Evet, TRT’nin kanalının adı TRT TÜRK MÜ, yoksa TRT EMPERYALİZM Mİ?
Öncek akşam TRT Türk adlı kanalı izleyenler eminim benim gibi aynı soruyu sormuşlarıdr..
TRT Türk’ün Avrupa’da yaşayan Türk gençlerine yönelik “Gençlik Ne diyor?” adlı bir program var..
Bu köşeyi takip edenler anımsayacaklarıdır. TRT Türk’ün bu programı hakkında 27 Ekim’de bir yazı yazmış, küresel emperyalizme övgüler düzülmesinin eleştirmiştik..
Söz konusu program, küresel emperyalizmin bayraktarlığını bir adım daha öne taşımış anlaşılan..
KJ’de “Tarım dünyası ve biyomedikal dünyanın gelişimi/ Geleceğin dünyası biz korkutmalı mı?” yazan programda, Bil Gates ağzıyla yapay et ve böcek yemenin propagandası yapıldı..
Sunucu hanımefendinin yönlendirme soruları ve bir kişi dışındaki digger üç konuğun konuşmaları, programın başından sonuna kurgu olduğunu gösteriyordu..
Program tamamıyla yapay et ve böcek yemeye insanları ikna etmeye yönelik hazırlanmış, başörtülü, inşallahlı maşallahlı konuşan gençlerle, dinsel yönden de olumlamaya mantığıyla düzenlenmişti..
Sunucunun yapay et kullanımına yönlendirme amaçlı sorusuna, Adanalı olduğunu söyleyen bir genç asla yapay eti yemeyeceğini ifade ederken, gençlerden biri yiyebileceğini söylüyordu..
En ilginci türbanlı genç kızın sözleriydi..
Hanımefendiye göre, yapay etin tadı ve görüntüsü şimdilik iyi olmasa da ilerleyen süreçte çok iyi hale geleceğini ve insanların, bu arada kendisinin de rahatlıkla yiyeceğini dile getiriyordu..
Türbanlı hanımefendinin yapay et ile söyledikleri Bil Gates’in plandemi sonrası yapay etle ilgili sözleriyle bir bir aynı sözcüklerdi..
Ne kadar ilginç değil mi!’..
Bir diğeri ise, yapay et teknolojisinden korkulmaması, etin yenebileceğinin anlatıyordu..
Yapay et güzellemesinden sonra, iş börtü böcek yemeye geldi..
Sunucunun böcek yenmesi konusunu açmasından sonra, yapay et konusunda teknolojiden korkulmaması, yapay etin yenebileceinin söyleyen genç bu kez, zaten böcek yiyoruz, dedi. Gıda maddeleri böceklerden elde edildiğini gibi üstün bilgisini paylaştıktan sonra, böceklerin yenebileceği ifadesiyle sözlerinin bitirirken, türbanlı hanım da böceklerin yernebileceğinin mutlu bir şekilde dile getirdi..
Sonrasında, sunucu kadın, Danimarka başbakanının kameralar önünde böcekten yapılmış kek yediğini anlatarak, böceklerin de rahatlıkla yeneceğini söyledi..
Sonra da, böcek yenmesini tavsiye eden uluslararası kuruluşların adının sayarak, onların dünyada açlığı ortadan kaldırmak için bu öneriyi yaptığını anlattı..
Adamlar o kadar masum ki, sırf insanlar aç kalmasın diye böcek yenmesinin istiyorlarmış..
Bir önceki yıl bilmem kaç milyon kişinin açlıktan öldüğünü iddia ederek, böceklerin yenmesi için algı operasyonuna girişti..
Programdaki ifadelere bakınca, tamamıyla Bil Gates gibi küresel emperyalistlerin, Birleşmiş Milletler Gıda Örgütü gibi küresel emperyalizmin kontolündeki örgütlerin insanlık için yapay et ve böcek yenmesinin isteyen masumlar olduğuna inanırsınız..
O ifadeleri dinleyince, kasaplarda yapay et aramaya, parklarda ağaçlarda böcek aramaya çıkarsınız..
TRT yönetimi, halkın vergilerini kullanarak yaptığı yayınlarda küresel emperyalizmin isteklerinin propagandasının yapması olacak iş değil..
TRT yönetimi ve o programları hazırlayanlar, bu denli pervasız davranacak gücü nereden alıyorlar?..
TRT yönetimine çağrımız, acilen Türk halkının TRT’si olun, emperyalizmin sözcüsü değil!...
Devleti geriye götüren uygulamalar
Bazı uygulamalar vardır ki, devleti çağın gerisinde bırakır, yok oluşa sürükler..
