Türkiye kendini giderek ısınan acımasız bir ticaret savaşlarının içinde buldu..
Doların, euronun, altının yükselmesinin nedeni küresel ölçekli ticaret savaşlarıdır..
Doların yükselmesinin nedeni sanıldığı gibi bir rahip daha doğrusu pastör değil..
Biz öyle okuyoruz ama, aslında aylardır süren küresel ticaret savaşlarının yeni bir aşamaya geçmesinden kaynaklanıyor..
Küresel ticaret savaşlarının aktörleri çok fazla..
ABD, Çin, Rusya, Almanya, Fransa, İsrail, İngiltere, İran, Japonya bu aktörlerden bazıları..
Küresel güçlerin ticaret savaşında tarafların lider ülkeleri başlangıçta Çin ve ABD idi..
Dünyayı yeniden organize etmeye soyunan küresel güçlerin yeni ortağı sanıldığı gibi ABD değil Çin idi..
Küresel güçlerin ticaretini elinde bulundurduğu ürünlerin en büyük alıcısı durumunda olan ABD, yaklaşık altı ay önce bu maddelerin ithalatına yüksek gümrük vergileri uygulamaya koymuştu..
ABD'nin bu tutumu ticaret savaşlarının işaret fişeği oldu..
Sonrasında karşılıklı hamleler geldi..
ABD'nin son hamleleri önce İran'a yaptırım ve dolardaki önlenemez yükseliş oldu..
İran ambargosunun başarısız olacağının belli olmasının ardından devreye sokulan dolar silahıyla, Türkiye'nin de içinde bulunduğu ülkeler "terbiye" edilmek, üzerlerinde eskisi gibi egemenlik kurulmak amaçlanıyor..
ABD'nin ataklarının amaçları arasında Çin üzerinden küresel güçleri vurmanın yanısıra, Türkiye ve İran'ı ekonomik açıdan çökerterek Rusya'ya ve üç ülkenin başta Suriye olmak üzere Ortadoğu'da giderek artan etki alanını kırmak da bulunuyor..
Bu günleri 28 Mart 2018 tarihinde bu köşede yazdığım "Rusya"ya küresel güç saldırısı" ve "Küresel güçlerin yeni ortağı Çin" başlıklı yazılarımda dile getirmişti..
"Küresel güçlerin yeni ortağı Çin" yazım, "Küreselcilerin "Bir Kuşak Bir Yol Prdojesi"nde Türkiye kilit ülke konumunda olduğu için, en çok küresel güç saldırısa uğrayacak ülke olacaktır" şeklinde bitiyordu..
Bugün ülkeyi sarsan dövizdeki yükselişin nedeni de işte burada işaret edilen küresel ticaret savaşlarıdır..
Biz ne kadar farkındayız bilemiyorum ama, dünya bu savaşın farkında..
Kilit ülke Türkiye'nin başına örülecek çorapların kendilerini de yakından etkileyeceğini biliyorlar..
Ona göre tavır alıyorlar..
Ticaret savaşlarında ABD, İngiltere, İsrail konsorsiyumu ile birlikte olmak istemeyen Almanya, İtalya, Pakistan, İran ve Rusya ile birlikte Türkiye'ye kur savaşında destek veriyorlar..
Almanya ve İtalya'nın Türkiye'yi ekonomik refah içinde güçlü bir ülke olarak görmek istemeleri ve İtalya'nın Türkiye'nin uğradığı kur saldırısınına kendilerinin de maruz kalabileceği ifadesi küresel ticaret savaşının bütün dünyayı kasıp kavurasacağının bilincinde olmalarından kaynaklanıyor..
Özellikle İtalya'nın "Bize de saldırabilirler" şeklindeki açıklaması, Avrupa'nın bu savaşının neden ve sonuçlarını çok iyi hesapladığını gösteriyor..
Alman Ekonomi Bakanı Peter Altmaier'in ABD'nin giriştiği ticaret savaşının dünya için ciddi sonuçları olacağını söylemesi bizim farkında olmadığımız bu savaşın vehametini ortaya koyuyor..
