Geçtiğimiz günlerde çarşı merkezinde Dörtyol ve İnönü Caddesi’nde gezerken ‘’pardon yürümeye çalışırken’’ bebek pusetiyle bebeğiyle kaldırımda zar zor benim gibi yürümeye çalışan bir annenin, ‘’Kaldırımlardaki bu işgaller nedeniyle çarşıda küçük bebeğimizle alışverişe çıkamaz oldum. Birileri bu duruma son vermeli’’ serzenişine şahit oldum.
Bu anne serzenişinde sonuna kadar haklı. Nasıl olmasın ki; Kentin merkezini oluşturan bulvar, cadde ve sokaklar adeta işgal altında. Kaldırım üzerine masa ve sandalyeyi atanlarımı, trafik ışıklarının altında yer alan yaya geçitlerinin üzerine seyyar tablasını koyanlarımı ne ararsanız var. Anlayacağınız işgal konusunda çarşıda yok yok.
Kaldırımların üzerine atılan sandalye ve masalar nedeniyle inanın yayalara geçecek yer kalmıyor. Tüm bunların yanında araçların kaldırımlara gelişigüzel bir şekilde park etmeleri, dolmuşların yolcu kapma yarışı içerisinde olmaları çarşıdaki keşmekeşliği daha çok artırıyor.
Görme engelli vatandaşların yürümeleri için yapılan çizgilere masa sandalye konulması hatta araç park edilmesi insana ‘’yok artık dedirtiyor’’ ama maalesef bunlar yapılıyor.
Yaşanan bu keşmekeşliği herkes kanıksamış gibi. Arada sırada tepki koyanlar var ama onlarda azınlıkta kaldıkları için seslerini kısmak zorunda kalıyorlar.
Bu durumdan yazıma başladığım annenin serzenişinin yanında bir çok kişi muzdarip. Yerel yöneticilerin bir an önce konuya el atarak çarşı merkezinde yaşanan işgallere son vermesini bekliyorlar.