Adana'nın yerel yöneticilerinden biri, deprem riskini dikkate alıp gerekli bilimsel araştırmalar, zemin etüdlerin yapılmasından sonra imar düzenlemesi yaptıklarını, yoğunluk falan verdiklerini söylemiş..
O yetkilinin bahsettiği yerleşim bölgesini çok iyi bildiğim için, bu açıklamalara kahkalarla güldüm.. İnşaat alanları bilimsel çalışmalara göre belirleniyormuş... İnanın kahkalarım o yerden taa Uludağ'a kadar her yerde duyulmuştur..
Bunu söyleyenin başında bulunduğu yerel yönetim kurumunun yaptığı imar düzenlemelerinin çoğu yargıda geri döndü..
Çok sayıda imar düzenlemesi de dönüş yolunda sırasını bekliyor...
Sanırım, yetkilinin bahsettiği imar düzenlemesindeki bilimsel çalışmalar, deprem zemin etüdleri falan,Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı gibi kurumları kandıran bir eski meclis üyesinin aldığı arsaların tapularından oluşuyor..
Hazretin aldığı yerlerin kaderi birden değişiyor.. İmar değişiklikleriyle önünden bir yol geçiyor.. O arsaya yoğunluk veriliyor..
Arsanın değeri füze gibi fırlıyor.. Eski meclis üyesi kara toprağı adeta bir inek sağar gibi sağıyor.. Servetine servet katıyor.. Yerel yöneticinin tesadüfen hemşehri olmak zorunda kalan insanlara göre; bilimsel çalışmalar ve zemin etüt araştırmalarından sonra önünden yol geçen, yoğunluk verilen yerlerin hemen yanıbaşındaki arazilerin de bu bilimsel çalışmaları yapan bürokratlar ve yakınlarına ait oluyor..
Hal böyle olunca; deprem ve zemin etütlerinin yapılacağı alanların tombala ile çekildiği ve tombaladan her seferinde belli isimlere ait yerlerin çıktığını düşünmeden edemiyor insan..
O kadar bilimsel çalışmalardan sonra imar düzenlemesi yapılan yerleri gezmenizi öneririm..
Yerel yöneticinin bahsettiği, bilimsel çalışmaların sonucunda imar düzenlemesi yapılan yolu sokağı olmayan, kanalizasyon şebekesi bulunmayan o yerlerin mantar gibi çoğalan çok katlı binalarla dolduğunu göreceksiniz..
Yerel yöneticinin ne kadar deprem ve zemin etüdü yaparak imar düzenlemesi yaptığını, yoğunluk verdiğini gözlerinizle görmenizi isterim..
Görünce bana hak verecekseniz… Benim gibi kahkalarınız bırakın Torosları, Uludağ'dan bile duyulacaktır…
***
CHP'nin NATO'yu savunması gayet nornmal
NATO'nun son Norveç tatbikatında yaşanan rezalet sonrası Türkiye'de o devrini tamamlamış örgütü karşı ciddi bir tepki doğurdu..
Düne kadar NATO'ya olumlu bakan bazı kesim bile artık NATO'dan çıkılmasını istiyor.. Yani, benim gibi düşünmeye başladılar.. Tabii, NATO'yu savunanlar da hala var..
Örneğin CHP.. CHP İstanbul Milletvekili, emekli Kurmay Albay Dursun Çiçek, NATOyu savunan açıklama yaptı.. Türkiye'nin NATO'da kalması gerektiğini iddia etti.. Kendisi de NATO ve ABD organizasyonu FETÖ kumpasının mağduru olan Dursun Çiçek, "ABD'nin yaptığı hata, Norveçli iki subayın yaptığı hata NATO'ya mal edilmemeli. Yunanistan'la yaşadığımız sorunlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Türkiye NATO'da kalmalı." şeklinde görüş belirtti.. Bu açıklama, haliyle tepki çekti..
Bir çok kişi Dursun Çizek'e sosyal medya aracılığıyla "Kimin askerisin?" diye sordu..
