25 Kasım, Türk Milliyetçiliğini fikri düzeyden aksiyon düzeyine geçiren Alparslan Türkeş'in bu yıl doğumunun 100'üncü yılı..
Merhum Türkeş 25 Kasım 1917 tarihinde Lefkoşa doğmuştu..
Yaşamı mücadelelerle geçti.. Daha Lefkoşa'daki çocukluk yıllarında Türkçülük ile tanışmıştı.. Türkiye'deki askeri okullardaki eğitimi sırasında Türkçülük konusundaki görüşleri pekişti.. Hindistan dönüşü Cumhuriyetçi Köymü Millet Partisi (CKMP)'ye girmişti..
Sonrası malum, 1969 Adana Kongresinde CKMP'nin adı MHP; terazi olan amblemi üç hilal oldu.. Türk Milliyetçileri arasında ayrışmaya da neden olan 1969 kongresinden sonra MHP, eleştirilen yönlerine karşın Türk Milliyetçilerinin siyasi organizasyonu olarak bugünlere ulaştı…
4 Nisan 1997 tarihinde de kaybetmiştik.. Ülkücü gençler, Türkeş'e olan vefalarını doğumunun 100'üncü yılında mezarı başında toplanarak göstereceklermiş.. Ülkü Ocakları'nın organizasyonu bu yönüyle muhteşem ve takdir edilecek bir girişim..
Zira, merhum Türkeş, ömrü boyunca gençleri yetiştirmeye kendini adamış, genç isimlere hem partinin yönetim kadrolarında, hem milletvekilli listelerinde yer vermiş, önlerini açmış bir insandı..
Çocuk diyecek yaşlarımda, Türkeş'in MHP'nin bugün yerinde binalar yükselen Ziyapaşa Bulvarı (Eski müze yakınları)'ndaki iki katlı köhne binasına gelişini, konuşmalarını dinleme şansı bulmuş biri olarak gençleri ne kadar sevdiğine tanıklık etmiştim..
Sonraları Ankara Üniversitesi'nde öğrenci olduğum, aynı zamanda gazetecilik yaptığım yıllarda gençlere ne kadar önem verdiğini yakından görmüştüm..
Hatta, o zamanki parti çalışmalarında meydanlarda Türkeş'i dinlemeye gelenlerin çoğunu gençler oluşturuyordu..
Dönemin AP'sinde, MSP'sinde olan büyüklerimiz bizlerle "Gençlerin oy hakkı olsa Türkeş iktidar olurdu" diyerek akılları sıra kafa bulurlardı..
Ama o, gençlerle başladığı siyasi yolculuğunda MHP'yi iktidar ortaklığına taşımayı başarmıştı..
Onun için, Ülkü Ocakları'nın gençlerin siyasette ve fikir dünyasında önlerini açan, gençlere "Türkiye'yi yönetebilirsiniz" güvenini aşılayan Türkeş'e vefasını göstermesi çok önemli…
**
Siyasi Partiler NATO'yu gözden geçirecek mi?
Türkiye'de Meclis'te bulunan ve adı kamoyunda parlatılmaya çalışılan siyasi partilerin tamamı NATO- ABD ve AB ile işbirliğinden yana tavır alan partiler.. Hemen tamamı NATO ile ittifakı progrmalarına koymuş partiler..
Tıpkı, son kurulan siyasi parti özelliğini taşıyan Meral Akşener ile MHP'den yol alanların İyi Partisi gibi.. Bu sütunlarda, daha önce, siyasi pertilerimizin programlarında NATO'ya, ABD'ye, AB'ye nasıl baktıkları ile ilgili bir bilgilendirme yapmıştık..
NATO'nun, son Norveç Tatbikatında yaptığı soytarılığı hepimiz biliyoruz.. Türk'e ve Türkiye'ye düşmanlıklarının bir dışa vurumu olarak Ulu Önderimiz Atatürk ile şimdiki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın resimlerini düşman hedefler arasına koydular.. Şimdi suçu bir teknisyen ile bir subayın üstüne atıyorlar..
