Dün bu sütunlarda, Ankara Beypazarı'nda kurulan "Anadolu Açık Hava Müzesi- Yaşayan Köy" adlı müzeden anlatmış, Adana'da böyle bir müze kurulabileceğinden bahsetmiştim..
Yazının sonunu da, "Kimlerin, hangi kurumların işbirliğinin yaşayan müzeyi hayata geçirebileceğini ise yarın anlatalım…" diye bitirmiştim..
Evet, Adana'da da "Yaşayan Müze" kurulabilir... Beypazarı'ndaki müze, Halkbilimci Sema Demir önderliğinde bir grup Halkbilimci dostlarımızı tarafından hayata geçirilmiş, Ankara Kalkınma Ajansı tarafından desteklenmişti.. Adana'da Valilik ve Kültür Müdürlüğü'nün arazi tahsis etmesi halinde aynı konseptte bir müze Adana'da oluşturulabilir.. Mevut olanaklarla da yaşayan müze kurmak mümkün..
Adana'da "Yaşayan Müze" için en uygun yer, Adanalılar'ın "Eski Müze" adıyla bildiği Etnografya Müzesi aslında.. Kentin merkezinde, konumu, binası, arsası ile uygun bir yer.. Etnografya Müzesi'ni kiliseye çevirme tutkunları olduğunu da biliniyor..
Müze kompleksinde bulunan ve iki kez açılışı yapılan Etnografya Müzesi'nin tamamıyle hizmete girdiğinde, zaten atıl durumda bulunan Etnograf Müzesi tamamıyle boşa düşecek..
Etnografya Müzesi alanında bulunan Rumların 1845 yılında yaptıkları geçtiğimiz yıl restorasyonu tamamlanan kilise binası, aynı müze avlusundaki Adana Evi, Adana Röleve Müdürlüğü, Turizm Ofisi ve Kültür Bakanlığı satış mağazasının bulunduğu binalar yer alıyor. Kilise binası ile Adana Evi yaşayan müze oluşturmaya gayet uygun.. Adana Evi, şimdilerde amacından uzak, özel bir şahıs tarafından "Müze Ev Yemekleri" adı altında lokanta olarak kullanılıyor..
Etnoğrafya Müzesi'nin "Yaşayan Müze'ye dönüştürülmesi ile hem Müze, hem de Adana Evi işgalden kurtarılıp asıl işlevine döndürülmüş olacaktır.. Yaşayan Müze'yi Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı ile Adana Olgunlaşma Enstitüsü pekala hayata geçirebilirler…
Her iki kurum da ayrı ayrı bu işin üstesinden gelebileceği gibi, iki kurumun birlikteliği dünya çapında ses getirecek bir yaşayan müzeye kavuşmamıza neden olacaktır..
Zira,Çukurova Üniversitesi Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı ve Başkanı Doç. Dr. Refiye Okuşluk Şenesen yaşayan müzenin oluşumu ve ilerlemesi için bilgi ve birikime sahiptirler..
Doç. Şenesen'in kitapları ve makaleleri, Halkbilim alanında yetkin bir isim olduğunu ortaya koyuyor… Çukurova Üniversitesi öğretim görevlilerinden Dr. İsmail Şenesen'in Türk Halkbilimi'ndeki çalışmaları da dikkat çekici çalışmalar...
Adana Olgunlaşma Enstitüsü ve Müdür Meral Altınkaya da, aynı şekilde bu olayın altından kalkacak kurum ve kişidirler..
Meral Altınkaya'nın yakın zamanda hem 75. Yıl Sanat Galerisi'nde hem Müze Kompleksinin açılışında düzenlediği ve Adana'nın Hititler'den bu yana giyim kuşam kültürünü yansıtan defileleri çok başarılı iki defile olarak önümüzde duruyor..
Meral Altınkaya ve Olgunlaşma Enstitüsü, elbette bu defilelerde yer alan giysiler için uzun ve yorucu bir araştırma yapmışlardır.. Öyle olduğu için de o muhteşem defileler ortaya çıkmıştı..
Şimdi bu iki kurum; Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Halk Edeyatı Anabilim Dalı ile Adana Olgunlaşma Enstitüsünün; Doç. Dr. Refiye Okuşluk Şenesen, Dr. İsmail Şenesen ve Meral Altınkaya'nın Yaşayan Müze'de birlikte çalışmaları, Avrupa çapında benzer müzeler arasında Adana'daki müzeyi zirveye taşıyacağından kuşkunuz olmasın..
Halk kültürü ve tarihsel araştırmalar, konferanslar, seminerler, kurslar, defileler ile Etnografya Müzesi ve Adana Evi kompleksi muhteşem bir yaşayan müzeye dönüşürken, Avrupa'da yaşayan müzelere alışkın tarih ve kültür dotlarını Adana'ya çekeceğinden de kuşku duyulmasın...
Öneri benden..
Değerlendirmesi ise sayın Valimiz Mahmut Demirtaş'ta…
Sayın Vali, Yaşayan müze konusuna el atarsa, Adana'ya en hayırlı hizmetlerinden birisine imza atmış olacaktır….