Remzi Oğuz Arık ve Türkiye Köylü Partisi (2)
Türkiye Köylü Partisi’ni Adanalılar kurdu
Demiray, 1956’daki 4 Büyük Kongrede yaptığı konuşmada bu durumu; DP, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Millet Partisi (MP) ve Mason Derneği’nin olumsuz yüklenmelerinin de etkili olmasına bağlıyordu.
Ulus ve Son Telgraf gazeteleri 19 Mayıs 1952 tarihli sayısında, bütün olumsuzluklara rağmen çalışmaların tamamlanmasıyla Demirtepe Seyhan Sokak’taki parti merkezinde resmi kuruluş için son hazırlık toplantısı yapıldığını belirtiyordu.
Son Telgraf’ın 20 Mayıs 1952 tarihli nüshasındaki habere göre, Seyhan Milletvekili Remzi Oğuz Arık, 19 Mayıs 1952’de DP’den ayrılarak Cezmi Türk, Yusuf Ziya Eker, Süreyya Endik, Ethem Menemencioğlu ve Tahsin Demiray ile birlikte Türkiye Köylü Partisi’ni kurmuş ve genel başkan seçilmişti. Yine 20 Mayıs 1952 tarihli Ulus ve Son Posta gazetelerinde yer alan habere göre, bu isimlerin dışında parti teşkilatında İhsan Önal, General Osman Nuri Güler, General Cemil Kantemir, Avukat Kamil Tekerek, Asım Gün., Kamil Soydaner, Sabri Yılmazer, Selim Sarp ve Tahir Ata yer almıştı. Kütahya, Çanakkale, Konya, Kastamonu, İstanbul, Adana ve Eskişehir’den gelen 370 partili açılışta hazır bulunmuşlardı.Müteşebbis heyette 77 partili yer aldı.Heyette yer alanlardan 36’sı çiftçi kesimindendi.Parti, sadece köylü değil, programı ve ana prensipleriyle de milli bir parti olduğunu ifade etmişti.Kuruluş amacında köylü kesimi geri kaldığı için şehirli aydın kitlenin gelişimini de frenlediği topyekûn bir kalkınma için köycü siyasetin gerekliliğine vurgu vardı. (Türkiye Köylü Partisi Gaye-Prensipler Tüzü̈k Program Beyanname, Türkiye Basımevi, 1952: 8.) Remzi Oğuz Arık kurduğu partinin Marksist ve sınıf esası üzerine değil Türkiye’nin geniş kitlesini temsil eden köylü kesimini öncelikli hedef kitlesi gördüğü için bu ismi seçti. Kendisinin Türk Ocağı geleneğinden gelmesi köylüye yönelmesinde etkili oldu.
Açılışta kısa bir konuşma yapan Remzi Oğuz Arık, amatör bir politikacı olarak kalacağını, bu ülkede % 15’i temsil eden bir aydın kitlesinin gözünün bir türlü doymadığını, partilerinin gözü aç kesim yerine, toplumsal bir reformla gözü tok bir kitle oluşturacağı vaadinde bulundu. (Akşam, 20.05.1952; Vatan, 20.05.1952).Cezmi Türk de benzer şekilde toprak sorununa gerçekçi bir şekilde yaklaştıklarını, salon toplantılarıyla değil, çiftçiyi tanıyarak onların içinde bulunarak bu işi başaracaklarını ifade etmekteydi (Vatan, 20.05.1952).
Türkiye Köylü Partisinin kuruluş aşamasında, “Liberal Köylü Partisi” de kongresinde karar alarak Türkiye Köylü Partisine katılma kararı almıştır.
Türkiye Köylü Partisi’nin kurucularının büyü̈k çoğunluğu Adana’dandı.Remzi Oğuz Arık’la beraber diğer üç milletvekili de Seyhan milletvekili ve Adanalıydı. Ayrıca kurucularından yakın zamanlara kadar hastanesi Turhan Cemal Beriker Bulvarı’nda hizmet veren İhsan Önal, Ethem Menemencioğlu, Cemil Kandemir ile Av. Kamil Tekerek de Adanalıydı.