Tatbikatın kurmay heyetinin sanik hiç suçu yok gibi davranıyorlar.. Norveç'deki olay, 1950'den beri Türk halkına "dost" ve "müttefik" olarak yutturulan bir örgütün Türkiye ve Türklük düşmanlığının açığ çıkmasından başka bir şey değil.. Türkiye, bu dost görünümlü düşmanlarına güvenip mi Sunriye bataklığında, ya da başka bir yerde savaşa şgirecek.. O düşmanlar için mi ölecek..
O düşman güçlerini kendi ülkesinde barındıracak.. Bugün bakıyorum, bütün partilerimiz NATO'yu kınıyorlar.. Bir kınama yarışına girmiş durumdalar..
Hal böyle olunca, siyasi partilerden icraat da beklemek dea bizlerin doğal hakkı oluyor.. Programlarında NATO ile iyi ilişkelere yer veren AK Parti, MHP, CHP, İyi Parti ve diğer bilumum hpartiler programlarından NATO- AB ve ABD ile "işbirliği" veya "ittifak" öneren maddelerii çıkarabilecekler mi..
NATO'yu kınayan siyasi partilerimiz, NATO'yu Türkiye'den kovmak için güçbirliği yapacak mı?..
Eğer programlarınızdan NATO doıstluğunu silmeyecekseniz, ortalıkta NATO'yu kınama yarışına falan girmeyin.. Lafla icraat uyum içinde değilse, kınamalarınız birer "laf-ı güzaf" olarak kalacaktır.. Haydi, Türk halkı sizden bu kadar laftan sonra icraat bekliyor!…
***
MHP'lilerden biri Akşener'e danışmanlık yapsın
İyi Parti'nin yönetim kardrolarının büyük bölümü eski MHP'lilerden oluşuyor..
Merkez Sağ'dan gelen azınlık ise Cevher Cevheri gibi partiyi terketmeye başladılar bile..
Ancak, Meral Akşener'e yakın bazı kimseler ısrarla Akşener'den Erdoğan benzeri bir varlık çıkarmaya çalışıyorlar.. Bu durum da Akşener'i yanlışa sürüklyor..
Önceleri, bazıları çıktı Atatürk'e nazire gibi "Anatürk" diye bir kavram çıkardılar.. Meral ablalarına "Anatürk" diye hitap etmeye başladılar..
İyi Parti'nin kuruluş günü, genel merkez binası önünde İstiklak Marşı'nı söylemeyi unuttular.. Kalabalıktan bazıları hatırlatınca, Meral Akşener, "Benden önce okundu sanmıştım" diyerek durumu kurtarmaya çamlıştılar..
Şimdi İyi Parti toplantılarında "Anatürk" kavramına uygun görüntüler veriliyor.. Topkı bu fotoğrafta olduğu gibi.. Türk Bayrağı ve Atatürk'ümüzün resmi aşağıda.. İyi Parti'nin bayrağı ve "Anatürk" Meral ablanın fotoğrafı onların üstünde..
Önde de "Anatürk" Meral Akşener partililerine konuşuyor..
Bildiğimiz kadarıyla, MHP'den gidenler Atatürk ve Türk Bayrağı konusunda hassas kişilerdi.. Bu tabloları görünce, Koray Aydın, Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu, Musavvat Dervişoğlu, Şefik Çirkin, Turan Çirkin falan bu işe karışmıyorlar mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.. Kamuoyunda, Anatürk kavramına ve bu fotoğraftaki gibi görüntülere tepki artıyor..
MHP'ye terkedip İyi Partili olan dostlarımız bir an önce olaya el atmalılar.. Meral Akşener'i danışmanlık yapmalılar..
Yoksa, bu görüntülerin faturası iyi Parti ile birlikte öncelikle kendilerine kesilecektir….