Farkında olmadığımız diyorum..
Evet farkında olduğumuzu düşünmüyorum..
THY'nin ABD ülkelerine reklam vermeyeceğini açıklaması, kimi vatandaşların plastik kutularda dolar yakması, doların yükselmesi protesto etmek için "Amerikan traşının" yasaklanması, "zalimin doları varsa bizim de imanımız var", "doları bozdur bedava tatil yap" türündeki söylemler dünyayı kasıp kavuracak küresel ticaret savaşının farkında olmadığımızın açık kanıtlarıdır..
***************
Savaştayız ama kazanacağız demekle kazanılacak mı?..
Ticaret savaşlarının göbeğinde yer alınca, doların yükselişi ülkemizi fena vurdu..
İnsanların ve şirketlerin dakikalar içinde zenginleşip yoksullaştığı şu günler için, MÜSİAD gibi siyasal iktidara yakın kimi kuruluşun başkanlarının ağzından bal damlıyor..
AGİAD gibi kuruluşlar da MÜSİAD'a eşlik ediyor..
Bu tür kuruluşların yöneticilerine göre savaştayız ama kazanacağız..
Kazanacağımızdan kuşkum yok ama,bu tür lafları edenlerin kazanmak için neler yaptıklarını çok merak ediyorum..
Örneğin Burhan Kavak, kendi şirketi dahil, MÜSİAD üyelerinin ithalat ihraclarında Rusya'nın döviz krizini aşmak için önerdiği gibi milli para mı kullanıyorlar yoksa dolar ve euro mu?..
Hammadelerini alırken dolar ve euro üzerinden mi alıyorlar Türk lirası ile mi?..
Ürünlerini satarlarken, fiyatlarını dolar ve euroya mı endeksliyorlar yoksa Türk lirasına mı?..
Eğer, tüm ticaretinizi dolar ve euroya endekslemişseniz, Türkiye'nin verdiği ticaret savaşında söz söyleme hakkınız da bulunamaz..
****************
Bir seyahatten geriye kalanlar
Bir kaç günlüğüne Adana dışına çıktım..
Özel işlerim nedeniyle şöyle kısa bir İstanbul - Edirne - İstanbul turu yaptım..
Bu arada, Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümüne ve İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde yüksek lisans ile ilgili başvurularımı yaptım..
Genelde yaptığım gibi otobüs yolculuğunu yeğledim bu seyahatte de..
Bu seyahatte ilk öğrendiğim şey, Adana'da hala ayrı ayrı tabelaları bulunan Lider Adana ile Yeni Adana Seyahat firmalarının birleştiği oldu..
Tabi, gidiş ve gelişte, birleşmeye karşın hizmet kalitesinin düştüğünü gözlemledim..
Yolların iyileşmesine karşın, Adana - İstanbul yolculuğunda sürenin uzadığını farkettim..
Eskinin o kötü yollarında 12 saatte İstanbul'a varılırken, bugün o saatte ulaşmak neredeyse hayal..
İstanbul yolunda 3, Adana'ya dönerken 3 olmak üzere tam 6 defa kimlik kontrolünden geçildiğini de öğrenmiş oldum..
İstanbul'a gelince…
Daha bir kaç yıl önce yeşil alan olan yerlerde devasa beton yığınları yükseliyor..
Meydanlarda yayalara ait olan bazı yerlere de "Fatih'in kayıp camileri" gibi projeler ile cami inşaatlarının başladığını, neredeyse 100'er metre arayla bir camimiz olduğunu gördüm..
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün Avrupa ayağındaki bölümlerde ormanlık alanların içinde villaların yükselmeye başladığını gördüm..
Sultanahmet Maydanına yakın yerlerdeki kitapçıların, yayınevlerinin büyük bölümünün lokantaya, iş hanlarının "Hostel"e dönüştüğünü öğrendim..
Adana'da 100 lira olan otobüs biletinin İstanbul'da indirimli 130 lira olduğunu, bugünden itibaren 150 lira olacağını öğrendim..
Anlayacağınız, bayağı bir şeyler öğrenmiş oldum...