Yerel seçimlere şunun şurasında 4 kaldı. Herkes kendi can derdine düştü.
Yerel siyasetçiler koltuklarını kaybetmemek adına mücadele verir iken, belirli koltuklara talip olanlar da ‘eski siyasetçiler koltuğundan kalsa da bizler otursak’ diye mücadele ediyorlar.
Sizin anlayacağınız kıyasıya bir mücadele var.
Önceki gün aralarında eski belediye meclis üyesi olan siyasetçiler ile sohbet eder iken bir cümleleri benim dikkatimi çekti.
Bu eski belediye meclis üyesi olan arkadaş bana ‘belediye meclis toplantılarını izliyor musun?’ diye sordu.
Ben ise ‘son iki aydır izleyemiyorum. Aslında izlemek de istemiyorum. İçimden meclis oturumlarını izlemek gelmiyor’ dedim ve gerekçesini anlattım.
Bu arkadaşım ise bana ‘asıl belediye meclis oturumlarını izleme zamanı şimdi. Tam kıvamıdır. Grup kararlarına uymak diye bir şey kalmaz ortada. Son 4 ay içinde akıl almayacak meclis kararları çıkar. Renklidir. İzle bence…’ dedi.
Biran bu cümleyi duyunca şaşırdım.
Aslında haksız da değildi. Hani ‘giderayak’ derler ya…
Aynen bu durum sanırım.
Yine de haksızlık etmemek adına kimseyi zan altında bırakmamak gerekiyor ve bunu biz ‘kendine çalışan meclis üyeleri’ diyerek nitelendirelim.
Koca meclisin içinden de bir ya da iki tane ancak çıkar böyle isimler…
Onlar da zaten ikinci kez listeye konulmaz.
Aslında belediye meclislerinin imar düzenlemesi yapma yetkilerini belirli koşullar dâhilinde sınırlandırmak gerekiyor. Belediye meclislerinin de şehirden çok kişiyle alakalı düzenlemeler yapmalarına son verilmesi adına bu uygulamanın yeniden revize edilmesi gerekiyor.
Kişilere endeksli imar tadilatları ile belirli rantların belirli kişilere doğru yönlendirilmesinin önüne geçilmeli ve bunun da kaidelere bağlanması gerekiyor.
Bir ilçenin belediye başkan aday adayı olan eski devlet memuru arkadaş ile sohbet eder iken ona şu cümleyi sordum.
‘Belediye meclislerinin görev ve sorumluluklarını biliyor musunuz? Yerel anlamda imar düzenlemesi yapacaksınız. Hayatınızda hiç imarla ilgilendiniz mi? İmar nedir bilir misiniz? Yoğunluk, ada, pafta, parsel bazında uygulamalar nedir hiç duydunuz mu?’ diye sordum.
Belediye başkanlığına talip olan bu devlet memuru kardeşimiz ‘herkes anasının karnında öğrenmiyor ya. Biz de belediye başkanı olur isek öğreniriz’ dedi.
“Evet, anasının karnında öğrenmeyenlerin yüzünden bu hale geldik” diyerek ben yanıt verip konuyu kapattım.
Kendine çalışan belediye meclis üyeleri ile kendine çalışan belediye başkanlarının hiç ama hiç olmamasıdır en büyük tercihimiz. Lakin gelin görün ki hayatın bir gerçeği bunlarda.
Öyle olmasa onlarca belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri görevlerinden alınmazdı!
Bunun içindir ki çok deneyimli ve tecrübeli isimlere ihtiyacımız var.
Ümit ederim ki, bunu da bu yerel seçimlerde tesis ederler. Meclisin ve belediyelerin de kalitesini yükseltirler.