Siz neyi tercih edersiniz bilmem ama benim tercihim gönüllü particilikten yanadır.
Siyaset gönül işidir. Aslında gönül işinin olması gerekir!
Lakin son 50 yıldır yapılan siyasete bakacak olursanız biraz zorunlu particilik noktasına gelip
dayatılmış siyaset!
Bu da ülkede sıkıntı yaratıyor.
Liderin egemen olduğu bir partide gönüllü siyaset yapmak biraz zor…
Bir yerlere gelmek adına siz kendinizden fedakârlık yapıyorsunuz, lider de sizin sadakatinize
göre sizi bir yerlere getiriyor.
Kendi koltuğunun altından kayacağını düşünen lider, despot bir anlayış ile ‘demokrasinin de
arkasına sığınarak’ allem ediyor, galem ediyor ve koltuğu için gerekir ise sizin zorunlu
particiliğinize de ele geçirip ‘size’ hükmediyor.
Yaşanmış örnekleri var önümüzde.
MHP Genel Başkanının ‘ben gitmem, götürebiliyor iseniz buyurun beni götürün’ anlayışı ile
hareket ederek ayak sürüdüğü günleri yaşıyoruz. Alın size örnek.
CHP Genel Başkanının kendi iktidarı için yapmadığı U dönüşlerinin kalmadığı bir ortamdan
geçiyoruz.
Başbakanı elinin tersiyle iterek ‘biraz kenara çekil’ komutunun verildiği Ak Parti iktidarı ile
yönetiliyoruz.
Diğer partilerde durum farklı mı?
Hayır…
40 kişinin bir araya gelerek kurduğu partilere şöyle bir bakın.
Makamları önceden belirleyen lider veya genel başkan, ne der ise ne söyler ise o oluyor bu
ülkede.
Bu durumda da ortada gönüllü particilik anlayışı kalkıyor ve zorunlu particilik anlayışı geliyor.
Belediye başkanlarımızın durumu da çok farklı değil.
Onlarda genel başkanlarından ve partilerinde gördüklerinden feyiz alarak yerelde ‘tıpkısının
aynısı’ imajını ortaya koyuyorlar.
Ekip kurmalar, adam kayırmalar, siyaseten gereğini yapmalar…
O zaman da oturup günlerce konuşmak düşüyor halk olarak bizlere. Seçtiğimiz kişinin kim
olduğundan çok, önümüze konulanla yetiniyoruz.
Ne yapmalıyız pekâlâ?
Aslında yapacak bir şeyimiz de yok gibi.
Halk olarak bizim de işimize geliyor. Hem ağlıyoruz, hem de kervanın içinde sürüklenerek yol
alıyoruz.
Hesap mı soracağız?
Haddimize mi?
Aslında neyi hak ediyor isek o şekilde yönetiliyoruz. Bizi yönetenler de dün bizim aramızda
bizim gibi geçinip giden sade insanlardı.
Onları fare iken dev yapan bizleriz…
O zaman çuvalın ağzını kapatmaya gerek yok, bırakın açık kalsın…