İnsanlar mutsuz, heyecansız. Ceplerindeki paranın değeri her geçen gün düşüyor. Ağır ekonomik koşullar altında ezilen yurttaş, mutluluğun resmini yapacak belediye başkanlarını arıyor.
Etrafında yüzlerce insanı görüp mutsuzluğunun resmini onlarla paylaşan Adanalı mutluluğu yakalamak istiyor.
İş kapısı, aş kapısı olarak görülen belediyelerde şişirilmiş kadrolar ile 5 yıl boyunca el ense yapanlar bugünlerde rahatsız olmaya başladılar ama mutluluğun resmini yapmakla görevli olan belediye başkanları bu ‘arpalığa’ müdahil olmak durumundalar.
Belediye başkanı evinde çalıştırdığı belediye hizmetlisine bir de mesai yazarak onu özel işlerinde kullanır iken yeni gelen belediye başkanı nasıl mutluluğun resmini yaparak halkını mutlu edecek onu da doğrusu merak ediyorum!
Bir hafta, on günlük belediye başkanı…
Başkan aday adayı iken, aday olduğunda ve seçim sürecinde telefonlara çıkıp ‘ağabeyim’ diye telefonu açan çiçeği burnundaki belediye başkanları, şimdileri telefonlara çıkmayarak yanındaki kişilere telefona bakmalarını rica ediyor. O kişilerde telefona çıkıp ‘başkanımız şuan toplantı halinde. Aradığınızı haberdar edeceğim’ diyerek bir hafta boyunca sizi arayan başkan yok ise ortada, mutluluğun resmini nasıl yapacaklar? Onu merak ediyorum.
Size önemli bir ipucu vereyim isterseniz. Mutluluğun resmini bence ‘kendileri mutlu olacak’ şekilde yapacaklar. Yoksa halkın mutluluğu açısından pek mümkün gözükmüyor çizecekleri resim…
Makam ve mevki herkes için değil… İnanın buna…
Kimi sarhoş oluyor, kimi de ne yapacağını bilmiyor ve yüzergezer bir özellik içinde yöneticilik yapıyor. Geçmişte bunun çok örneklerini yaşadık.
Ben istiyorum ki, mutluluğun resmi güzel bir resim olsun. Çizen de mutlu, o resmi görenlerde mutlu olsun. Kent ayağa kalksın. Hep birlikte şehir olarak mutlu olunsun.
Yakın gelecekte ‘içimizden biri’ diye başlayan cümleler ile siyasetçileri takdim ederdik gazetelerde. Haberlere konu olan siyasileri öyle bir tanıtırdık ki, okuyucu okuduğunda ‘bizim gibi birisi’ diyerek onu anlar, tanırdı.
İnanın bu tür ‘içimizden biri’ diye nitelendirilecek siyasetçi tipi de kalmadı ortada, tanıtacak özelliğe sahip yerel yöneticide…
1 Mayıs tarihinden sonra ben kendi adıma tüm belediye başkanlarına 1 aylık süre tanıyorum. Bu 1 aylık süre içinde ne tür hizmet yapabileceklerine ait yol haritasını çıkarıp, kuracakları kadroların da ne kadar başarılı bir kadro olup olmadığı konusunda değer yargısına sahip olacağım.
Yani bir adet not vereceğim. Geçmişte tanıdığım siyasetçi ile bugün başkanlık koltuğuna oturan aynı siyasetçinin değişim rüzgârına kapılıp kapılmadıklarını da böylelikle test ederek en azından beklentilerimizi yükseltip yükseltmeme konusunda karar vereceğim.
Yani mutluluğun resmini çizecek olan belediye başkanlarının tüm hazırlıklarını yapmaları için önlerinde bir aylık süreleri var. Sanırım bir aylık süre içinde de en azından resmin ana hatları ortaya çıkacaktır.
Son bir cümle ile hatırlatmada bulunayım.
‘Beklentilerim yüksek, inşallah hayal kırıklığına uğramam’