Bugün Adana’yı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, yarın ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şereflendirecek. Her iki aday, kente dair açıklamalarda bulunup müjdeler verecek.
En azından bizler böyle bir beklenti içindeyiz. Verilecek olan müjdeleri de doğrusu merak ediyorum.
Pazar günü sandığa gideceğiz. Türkiye’nin gelecekteki 5 yılına imza atacak Cumhurbaşkanını seçeceğiz. 28. Dönem Milletvekillerini de meclise göndereceğiz.
Muhalefet lideri ve Cumhurbaşkanı adayı olarak Kılıçdaroğlu’nun kentimize dair hangi müjdeleri verebilir? Diyerek kendi kendime sordum.
Adana özelinde bir müjde vermesini de beklemiyorum. Seçim meydanlarında söylediklerini kentimizde de tekrarlayacak diye bekliyorum. “Adana’ya dair daha önce Kozan’daki miting sırasında verdiği ‘Kozan’ı il yapacağız’ sözünde dursa yeterlidir” diye düşünüyorum.
Kenti partilisi olan Adana Büyükşehir Belediye Başkanına da ‘Seçimlere bir yıldan az zaman kaldı. Biraz daha gayret…’ diyerek uyarıda bulunursa sanırım hem kendi partisine, hem de Cumhurbaşkanlığı adaylığına iyilik yapmış olur…
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bugüne kadar Adana’ya yaptıkları hizmetleri kalem kalem rakamlarla dile getirip ‘Bunları yaptık, yetki verin devamını getirelim’ çağrısında bulunacak diye tahmin ediyorum.
Her iki lideri iki gün arayla ağırlayacak olan Adana’nın Şakirpaşa Havaalanı’nın kapatılıp kapatılmayacağına dair liderlerin bakış açılarını ortaya koyan açıklamalar yapmalarını da kendi adıma bekliyorum.
Meydanlarda halka hitap eden siyasi partilerden aday olan milletvekili adaylarının ağızlarından bir tek cümle çıkıp ‘Şakirpaşa Havaalanı’nın akıbeti konusunda’ açıklamalarda bulunduklarına şahitlik etmedim. Demek ki havaalanının kapatılması konusundan daha önemli olan vaatleri var!
Adana’da tarımın durumunu ortaya koyarak tarımı kalkındırma adına ne yapacaklarına dair ifadelere rastlamadım. Hayvancılık konusunda bir tek cümle kurmadılar. Adana’nın kan kaybeden sanayisinin kalkınması adına projelerine de rastlamadım.
Dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’ın kent halkına somut ifadelerle müjdeler vermesini de beklemek en doğal hakkımız olsa gerekir.
Müjdeyi vaat olarak verecekler en nihayetinde…
Gerçekleşir mi? Gerçekleşmez mi? Orasını zaman gösterecek. Tıpkı daha önce verilen vaatlerin gerçekleşmesinde sıkıntıların yaşandığı gibi…
Yerel seçimlerde meydanlarda haykıranların bugün ‘paramız yok’ diyerek kuyruklarını kıstırıp bir kenarda durmalarına alışığız kent olarak!
‘Düşün peşime’ ifadesinden ileriye gitmeyen seçim vaatlerinden kurtulmamıza tam 6 gün kaldı.
Pazar günü vaatlerde sona erecek, beklentiler de noktalanacak.
Ben her iki lidere kentimize ‘hoş geldiniz’ demeyi peşinen görev sayarak söylemiş olalım. Hoş gelin ama boş gelmeyin!