Körler ile sağırlar birbirini ağırlıyor bu şehirde! Kimsenin hesap sorduğu yok, hesap verdiği yok! Ne kadar acı değil mi? Garipsen, cebinde paran yok ise adam değilsin.
Mevki ve makam sahibi olan tanıdığın yok ise iş yaptırman Allah’a kalmış! Hak, Hukuk, Adalet ise hak getire… Böylesine bir şehirde ne yazık ki beceriksiz yöneticilerimizin sayesinde yaşamak zorunda kalıyoruz. Kızdık mı kızdı diyorlar. Yazdık mı yazdılar diyorlar.
İyi yazıyorsun ‘birileri istedi de yazdılar’ oluyorsun. Kötü yazınca ‘beklentileri vardı da yerine gelmeyince böyle oldu’ diyerek özellikle yerel basını suçluyorlar. Böylesine bir Adana’da yaşıyoruz… Canımızda, malımızda, namusumuzda Allah’a emanet…
İnsanların üzerlerine bir de korku salıyorlar. İşlem tamam oluyor. Hak etmeyen o kadar insan var ki makam araçlarına binen, klimalı odalarında zile basınca emrinde onlarca adam ile yol yürüyen… Hakkı da bilmiyorlar, hukuku da… Asanlarda kendileri, kesenlerde… Başları sıkışınca çalmadık kapı, öpmedik el-etek bırakmıyorlar. Dedik ya, çivisi çıkmış Adana’nın diye…
Gelen gideni aratıyor her makamda, her mevkide… Gelenin etrafında dalkavuklar ordusu, gidenin arkasından küfürler eden yalaka takımı… Parayı elinde tutanlarda ‘engin daldan murt yemiyorlar’ bu şehirde. Günü kurtaran ‘gündelikçiler’ de yok değil koca Adana’da… Faizcisini mi ararsın, tefecisini mi…
Yolunu bulan ayakçısını mı ararsın, dolandırıcısını mı? Kibar dilencisini mi ararsın, resmi dolandırıcıları mı? Herkes bir yol tutturmuş gidiyor vesselam…
Biz de bu kentte onurlu gazetecilik yapmaya çalışıyoruz! Bize ne söylediğinizi duyar gibiyim. ‘Memleketi kurtarmak size mi düştü!’ diyorsunuz bunu da az çok anlıyoruz. Olsun… Son kale kalana kadar görevimizi yapmaya devam edeceğiz.
Doğru bildiğimizi yapmayı da sürdüreceğiz. Emir verende arıza, emir alanda… Bu kentin her yerinde var arıza oğlu arıza… 30 yıl önce de vardı, 30 yıl sonra bugün de var arıza… Arızayı giderecek insan da yok, arızayı ölçecek alette… Dedik ya, ‘Çivisi çıkmış Adana’nın’… Sahibini arıyor koca şehir. Arlısı ile arsızını bir şekilde terbiye edecek sahip aranıyor…
Terbiye için mektep lazım değil mi? O mektebin üzerine de ‘geç kalınmış terbiye okulu’ diye yazmak da gerekiyor. Belki okuma yazmayı bilen, eli kalem tutan, divit tutanların terbiye kültüründen istifade etmeleri için… Neden bu kadar cümleleri kurmak zorunda kaldım.
Onu da belirteyim ve yazımı da noktalamış olayım isterseniz. ‘Çuvalın ağzına farenin bağlandığı şehirde fareleri görüp de sessiz kalanları görünce’ bunları yazmak ihtiyacı gördüm…
Bildiğiniz yerde fare ilacı var mı? Kuvvetli cinsten olsun istiyorum…
Var ise önce bürokrasiden, sonra siyasetçiden, sonra da STK’lar ile halktan başlayarak çuvalın ağzından beslenenlere karşı şu kuvvetli fare ilaçlarınızı kullanın lütfen…