Refik Koraltan, Adana Köylü Partisi’nin açılışına vali ile birlikte katılarak tebrik etti. Remzi Oğuz Arık yaptığı konuşmada 6 ay içerisinde 10 ilde teşkilatlandıklarını, amaçlarının iktidardan daha çok ülkedeki demokrasi kaidelerinin tam olarak yerleştirmek olduğunu, prensiplerinin iktidara gelmekten daha önemli olduğunu ifade etti. (Son Telgraf, 30.05.1952; Teşkilat Gazetesi, 30.10.1952)Teşkilat kurulan yerler arasında Ankara, İçel, Adana, Bingöl, Çanakkale, Antalya, Bursa, Afyon, Niğde, Kastamonu da yer almaktaydı. Teşkilatlanmada kalabalıklardan ziyade fikirler üzerinden bir hareket alanı belirlendiğinden teşkilatlanmanın dar bir çerçevede tutulması üzerinde bir düşünce birliğine varıldı.(Teşkilat Gazetesi, 26.10.1952)
Parti, Kuruluş Beyannamesi’nde de belirttiği gibi partinin sınıf ve zümre esası üzerine kurulmadığını ül̈lkenin bütünlüğünün önem arz ettiği, köy ve köylünün bütün sosyal meselelerin merkezinde olduğu ve bu kesimin sorunları çözmede önemli rol oynayacağı vurgusu dikkat çekmekteydi. (Akşam, 21.05.1952).
Remzi Oğuz Arık’ın ölümü üzerine eşi Türkan Arık Türkiye Köylü Partisi’nin Adana adayları arasında yer almış fakat seçilememiştir. Türkan Arık’ın adaylık sürecine ilişkin, o dönemde partinin Kozan/Adana teşkilatından Şevket Gedik’in eşi Ünser Gedik şunları söylemektedir:
“Çok üzgün ve sıkıntılı günlerden sonra Köylü Partililer, seçimi kazanacak bir aday arayışına çıkmışlardı. Remzi Oğuz Bey’in oğulları küçüktü. Eşi ise Edebiyat Fakültesi mezunu hem de Kü̈ltürlü bir hanımmış. Hayli bir zaman milletvekilliği adaylığı için kendisiyle konuşuldu. Remzi Oğuz Bey’in hanımı milletvekili adaylığı için razı edildi.”
Ayrıca aynı yazıda yer alan, Türkan Arık’ın “İnsanlar için ne yapabiliriz? Önce eğitim ve sağlıktan başlayalım.” şeklindeki sözü akla Arık’ın ilk yazmaya başladığı dönemlerde “eğitim ve sağlık işlerindeki sorunlar içime dert oldu” ifadesini akla getirmektedir.Türkan Hanım seçimlerden sonra Ankara’ya dönmüş ve anlaşılan siyasetten uzak kalmıştır.Oluş ve Alev Arık ise akademide sırasıyla sanat tarihi ve psikoloji alanlarında önemli çalışmalar yürütmüşler ancak aktif siyasetin dışında kalmışlardır.
TBMM tutanaklarına göre, Adana genelinde ise Türkiye Köylü Partisi 8178 oy ve yaklaşık %4 oy oranı ile fazla bir varlık gösterememişti.
PARTİNİN İLKELERİ
Parti Prensibi olarak şu ilkeler belirlenmişti. (Teşkilat Gazetesi, 19.05.1955)
1-Köylümüzü ve köylerimizi topyekûn kalkındırmak lazımdır. Türk köylüsü, medeni insanlık seviyesine yakışır bir refah seviyesinde olmalıdır.
2- Her türlü sermaye ve yatırım imkânlarından faydalanarak köylerimizi yeniden inşa, imar ve ihya etmek.Türk köylüsünün ve Türk vatanının kalkınması için memleket bünyesine uygun bir ziraat reformunu başarmak.
