Seyhan,Yüreğir ve Çukurova'da yaşayan hemşehrilerimiz, Adana Büyükşehir Belediyesi'nin Sözlü döneminde yatırımlarda kırsala ağırlık vermesinden yıllardır şikayet ediyordu..
Büyükşehir Belediyesi'ndeki dostlarımız ise halkın bu şikayetlerinde haksız olduğunu söylüyorlardı.. MHP'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sadri Durmaz'ın katıldığı Büyükşehir Belediyesi'nin kırsaldaki hizmetlerinin toplu açılış töreni aslında vatandaşların eleştirilerinde haklı olduğunu ortaya koyuyor..
Açılıştan bir kaç gün önce, Kozan'ın Tapan mahallesinde asılan bir ilginç bir pankart var.
"Tapan halkı" imzasıyla asılan pankartta "Hizmet Köylüye, Oylar Sözlü'ye" yazıyor..
Yani, Sözlü'nün bugüne kadar kırsala hizmet ettiğinin, bizzat hizmeti alanların ağzından itirafı, belgesi…
Peki, Sözlü'den 3 yıldır hizmet alan kırsalda yaşayanlar, teşekkürlerini böyle ilan ediyorlar..
Gelecek seçimlerde Sözlü'ye neden oy vereceklerini açıklıyorlar.. O halde, belediye hizmetlerinden şikayetçi olan Seyhan ve Yüreğirli vatandaşlar ne yapsın?..
Tapanlılar gibi duygularını pankarta dökmek isterlerse, o bezin üstüne ne yazsınlar?.. Sahi Tapan halkı, Seyhan ve Yüreğirli nasıl bir pankart hazırlasınlar..
Ne de olsa pankart deneyimi olan bir halk olarak, bu işlere acemi vatandaşlara küçük de olsa bir yol gösterebilirsiniz herhalde!…
**
Kızılbaş mı, Alevi mi?..
"Çukurova ve Havalisi Yörük Türkmen Dernekleri Federasyonu" gibi adı cafcaflı bir dernek, Adana Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle bir konferans düzenlemiş… Konferansın konusu, "Kültürümüzde Alevilik"..
Dernek ya da düzenleyciler net olarak belirtmese de, konferansın konusundaki "Kültür" sözcüğüyle "Türk Kültürü"nün kastedildiği anlaşılıyor..
Tabii, Karen Fogg'dan sonra moda olan daha alt kültürleri ön plana çıkarma arzusuyla, sadece "Yörük Türkmen Kültürü" kastedilmiyorsa..
Konferansı düzenleyen, Türk dünyasını yakından ilgilendiren bir konuda toplantı düzenlediklerine göre, konuya hakimler diye düşünüyorum.. Konuşmacı olarak katılacak bilim insanımız da değerli bir kişilik..
Hal böyle olunca, konferansın adında bir tuhaflık olduğunu gündeme getirmek de hakkımız diye düşünüyorum.. Konferansın adı neden Kızılbaş değil de, Alevilik..
Türk kültüründe, Alevilik diye bir kavram yok. O inancı nitelendiren "Kızılbaş" diye dupduru Türkçe bir kavramımız var.. Safeviler de, Şah İsmail de, diğer Türkmenler de, Türkmen ozanlarımız da kendilerini tarihte "Alevi" olarak değil, "Kızılbaş" olarak tanımlamışlardır…
Alevililik sözcüğü sonradan Türkçe "Kızılbaş" kavramının yerine yerleştirilmeye çalışılan bir sözcük..
Türk dünyasını sünnisiyle, kızılbaşıyla araplaştırma projesinin topluma empoze etmeye çalıştığı bir sözcük.. Kızılbaş deyiminin unutturulup, yerine "alevi" sözcüğünün yerleştirilmesi, Türk tarihinde araplaşmaya yüksek direnç gösteren ve Türklüğü bugünlere getiren "Kızılbaşlığı" yok etmeye yönelik bir bir uygulamadır..
Bugün, Anadolu'daki Türkmen köyleri de, Balkanlardaki Türkler de kendilerini "Alevi" değil, "Kızılbaş" olarak tanımlarlar..
"Kızılbaş" sözcüğünün Yörük ve Türkmen sözcükleriyle ayrılması mümkün olmayan bir kavram olduğu kültürel bir gerçek olarak önümüzde dururken adında Yörük ve Türkmen kelimelerini taşıyan bir derneğin düzenlediği konferansta Türk'e özgü Kızılbaşlık yerine, Arap anlayışı Aleviliği yeğlemesi çok ilginç..
Kızılbaş'tan, kızıldan, aldan bu kadar korkulmasına gerek yok..
Hepsi Türk kültürünün önemli parçalarıdır.. Ne demiş Pir Sultan Abdal: "Şükürdür derler dostumun düşmanı, Oddan kılıçtan keskindir gülbengi. Kırmızıdır donu, hem aldır rengi, Renginde dürüm dürüm alı vardır"
Yine, büyük Türkmen ozanımız Pir Sultan Abdal, "Gidi Yezit Bize Kızılbaş Demiş" adlı şiirinde "Kızılbaşlığı" ne de güzel açıklamıştı:
"Gidi Yezit bize Kızılbaş demiş,
Meğer Şah'ı sevmiş dese yoludur.
Yetmiş iki millet sevmedi Şahı,
Biz severiz Şah-ı Merdan Ali'dir.
Kırkımız bir katara dizildik,
Hakk’a, Muhammed’e ümmet yazıldık.
Hakikate şerbet olduk ezildik,
Biz içeriz sâki peyman Ali’dir.
Gidi Yezit bizler haram yemedik,
Bâtın ettik gördüğümüz demedik.
İkrâr birdir dedik, geri dönmedik,
Yediler'iz, birincimiz Ali’dir.
Muhammed dinidir bizim dinimiz,
Tarikat altından geçer yolumuz.
Cibril-i Emindir hem rehberimiz
Biz müminiz, mürşidimiz Ali’dir.
Pir Sultan’ım, Nesimi'dir pîrimiz,
Evvel kurban verdik Şah’a serimiz.
On'ki İmam meydanında dârımız,
Biz şehidiz serdarımız Ali’dir.
" Ne demişti bir başka ozanımız:
"Bab-ı Haydar'dan başka baba ben de etmem iltica Ey Harabi ben kızılbaş olduğumu alem bilir" Sizler de Pir Sultan kadar cesur olan, Kızılbaş deyiminden çekinmeyin.. Yüzyıllar öncesindeki gibi Türkçe haykırın…. Son sözüm adı cafcaflı dernek yöneticilerine..
Türk Kültüründe Alevi sözcüğünü bulabilirseniz, sizi de, konferansına koyduğunuz adı da alkışlayacağım…