Son haftalarda bazı siyasetçilerimiz ve siyasetten bir şekilde nemalanmak isteyenler Ankara'yı mesken tuttu.. Kimileri de mesken tutmadı ama su yolu yaptı…
Hepsi de taşra kurnazı ya, Ankara'yı da öyle sanıyorlar..
Gitmişken, bir partiyle kalmıyorlar, iki üç partiyi birden geziyorlar.. Hepsine ayrı ayrı bağlılıklarını bildiriyorlar..
Hepsine ayrı ayrı, Adana'daki en sağlam adamınızım mesajı veriyorlar..
Yanlarındaki götürdükleri cezerye ve şalgamla, kilo kilo portakal ve limonla, ankara'daki üst düzey siyasetçileri kafaya aldıklarını sanıyorlar..
Taşra kurnazlığın Ankara'dakiler hemen farkediyor..
Onun için siyasetçilere, Ankara küçük yerdir diyorum.. Siz, kapı kapı gezip herkesi kandırdığınızı sanıyorsunuz ama, Ankara siyasi açıdan küçük yer..
Nerelere gittiğiniz, hangi kapıları çaldığımız, kimlerin eteğini öptüğünüz daha siz bina kapısından çıkmadan Ankara'nın her yerinden duyuluyor..
Bir kapıdan çıkıp diğerine gittiğinizde, kapısını çaldığımız, bağlılığınızı ve sevginizi bildirdiğiniz kişi aynı işi biraz önce bir başkasına yaptığınızı biliyor..
Kalender insanlar oldukları için yüzünüze vurmuyorlar.. Ama arkanızdan kahkalarla gülüyorlar..
Onun için gelin siz yol yakınken, kendinize daha fazla güldürmeyin, Aziz Nesin'inin Zübük'ünün durumuna düşmeyin.. Gözünüze bir siyasi partiyi, bir derneği kestirin; sadece onun kapısını çalın!…
***
Macaristan Turan Cemiyeti
Macaristan, Turancı Hareket'in doğduğu topraklar.. İlk Turancı örgütlenmeler Macaristan'da başlamıştı.. Türkiye'deki Turancı hareketin önderleri Macaristan'daki Turancı ocaklarda yetişmişlerdi..
19. yüzyılda Ármin Vámbéry ile başlayan araştırmalar Macar Turanclığınının ilk filizleri olmuştu. Türkçeyle ve Türk dünyası ile tarihî bağları öne çıkaran görüşler, halk tarafından da sempati ile karşılanıyordu.
Türkler Müslümandı, Macarlar ise Katolik Hristiyan. Türklerin en yakın temsilcisi olan Osmanlılar, Macaristan'ın bağımsızlığına Mohaç Meydan Savaşı ile son vermişlerdi, bu da doğruydu. Ama, bu gerçekler Türklere duyulan yakınlığı engellemeye yetmiyordu. Macarlar, kökeni Asya olan bir halktı ve Türklerle akrabaydı. Fakat sadece Türklerle değil, Ural-Altay, Fin-Ugor ve Uzak asya halkları da, Turan kavramının çerçevesi içine sokuluyordu: Macarlar, Finler, Estonyalılar, İslâvlaşmamış Bulgarlar, Türkler, Tatarlar, Türkmenler, Kırgızlar, Özbekler, Başkurtlar. Fakat bazıları "Turan"ı daha geniş kapsamlı düşünüyorlar, bu saydıklarımıza ilâveten Japonları, Korelileri, Moğolları, Çinlileri, Siyamlıları, Tibetlileri de Turan'ın diğer ortakları olarak düşünüyorlardı. Turan kavramını ilk kullananlardan biri de Macar araştırmacı Miksa Müller'di. Müller, Hind-Avrupa ve Sami ırkından olmayan Asya kavimlerini 'Turan halkları' adı altında tek bir topluluk olarak kabul ediyordu.