3-Küçü̈k müllk, küçü̈k sermaye ve küçük kazanç sahiplerini korumayı, gelişmelerini sağlamayı, sayılarını arttırmayı, içtimai hayatımızın selameti için zaruri görüyor ve bu yolda yapılacak ıslahatı ilk iş olarak ele almak istiyoruz.
Remzi Oğuz Arık, Türkiye’de siyasi bir parti kurmanın zor olduğunu, kalıplaşmış fikirlerin dışında kurulan partilerin toplum tarafından benimsenmesinin kolay olmadığını, zorlu bir sürecin kendilerini beklediğini ifade etmekteydi. Türkiye’de siyasi partilerin istibdada, gayrı meşru idareye karşı kurulduklarını belirterek bununla ilgili tarihten örnekler verdi. İttihat ve Terakki bir padişahın mutlak rejimine isyandı ve hürriyet, müsavat, adalet, uhuvvet kelimelerinin çevresinde toplanılmıştı.İtilaf ve Hürriyet Fırkası Osmanlılık anlayışına dayanmak istemiş ve bilhassa İttihat ve Terakki’ye beslenen sonsuz kin ve nefretten doğmuştu. O da hürriyeti unsurlar arasında muvazeneyi hedef biliyordu. CHP totaliterciliğe bir isyandı ve demokrasi kelimesi çevresinde toplanıyordu. Bu isyan prensibine bu parlak kelimelere dayanma zihniyeti garip bir teşkilatlanma metodu doğurdu: alabildiğine muhalefeti ittiham, alabildiğine küfür, tehdit; büyük kalabalıkları motorlu kıtalar halinde bir baştan bir başa tahrik ve sevk! (Teşkilat Gazetesi, 27.10.1952;Vatan, 27.10.1952)
Bu sorunların çözümü bağlamında Genel Başkan Remzi Oğuz Arık, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Fransa, İtalya, Almanya gibi ülkelerin rejimlerini değiştirmek ve anayasalarını yeniden meydana getirmek zorunda kalmalarına rağmen Türkiye’deki anayasanın olduğu gibi durduğu ihtiyaçlara cevap vermediği ve bunun da krize yol açtığını, DP ve CHP’nin bu durumdan memnun olduğunu, bu doğrultuda Türkiye Köylü Partisi olarak ısrarla seçim yasasının değişmesini önerdiklerini belirtti. Parti programlarında teklif ettikleri gibi seçim dairelerinin küçültü̈lmesi; Yüksek Seçim Kurulu’nun en son kararı veren ve işi TBMM’ye bırakmayan bir Yüksek Seçim Mahkemesi haline getirilmesi, mecliste temsil edilen partiler arası bir kabine kurulması ve seçim emniyetinin sağlanması konularını talep ettiklerini ifade etti. Aynı zamanda Türkiye’de çok partili hayatın tam olarak yerleşmesi için muhalefetteki partilerin siyaset yaptıkları kanalların açık olmasını, mahkemelerin ve basının adalet çerçevesinde hakkaniyetli bir şekilde hareket etmesinin şart olduğunu vurgulamıştı. (Dünya, 27.10.1952; Yeni Sabah, 27.10.1952)
Siyaset kanallarının önünün açılmasının yanında ülkede ekonominin getirilerinin eşit dağılımında da sorun olduğuna inanan Köylü Partisi, Marshall Yardımı’nın daha çok politik amaçlar doğrultusunda dağıtıldığını, küçük esnafın da bundan faydalanmasının gerekli olduğuna işaret ederek köylü kesiminin sorunlarını çözmek parti kongrelerine verilen önemin bu kesime de gösterilmesiyle olabileceğini ifade etmekteydi. (Teşkilat Gazetesi, 27.10.1952) Bu düşünce partinin izleyeceği çizginin köy eksenli bir siyaset anlayışı olacağını, merkezden köylere doğru bir politik yol takip edileceğinin ilk işaretleriydi.
