Adana Büyükşehir Belediyesi’nin bünyesinde bütçesi ile devasa bir yapıya sahip olan
ASKİ’nin çalışmalarını yakından takip eden bir gazeteci olarak öncelikle üzüntümüzü dile
getirerek sözümüze başlamış olalım.
Bu üzüntümüze sebep olan gelişmeyi öncelikle izah ederek ‘geçici olan’ bu üzüntümüzün
artık bu dakikadan sonra ortadan kalktığının da haberini vermiş olayım.
Yaklaşık 3 aydır ASKİ’den randevu talebinde bulunduk.
Bu randevu talebimiz kişisel değil, kurumsal bir taleptir.
ASKİ ile gerek şahsımızın, gerekse de kurumsal kimlik adına gazetemizin hiçbir bağı olmadı,
olmayacakta.
Bu randevu talebimizi özel bir haber yapmak adına dile getirip ‘kimlerden randevu alınacak
ise bu konuda kimler aracılık edecek ise’ o kişilerle irtibata geçerek dile getirdik.
Ne yazık ki 3 aydır ‘nezaketen de’ olsa bir Allah’ın kulu dönüp bize randevunuz şu tarihte
gerçekleşecek. Ya da hiç randevu verilmedi diye yanıt verilmedi.
İki kez konunun muhatabı olan arkadaşlara randevunun akıbetini sorduk. Aldığımız yanıt
da ‘bugün Sayın Genel Müdürün şu işi var. Bugün bu işi var. Biz döneceğiz’ şeklinde oldu.
Demek ki ASKİ’deki işleyiş böyle oluyor…
Üzüldük doğrusu.
Orası bir kurum ve kişiler gelip geçicidir.
Kurumlar kalıcıdır.
Devasa bir bütçeye sahip ASKİ’nin bu şekilde yönetilmesini de doğrusu ilk kez karşılaştığım
için yadırgadım.
Bu dakikadan itibaren de talebimizin olmadığını belirterek aracı olan arkadaşlar başta
olmak üzere herkes rahat olsun diyorum.
Aslında Adana Büyükşehir Belediyesi’nin genelinde bu sorun var.
Yetkili kişiler ile o kişilerin etrafındaki kişiler arasında bir etten duvar örülmüş sanki.
Büyükşehir Belediye Başkanı dâhil zaman aralıkla ‘randevu verilmedi’ cümlesi ile başlayan
bu kopuklukları giderecek olan kişiler, o kurumları yöneten kişilerdir.
Demek ki ‘etten duvar’ örülmesine de idareciler izin veriyor.
Eğer izin vermemiş olsalar sorun bu şekilde ortaya çıkmaz.
ASKİ’nin veya belediyenin bir başka birimindeki bu organizelerde insan münasebetleri çok
önemlidir. Ön plana çıkar.
İnsan kaynakları konusunda yetersizliğin özellikle eğer ortaya çıkarılması istenilmiyor ise
bir tehlike arz edecek durumda olduğunu da bu vesile ile dile getirmiş olalım ve alınganlığı
bir kenara bırakıp ‘demek ki herkes işini yapıyor’ diyelim.
Siz işinizi yaptınız. Biz de işimizi yapıyoruz.
Kalın sağlıcakla…