Yerel seçimler sonrasında belediyelerde yetkili olan sendikaların değiştiğine tanıklık ediyoruz. Bu demek oluyor ki, yerelde iktidar olan parti hangisi ise ona yakın olan sendika iktidar oluyor.
İktidar oluyor derken de önceki sendikadan istifalar geliyor. Yetkili konumu sona erip üye başka sendikaya geçince o yeni sendika yetki belgesini alıp iktidar oluyor.
AK Parti Hükümetleri döneminde AK Parti’ye yakın HAK-İŞ ve Memur-SEN sendikalarına üye olan kişilerin sayısında ciddi artış oldu.
Ekmek davası için sendikasını bırakarak zorunlu olarak bu sendikalara üye oldular bütün işçiler. Eğer üye olmaz iseler rahat edemiyorlardı.
AK Partili belediyeler koltuklarını CHP’li belediyelere kaptırınca bu kez DİSK’e bağlı sendikalar sahneye çıktı. Çalışan insanlar yine ekmek davası adına bu sendikaya üye olmaya başladılar.
Hükümet yetkililerinin açıklamalarını dikkatle takip ediyorum. Diyorlar ki, ‘belediye başkanlıklarını kazandığınız yerlerde işçilerin sendika değişmelerine izin vermeyin, zorlamayın. Bu yanlıştır’…
Peki, anladık yanlış… Lakin bu yanlış yeni mi yapıldı? İlk defa mı yapıldı?
Sormak lazım değil mi?
AK Partili belediyelerde HAK-İŞ ve Memur-SEN’e üye kayıtlarını insanlar rıza ile mi yaptırdılar?
Kocaman hayır…
Demek ki ataların sözü doğru… ‘Çakma el kapısını, çalarlar kapını…’
Artık hangi kuvvetle çalarlar bilemem…
Sendikalar aşağı, sendikalar yukarı… Sanki memlekette sendikal faaliyetlerin bir getirisi var. Bir yaptırımı var.
Sendikacılık aslında ‘SARI SENDİKACILIK’ olarak kimlik ve renk değiştirmiş!
Güç ve kuvvete karşı değil, onun yanında yer almayı esas alan sendikacılıkta iktidar olana yakın sendikaya üye olsan faydası ne?
Sadece ve sadece üyenin maaşından para kesiliyor. Sendika yöneticileri de bir güzel bu parayı harcıyorlar.
Hesap soran yok…
Bu kanaat insanlarda oluştu bir kez. Bu anlamda yerelde sendika değiştirmeye zorlama yönteminin yeni bir yöntem olmadığını ve dün ne ektiyseniz bugün onu biçmek zorunda kalacağınızı hatırlatayım istedim.
Allah çalışanlarımıza yardımcı olsun…
Ortada kalmasınlar da…