Köylü Partisi üyeleri, dünyanın en verimli topraklarının Adana’da olduğunu yanlış politikalardan bunun iyi kullanamadığını görüşünde birleşiyorlardı.
Köylü Partisi’ne göre Türkiye’de 50 yıl önceki durum bugün pek değişmemiş, Çukurova’ya 1908’de gelen Tanin Muhabiri Ahmet Şerif, Kadirli’ye at arabası ile gidilemediğini, şimdi de jeep ile gitmenin imkânsız olduğunu köye yatırım anlamında hiçbir şeyin değişmediğini, bu anlamda köy gerçeğini tek anlayan partinin kendileri olduğunu ifade etmişlerdi. (Teşkilat Gazetesi, 06.05.1953).
Türkiye Köylü Partisi’nin Siyaset ile ilişkisi Partinin iktidar ile muhalefet arasındaki ilişkileri farklı zeminde yürüdü. Parti, birçok konuda iktidar partisini eleştirmesine rağmen Malatya Suikastı olayında iktidarın yanında yer alarak iktidarın endişeye kapılmadan olayı aydınlatmasını, içerde ve dışarda olaya karışanların ısrarla soruşturulmasını takdir etti. CHP’nin izlediği yanlış politikalar üzerinde duran parti, ülkenin bekasını ilgilendiren konularda CHP’nin tahrik ve olayların çıkışını teşvik eden hareketlerde bulunmasının yanlışlığı üzerinde durarak iktidarın iyi yaptığı işlerin desteklenmesi gerektiğini, CHP’nin kendi iktidarı dönemindeki baskı ve zulmün unutulmadığını normalleşme sürecine katkı sunması gerekirken İnönü’nün Balıkesir ziyaretinde halkı tahrik ettiğini öne sürmekteydi. (Teşkilat Gazetesi, 01.01.1953) Türk siyasete yeni bir soluk kazandırmak için yuvarlak masa toplantılarının yapılması gerektiğini, muhalefet arasında başlatılacak bu geleneğin iktidar partisi ile de südürülmesinin gerekliliğine işaret etmekteydi.
Cezmi Türk, Meclis’te köyün sorunlarına ve Hükümetin bu konuda izlediği politikaların yanlışlıklarına değinerek köye yapılan yolların bakanların ziyaretlerinde gösteriş olsun diye üstünkörü yapıldığını, köy evleri için açılan kredilerin uzmanlık gerektirdiğinden Ziraat Bankası aracığıyla verilmesinin yanlış olduğunu, Türkiye’de 40 bin köyün olduğunu iktidarın sistemli bir köycülük politikasının olmadığını, köylünün elindeki buğday ve et ürünlerinin yok pahasına alındığını öne sürerek bütün yollar Roma’ya çıkar sözüne uygun bir şekilde Türkiye’de de bütün yolların köye çıkması gerektiğini ifade etti. Cezmi Türk, köylerinin durumunun imparatorluk döneminden pek farklı olmadığını, köydeki hastalıklardan toprak sorunundan yol ve su işlerinden hareketle topyekûn bir köy kalkınmasının gerekli olduğu, bunun da köye ve köylüye inanmakla olabileceğini söylemekteydi. Hükümet adına bu eleştirilere cevap veren Devlet Bakanı Muammer Alakat, hayat pahalılığının esas kaynağının köylünün şehirli gibi yaşamak arzusundan kaynaklandığını öne sürdü.(Teşkilat Gazetesi, 01.01.1953).
Seçim çalışmaları sırasında Cezmi Türk Adana’da salon toplantısında iktidar ve muhalefeti eleştirerek temel atma merasimlerinin dışında bir şey yapmadıklarını, zihni açıdan bir değişim gerçekleştiremediklerini ifade etti. (Son Telgraf)
(DEVAM EDECEK)