Bu soruyu soran dostlarımız, CHP'nin 1960'lardan sonra NATO çizgisinde bir parti olduğunu demek ki hatırlamıyorlar…
Oysa, maziye şöyle bir dönüp hangi parti NATO'dan yana, hangileri NATO'ya karşı diye bir göz atsalar, CHP'nin ve CHP'li Dursun Çiçek'in NATO'yu savunacaklarını anlarlardı.. Bu kadar şaşırmazlar, bu kadar tepki göstermeszlerdi..
Ben şahsen, başka türlü bir açıklama gelseydi şaşırırdım.. CHP'nin NATO ve benzeri batı örgütleri yanlısı olduğu zaten kanıtlı.. 1 Şubat 1974 tarihli Bizim Anadolu gazetesi.. CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in açıklamaları manşette.. Ecevit, "Türkiye bir NATO ülkesidir ve NATO ülkesi olarak kalacaktır" diyor..
"Ortak Pazar (Avrupa Birliği) ve yabancı sermayenin yanındayız" şeklinde açıklama yapıyor…
CHP'nin lideri bu sözü 31 Ocak 1974 tarihinde söylemiş, dönemin etkili gazetelerinden Bizim Anadolu, 1 Şubat 1974 tarihli sayısında manşete taşımış.. Ecevit'in CHP Genel Başkanı olarak 43 yıl önce, CHP'nin NATO yanlısı olduğunu en yetkili ağız olarak açıklamış..
Şimdi ise Dursun Çiçek, CHP'nin bir milletvekili olarak o gönüşleri bir kez daha dile getirmiş.. Onlar açısından gayet normal.. Şaşılacak bir durum yok..
Eğer, Dursun Çiçek, NATO'dan çıkmayı teklif etseydi işte o zaman şaşırtıcı olacaktı.. Aynı zamanda, CHP'nin kuruluş ayarlarına döndüğünün kanıtı olarak Türkiye ve Türk ulusu açısından bir o kadar sevindirici…
***
Işıklar içinde yat İzzet Kalkan
Adanalıların "Orhan" diye tanıdığı Gazeteci İzzet Kalkan arkadaşımızı kaybedeli tam iki yıl oldu.. Adana'nın yetiştirdiği büyük gazetecilerden birisiydi..
Basının yıllarca cefasını çektikten sonra, sanırım 1984'lerde kendi gazetesini çıkarmıştı..
Haftalık Haber, haftalık bir gazete olmasına karşın, etkili bir gazeteydi.. Adana'da ilkleri hayata geçirmişti.. Bugün gazetelerde magazin sayfaları varsa, bunu İzzet Kalka'ın Haftalık Haberi'ne borçluyuz.. Uzun yıllar mesai arkadaşlığı yapmıştık..
Yeni Adana'dan başlayan mesai arkadaşlığımız ağabey kardeş ilişkisine dönmüştü.. İzzet Kalkan, haftalık gazetesiyle, işsiz kalan gazetecilerin sığındığı liman olmuştu.. İşsiz kalan gazeteciler, Haftalık Haber'e gelip ekmeklerini oradan kazanmışlardı..
Sigortasın çalışmanın yoğun olduğu o zamankri basın dünyasında işsiz kalıp kendisine sığınan tüm gazetecilerin sigortasını yatırmış, maaşlarını gücü yettiğince ödemişti..
Sofrası sadece gazetecilere değil herkese açıktı..
Sonraki yıllarda çeşitli nedenlerle zor günler yaşadı.. Maaş verdikleri, emekli ettikleri o zor günlerinde yanında olmamayı tercih ettiler.. Onu gördüklerinde görmemezliğe geldiler..
Ama o her zaman o yüreği ve eli açık dost canlısı olarak kaldı.. Son nefesini 20 Kasım 2015'te verdi..
21 Kasım 2015 günü de Asri Mezarlık'ta toprağa verdik..
Seni unutmadık büyük dost.. Ölümünün 2 yılında seni sevgi, saygıyla anıyoruz.. ışıklar içinde uyu!...