Millet İttifakı’nın iki büyük ortağı olan CHP ile İYİ Parti arasında ‘TEKİL’ davranış krizi yaşanıyor. Tekil davranış krizinden kastımız, “Her iki siyasi partinin ittifakı ilgilendiren konularda mutabık kalarak açıklamalarını bu istikamette yapmaları” olarak nitelendirilebilir.
İYİ Parti, CHP’ye aslında ihtar çekti. İhtarın içeriği, “Eğer biz ittifak isek, iktidara geldiğimizde ne yapacağımıza dair açıklamalar yapacak isek buna oturup öncesinden karar verip mutabık olup bu istikamette açıklama yapmamız gerekir” diyor.
Yani sözün özü, “konuşurken tekil değil çoğul olarak konuş. Bunun içinde mutabık kalmamız gereken konuları öncesinden bir oturup konuşalım” diyor.
İYİ Parti tabanında CHP’ye teslim olunmuş gibi bir izlenimin oluşmasından duyulan rahatsızlık aslında dışa vuruluyor.
CHP ise, bu eleştirilere “hayır biz ittifak adına değil, tek başımıza iktidar olduğumuzda yapacaklarımızı anlatıyoryuz” diyerek İYİ Parti’nin bu reaksiyonunu aslında görmezlikten geliyor.
Böyle bir durum ile karşı karşıyayız.
Aslında İYİ Parti, bazı gerçekleri görerek hareket ediyor. Yapılan son 1 yıllık anket sonuçlarına göre, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasını istiyor musunuz? Sorusuna alınan yanıt oranı yüzde 8’I geçmiyor. Oysa ki CHP’li belediye başkanları Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek isteyenlerin sayısı yüzde 14’lere kadar yükseldi.
Kemal Kılıçdaroğlu, her iki ismin yani Yavaş ile İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasını istemiyor bana göre, Her ikisi de aday olması halinde Cumhurbaşkanı adayı olarak milletvekili seçim sandığından çıkan oy oranından daha çok oy alır iseler Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık koltuğu sallantıya girecek. Kemal Beyde bu koltuğu asla bırakmaz. Çünkü geçmişte yaşanmış olan koltuğa sarılma, bırakmama eylemleri mevcut.
Dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu ortaya çıkıp son birkaç aydın Cumhurbaşkanı adayı olmak ister gibi tavır sergiliyor. Bunu ortaya koyarken de “BEN” diye başlayan cümleler kuruyor.
Bu arada Meral Akşener eğer Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olsa, milletvekili seçimlerinde insanlar yani CHP’liler de partilerine değil İYİ Partiye oy verebilir korsunusu da yaşıyor Kemal Kılıçdaroğlu aynı zamanda. Böyle de bir durum var iken ortada Kemal Kılıçdaroğlu’nun “ADAY OLABİLİRİM” sinyalinden duyulan rahatsızlık aslında İYİ Parti’nin gündeme getirdiği…
Peki, durum nereye varır?
Millet İttifakı’nın aday olarak isimleri belirginleşen isimlerinin oturup bir araya gelerek yol haritalarını belirlemeleri ve bunu da kamuoyu ile paylaşmaları gerekiyor. Vakit çok erken diyerek düşünenler olabilir. Lakin bu belirsizlik, Millet İttifakı’na da zarar verir noktaya ulaşmaya başladı.
Diğer yandan HDP’nin durumu ne olacak? Bu sorunun da yanıtının bulunmuşluğu yok. Seçim barajını yüzde 7’lere çekmek isteyen siyasi iktidarın HDP ile ilgili seçim stratejisi nasıl bir sonuç verecek? Bunların aslında hesaba katılması gerekiyor.
İYİ Parti ile CHP arasındaki bu “aklınıza başınıza alın” uyarılarının ileri boyutlara ulaşması mümkün elbette. Her iki cenahta bu restleşmeden zarar alacak noktaya doğru gelebilirler. Bunun içinde önlemin alınması gerekiyor diye düşünüyorum.
Meral Akşener’in tabanını CHP’den gelecek baskınlık karşısında korumasının da zorunluluğunu bilerek hareket ettiğini, küçük göndermeler ile “Bizi de bir kenarda tutmayın. Konuşurken kendi adınıza mı yoksa Millet İttifakı adına mı hareket ediyorsunuz? Bunu bilerek konuşun” demesi de bana göre yerinde bir siyasi çıkış.
Önümüzdeki günlerde bu süreç nasıl, nereye varır? Onu da siyaseti yakından takip ederek ve yaşayarak göreceğiz.
Yerel yönetimlerde İYİ Parti ile CHP arasındaki irtibat bağlarının da bu süreçten olumsuz etkilenmemesi gerekiyor. Buna da dikkat etmekte yarar olduğunu düşünüyorum. Bakalım süreç nereye varacak?