaşçı bir aileden geliyordu..
Amcası Halil (Kut) Paşa da, bugün Atatürk ve İttihat Terakki'siz bir zafer bulmak isteyen siyasal islamcıların gözdesi Kut'ül Amare destanını yazmış bir İttihatçıydı..
1. Ferik yari bugünün deyimiyle orgeneraldi.. Müşirliğe (mareşal) ulaşacak vakti olmadı.
Trablusgarp’ta bir yıl süren mücadelede Mustafa Kemal Bey, Cami Bey, Fethi Bey gibi genç subaylarla birlikte İtalyanlara karşı Sunusi şeyhleriyle anlaştı ve 20 bin kişiyi seferber etmeyi başararak merkezi maliyeden de hemen yardım yetişemediği için adına para bastırarak bölgeye hakim oldu. İtalyanlar kıyıdan içeri giremediler. Dahası var. Bir yıl sonra diğer subaylarla birlikte ki hepsi gönüllü statüdeydi; Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine İstanbul’a çağırılmasına rağmen Trablusgarp savunması durmadı. Yerlerinde bıraktıkları Osmanlı zabitleri İtalyanlara karşı savunmayı daha uzun müddet sürdürdüler. Enver Paşa burada yarbaylığa (kaymakamlığa) yükseldi. Balkan bozgunundan sonra Enver Bey, Bâb-ı Ali baskınını gerçekleştirdi. Balkan ülkeleri arasında anlaşmazlık sonucu başlayan İkinci Balkan Savaşı’ndan istifade ederek 22 Temmuz 1913’te Bulgarların eline geçen Edirne’yi yeniden fethetti. O yıl albaylığa (Aralık 1913), bir aydan kısa bir süre içinde de generalliğe terfi etti. Mirliva (tuğgeneral) olur olmaz artık ağırlığını hissettiren İttihatçı kabinede Harbiye Nazırı oldu.
İttihat Terakki'nin çökmüş bir imparatorluğun ömrünü uzatma girişiminin sonuç vermeyeceğinin anlaşılmasından sonra, İttihatçıların büyük bir bölümü Anadolu'ya geçip, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuracak Ulusal Kurtulup Savaşını başlatmışlardı..
Enver Paşa ise, Orta Asya'ya giderek, oradaki Sovyetler'in boy boy böldüğü Türk toplumunu türklük ve tek bayrak altında bağımsızlığına kavuşturmak için savaştı..
Türkistan özgürlük mücadelesinde büyük yeri olan Basmacı Hareketi, Enver Paşa ile muhteşem bir ivme kazanmıştı..
Basmacılar, son anında dahi yanında savaşmışlardı..
Sovyetlerin yapay bölmelerine karşın, Turan coğrafyasında Türklük ülküsünü uyandırmış, güçlendirmişti..
Orta Asya Türkçü Turancı hareketlerinin ölümünden sonra da her daim dayandığı bir kişilik olmuştu..
Paşanın Rusya’da mücadeleye başladığı 1918’den beri doğan erkek bebeklerin arasında Enver ismi en kalabalık grubu oluşturur. Tacikistan’daki türbesi de çok uzun seneler yerli halk tarafından ziyaret edilmiştir.
Aziz bedeni uçmağa vardığı başka bir günde 4 Ağustos 1996'da İstanbul'da Şişli Abidei Hürriyet'te vatan toprağına kavuştu..
Kişisel görüşüm, Enver Paşa'nın gömütünün Çeğen Tepesi'nde Türkistan'da kalması gerektiği yönündedir…
Çünkü, Enver Paşa 1918'den beri Türkistan'da çok güçlü olan boyculuk akımlarına karşı da Türkbirliğini/Türkçülüğü savunananların dayandığı biricik semboldü..
Gömütü bir türbeye dönüşmüş, her yıl binlerce Türk'ün ziyaret ettiği bir yer olmuştu..
Enver Paşa, tarihin bir dönemine damgasını vurmuş bir kişilikti.. Ulu Önder Mustafa Kamal Atatürk'ün dediği gibi "Enver bir güneş gibi doğmuş, bir gurûb ihtişamıyla batmıştır; arasını tarihe bırakalım."
Evet, 4 Ağustos'ta Enver Paşamızı saygıyla andık..
Sen yeter ki hayal et paşam,
Hayaller gerçek olana kadar ölmez,
Biz ölürük o hayal ölmez paşam!..
Sen hayal kur, biz yine ölelim, Kahraman Enver Paşa!..
Büyük Turancıyı merhum büyük şairimiz Dilaver Cebeci'nin Enver Paşa'nın şehit düştüğü Çeğen Tepesi'ne gönderme yaptığı şiirleriyle bir kez daha anıyoruz..
Tinin şad, mekanın Tanrıdağı olsun büyük Turancı Komutan..
Bu arada, İstanbul'da Abidei Hürriyet'teki gömütü başında büyük komutanı anan Türkçülere ve konferans ile anan Adana Turancılar Derneği'ne gönülden teşekkürler..
ÇEĞEN TEPESİ
Bir ceviz ağacı bir duru pınar
Ve gökte gümüş bilmeceler
Vurur kutlu toprağın bağrında iki yürek,
Koşan bir atın soluğudur
Çeğen tepesinde geceler...
Çeğen tepesinde geceler
Uzun yorgun ve yeniktir…
Her bayram sabahı uyurken kuşlar,
Emer hürriyetin parmaklarını bir yılan
Kızların parmakları inceciktir…
Kızların parmakları inceciktir
Uzar gider o güzelim saçları
Daha söylenmemiş türkülere
Gözlerine koyu gölgeler indirmiş
Buharanın ağaçları…
Buharanın ağaçları
Ve göğe dua andıran bacalar…
Nerdesin ey dokuz şavklı yıldızım!
Sabrın sınırlarına dayandı
Çeğen tepesinde geceler...