1910 yılına geldiğinde Macar Turancılığı artık dernekleşmişti: Turáni Társaság.. Macaristan “Turan Cemiyeti”, yani Turáni Társaság, Macar Turancılığının en önde gelen isimlerinden siyasetçi ve tarihçi Kont Pal Teleki önderliğinde 1910 yılında Budapeşte’de kuruldu. Birçok ünlü toplumsal şahsiyeti, bilim adamlarını ve ulusçu şairleri kapsayan cemiyetin amacı “Avrupa’dan Asya’ya, Deveny’den Tokyo’ya kadar Turan’ı aramak”, “kardeş uluslar arasında birliği sağlamak ve Turancı birlik bilincini yaygınlaştırmak” idi.“Turancılığın, yani Macar olmanın birinci ödevi, Turan ülküsünü öğrenmek ve bunu yaymak” idi.
Turan Cemiyeti, Avrupa'dan Asya'ya, Dévény'den Tokyo'ya kadar Turan'ı aramak, kardeş uluslar arasında Turancı birlik bilinvini yaygıonlaştırmaya kendine ülkü edinmişti... Macar Turan Cemiyeti 1913’ten itibaren Turán adlı bir dergi yayımladı. 1920’de dokuz Turancı cemiyet ve birliğin katılımıyla “Macaristan Turan Federasyonu (Magyarorszag Turanî Szövetseg)” kuruldu.
Macar Turancılığı, çeşitli safhalardan geçerek İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar devam etmiştir. Bu arada siyasî boyutu gittikçe genişlemiş, Turancılığın önde gelen şahsiyeti Pal Teleki, artık bağımsızlığına kavuşmuş olan Macaristan'ın başbakanlığına kadar yükselmiştir. Macarların kökeni, artık daha gerçekçi temellere oturtulmaktadır. 1938'de şu görüşler hâkim olmuştur: "Bizler de Türkler de Hunların çocuklarıyız. Tarihî kayıtlarda biz 'Türk' olarak adlandırılmışız.
Bulgarlar da Hun soyundandır. Bizim ilk kralımız olan Ellák Attila'nın oğludur. Kutsal tacımızın alt bölümü Bizans İmparatoru tarafından 'Türkiye'nin kralı Géza'ya' ibaresiyle gönderilmiştir." Eski Bizans, Arap ve İran kaynakları Macarlardan "Türk" olarak söz ediyordu. Macarları Orta Avrupa'ya getirerek yerleştiren Türk Arpad soyundan Géza, bütün Macarların kralı olup da Hristiyanlığı kabul edince, Bizans İmparatoru, onu Türkiye'nin kralı olarak tanımıştı. Bu tarih, yaklaşık olarak 970'lere tesadüf etmektedir.
Bizans, o tarihte Macar devletini bir Türk devleti olarak kabul ediyordu. Daha sonraki araştırmalar da, Macarların, özellikle Sabar Devleti'nin bünyesinde uzun zaman birlikte yaşadıkları Türklerin geniş ölçüde etkisi altında kaldıklarını göstermektedir. Birçok âdet, gelenek, savaş biçimi, yaşayış tarzı Türklerle aynıdır. Macarcada bugün bile yaşayan yüzlerce kelime Türkçe kökenlidir, hattâ bazıları aynıdır. Bütün bunlar, Macar Turancılarını, Türklerle akraba kavim olma fikrine götürmüş, kendi köklerinin Avrupa'da değil Asya'da olduğu inancını pekiştirmiştir.
1. Dünya Savaşı'nın başlaması Macar Turancılığı için önemli bir dönüm noktası olmuştu. Macar Turancıları için savaş, Turan'a gitmenin sebebi olmuştu. 1. Dünya Savaşı sırasında Macar Turancı Şair Arpad Zempleyni "Keletge Magyar" (Macar'ın doğusunda) adlı şiirinde; "Doğuya Macar, doğuya bak!/Şerefli büyük akrabanı orada bulacaksın.." dizeleriyle Macarlara Turan4ı hedef göstermişti. Macar Turancılarının Türkiye ile olan ilişkileri Osmanlı Devleti'nin yıkılmasının ardından da devam etmiş, hatta bir ulus devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması Macar Turancılarını daha fazla heyecanlandırmıştı..
Kurtuluş Savaşı yıllarında Avrupa'daki Türk karşıtı propagandaya karşı Türkleri destekleyen haberler yapan Macaristan'daki Turan Haber Ajansı, Türklere karşı Avrupa'da oluşan olumsuz yargıları değiştirmek için çalışmıştı..