Bu tür uygulamalara kafa yoranlardan birisi de İbrahim Müteferrika’ydı..
Matbaada Türkçe kitap basan ilk kişi olan İbrahim Müteferrika 1731 yılında yazdığı kitapta, Osmanlı’nın neden geri kaldığını şu maddelerle anlatıyor:
- Rüşvet
- Memuriyette adam kayırma
- Bilim adamlarına tahammülsüzlük
- Orduda disiplinsizlik
- İsraf
- Dış dünyadan habersizlik...
Bir diğeri de Divan Edebiyatımızın büyük isimlerinden Fuzuli’ydi..
16 . yüzyılda Fuzuli, Kanuni’nin bağladığı 9 akçelik maaşı,
‘Bugün git yarın gel’ oyalamasıyla alamadığı için, Kanuni’ye yazdığı ünlü “şikayetnamesi”nde “Selam verdim, rüşvet değüldür deyu almadılar” diyerek bozulmaya başlayan devlet düzenini anlatıyordu..
Nasıl, çok tanıdık geldi değil mi?..
Daha okurken insanın aklına Amerikalı senator, ortadoğu devletleri geliyor değil mi?...
Osmanlı’nın Kozmik odası
Türkiye yakın zamanda bir “Kozmik Oda” olayı yaşamıştı..
Hepimiz Türkiye ilk kez kozmik oda olayı yaşadığını sanmıştık..
Ama öyle değil..
Osmanı’nın da bir Kozmik Oda olayı vardı..
Anlatalım..
Bilindiği üzere, 1. Dünya savaşı’nda Almanya ile müttefik idik..
Osmanlı Devleti’nin yönetimindeki bazı İttihatçılar, Kafkasya üzerinden Orta Asya'ya ulaşıp, oranın Türkleri ile birleşerek Turan’ı kurmak istiyordu.
Hedef güzeldi.
Almanya ise bambaşka bir rüyanın peşindeydi. Almanya’nın planının adı 3B + 3B idi. Bu plana göre Almanya ilk aşamada Berlin, Belgrad, Bosforus'u (İstanbul) elegeçirerek Avrupa Almanyası'nı kuracaktı. Böylece birinci 3B tamam olacaktı.
Ardından ikinci 3B için harekete geçilecekti. Bu da Berlin, Bağdat, Bombay hattı üzerinden Almanya'nın dünya egemenliğimin kurulması demek oluyordu.
Alman planlarında Osmanlı, sadece bir piyon idi. Osmanlı (İttihat terakki), Orta Asya'da (Türkistan) pek çok casusunu ve elemanını Turan için harekete geçirmişti. Ama Osmanlı'nın bilmediği bir şey vardı: Osmanlı’nın tüm faaliyetleri, ittifak gereği Almanya’ya bildirilirken, Almanya bu bilgileri (güya düşman olan) İngiltere’ye bildiriliyordu.
Alnanya'nın İngiltere’ye aktardığı bilgiler ile Türkistan’daki casuslarımız ve sair elemanlarımız birer birer öldürülüyordu. Almanya böyle davranarak, Osmanlı’nın zayıflamasını sağlayacak, ardından Osmanlı coğrafyasını kendi sömürgesi yapacaktı.
Sonuç olarak; Osmanlı Almanya’ya güvenmenin bedelini ağır ödedi ve koca imparatorluk yıkıldı. Almanya ikili oynadı. Onlar da bu ikili oynamanın ters tepmesi sonucu olarak çok ağır bir bedel ödedi ve büyük toprak kayıpları yaşadı...
İngiltere aptal olamazdı. Onların da Alman planlarından haberi vardı. Bu savaşın tek galibi İngiltere oldu. İngiliz diplomatik aklı ve kurgusu onları hem dünya hakimi kılarken hem de Osmanlıyı yıkmış oldu. Ortadoğu’da günümüze kadar uzanan kaos ve felaketler zincirinin temellerini atıp, Ortadoğu'yu gönüllü kölesi haline getirdi.
O gün Osmanlı’nın kendi emelleri için yaptığı faaliyetlerini Almanya’ya bildirmesi ile bugün Kozmik Oda’nın ABD’ye açılması aynı şeydir. Kozmik Oda bilgilerimiz CİA’ya satıldı. Akabinde Türkiye'nin yetiştirdiği çok vasıflı, çok yetkin 803 istihbaratçımız, casusumuz, gizli elemanımız Amerikalılar tarafından öldürüldü.
Bu devleti yönetenlerin bunları bildiğine inanmıyorum. Bu bağlantıları kuracak bilgi ve siyasi akla sahip olduklarına da inanmıyorum…