Siyasetçiler son yıllarda bu sözü çok kullanmaya başladılar.
‘Yetimin hakkını yedirtmeyeceğim’ diye söze başlayıp ‘her kuruşun hesabını bu halka vereceğim’ ve akabinde ise ‘bütün gelir ve gider cetvellerinden herkesin haberi olacak’ vaatleri…
Ben bu sözlere asla inanmıyorum.
Yetimin hakkını yedirtmediklerini söyleye durur iken bir yandan da kendi yakınlarına ihaleleri vererek mutlu ederler.
Yetimin hakkını yedirtmemiş olurlar.
Her kuruşun hesabını vereceklerini söylerler ama hiçbir siyasetçi hesapla ilgili detaylı bilgiyi halka vermez. Bütün belediyelerin resmi internet sitelerine bakın.
Açılan ihaleleri görürsünüz, ihalenin kimlerde kaldığını, kaç liraya gittiğini göremezsiniz.
Sözün özü şudur ki, seçtiğiniz insanın iyi ya da kötü yönetim şekline 5 yıl boyunca katlanmak durumundasınız.
Durum bundan ibaret…
Renksiz, tatsız ve tuzsuz bir siyaset dönemi yaşıyoruz. Belediye başkan adaylarının kendileri de bir yerlere aday olmanın mutluluğunu fazlaca yaşayamıyorlar.
Rakiplerinin durumunun ne olacağından ittifak konusunda beklentilerini bulup bulamayacaklarına varana değin kafalarında binlerce soru var aday kardeşlerin.
Hep söylüyorum ve yazmaya da devam ediyorum. Projeleri olmayan, hazırlıksız yakalanan, aday olmadıkları halde kendilerini belediye başkan adayı olarak gören isimlerin vizyonlarına kalmış o şehrin kaderi…
Sabıkası kabarık belediye başkan adaylarını mı ararsınız, toplumda ismi anılınca ‘bırakın ya…’ diyerek hitabetleriyle anılanları mı ararsınız!
Önceki gün bir belediye başkan adayını izledim yerel bir televizyon kanalında. Aday yapılmadığı partiye olmadık sözler söyleyerek ardından yeni intikal ettiği partiyi ve kendisini anlatmaya başladı. Hoş, tanıdık bir isim olunca kulak kabarttım.
Konuşmalarını izleyince ve anlattıklarını dinleyince seçim sonuçlarını televizyon başında tayin ettim.
Bana göre asla kazanması mümkün olmayan bu aday arkadaşımızın genel değerlendirmesine bakacak olursanız iş şimdiden bitmiş…
Böyle konuşmaları dinleyince, siyasetin rengine bakınca aslında gördüğümüz tablo biraz daha netleşiyor ve ‘ehveni şer’ durumundakileri diğerlerinden ayırt edebilme imkânı buluyoruz.
Halkın içerisinde dolaşınca ‘şu seçim bitse de kurtulsak. Nedir bu yanlışlıklar manzumesi…’ diye söze başlayan orta yaş gurubundaki seçmenin sandıktaki tavrını doğrusu merak ediyorum.
Türk Milleti olarak iki şeyi çok iyi biliyoruz. ‘Birincisi futbol, ikincisi siyaset!’
Her iki konuda da fikir beyan etmeyenimiz yok. Siyaset uzmanı olmaya gerek yok ama hakikatleride görmezlikten gelmek, siyasetin reconuna sığmıyor!
Her kuruşun hesabını istemiyoruz istemesine de bari yılda bir kez ne yaptığınızı bu halka anlatın.
‘İcraatın içinden’ yaparak halk ile bütünleşen bir tek belediye var. O da Çukurova Belediyesi…
Her hafta halk ile Cuma günleri buluşup öyle ya da böyle hesap veriyor. Dert dinliyor. Bu anlamda Soner Çetin’i de ayrıca tebrik etmek istiyorum. Hakkını da teslim etmiş olalım…