Macar Turancıları şimdi JOBBİk ve Macar Turan Vakfı (Magyar Turán Alapítvány) çatısı altında Turancı Hareketi zirveye taşımaya, Turan'ı oluşturmak için var güçleriyle çalışıyorlar.. JOBBİK- AB Parlamentosu'nda Türkiye aleyhindeki tüm kararalara muhalefet ederek, Türkiye aleyhine kararlar çıkmasını engelliyor.. JOBBİK üyesi parlamenterler KKTC'nin tanınması ve AB'ye katılması için girişimlerde bulunuyorlar.. Macaristan Parlamentosu'nda Hocalı Soykırımını tanıyan karar tasarısını kanunlaştırıyorlar.. Suriyeli sığınmacılar konusunda AB'nin kararlarına karşı Türkiye'nin yanında yer aldılar.. Ermenistan - Azerbaycan sorununda Azerbaycan'dan yana tavır koydular.. Ermenistan ile tüm ilişkilerini askıya aldılar.. Türk dünyasını ilgilendiren her konuda Turan soylu ülkelerden yana tavır koyuyorlar..
JOBBİK'in etkisiyle Macaristan, artık Turancı bir devlet görüntüsü vermekte, Turancı Hareketin'in merkezi olmakta. JOBBİK,Macar halkının Türk halkıyla ortak bir atadan geldiğini, her iki halkın da tek bir ulusun parçası olduğunu dile getirmektedir. Başkan Gábor Vona, "Biz Türkiye ile yakınlaşmanın Avrupa'nın yararına olduğunu düşünüyoruz. Diğer partilerin Türk ve İslam karşıtı politikalarına katılmıyoruz. Türkiye bize yeni fırsatlar sunuyor" açıklamasını yapınca Avrupalı aşırı sağcıların hedefi haline geldi. Ancak Vona bu eleştirilere, "Türklerle Macarların kökeni birdir. Hunlar'dır. Biz Türklere karşı çıkarsak kendi kökenimize de karşı çıkıyor oluruz. Türkler de bizim kardeşimiz" yanıtını verdi. Vona, "Biz de Attila'nın torunlarıyız" diyerek JOBBİK'in Türkçü-Turancı duruşunu açıkça ilan etmiştir.
Gábor Vona'nın resmî Facebook sayfasından 16 Ekim 2012 tarihli Türkiye-Macaristan maçı için yayınladığı Macarca ve Türkçe mesajın Türkçe olanı şu şekildedir:
« Türk Dostlarım’a
Bugünkü karşılaşmada taraftarlar Türk milli takımını Budapeşte’de benim bir cümlemle selamladıkları için büyük bir onur duymaktayım. Futbol Dünyanın en ilgi gören sporudur, güçlü duygular yaşatır insanlara.
Ben de bu insanlardan birisiyim. Ama bundan daha önemli duygulara da sahibim. Akraba, Turan milletlerine duyduğum saygı, sevgi ve dostluk da bunlar içindedir. Karşılaşmanın büyük bahsine karşın, Macar taraftarların böylesine dostane bir jest yapmış olmalarını çok anlamlı buluyorum. Bu, günümüzün düşmanlık ve rekabet dolu dünyasında bilhassa anlamlı ve büyük bir olaydır.
Minnettarım bunun için.
Umarım bu mesaj mümkün olduğundan daha fazla Türk insanına ulaşır. Dilerim bu haber gider kulaklarina: Macaristan’da öyle bir güç var ki, bu ülkenin en büyük ikinci/üçüncü siyasi partisidir ve kendini Atilla’nın torunu sayan her milleti müttefiki olarak görmektedir. T
ürkleri de aynı şekilde. Tarih boyunca aramızda birçok savaş yaşanmış olabilir; birbirimizin kanını dökmüş olabiliriz; başka isimlerle adlandırdığımız Tek bir Tanrı’ya inanıyor olabiliriz, ama biz her şeye rağmen kardeşiz:Turan çocuklarıyız. Umarım, giderek güçlenen büyük bir iktidarı yönetecek büyüyen Türk gençliği sesimizi duyuyordur.
Bizim arzumuz Atilla’nın torunlarının, büyük atlıların soyundan gelenlerin yeniden el ele vermeleridir.