Adana’nın nüfusu her geçen yıl artarken, maalesef özellikle kent merkezindeki kaldırımlarda yürümekte zorlaşıyor. Birçoğumuz inanın yolda yürümesini bilmiyor.
Bırakın bilmediği gibi öğrenmeye veya öğretmeye de yanaşmıyor. Yolda yürüyenlere karşı saygı duymaya ve toplum kuralları içerisinde davranmaya bile tenezül etmiyor.
Hal durum böyle olunca insanlar birbirine çarpmamak için adeta birbirleriyle mücadele ediyorlar. Kaldırım ortasında birbiriyle sohbet edenimi, cep telefonu ile yürürken önüne bakmadan mesajlaşanı mı ne ararsanız var. Birde bunlara kaldırımda yürümeyi bilmeyen magandalar eklenince varın siz düşünün.
Sağa sola laf atmalarının yanında ağızlarındaki balgamı bile yere tükürüyorlar. Yok, böyle bir dünya diyesim geliyor ama maalesef oluyor.
Anlayacağınız yolda yürümenin adabını bilmeyen kadınlı erkekli bir millet olduk. ‘’Sokakta yürümenin adabı damı? Olurmuş’’ diyebilirsiniz. Elbette olur, olmalı da. Öncelikle karşınızdakine saygı göstereceksiniz. Eğer bilmiyorsanız bunu öğreneceksiniz, öğrenmelisiniz de.
Yürümenin adabını buradan öğretecek halim yok. Yürürken özellikle kafa kafaya gelip çarpışmamanız için öncelikle cep telefonu ile uğraşmayın derim. Karşınızdan gelene veya yanından geçtiğiniz kişiye saygılı davranıp, omuz atmamayı bilmekte yeterli gibime geliyor.
Bunlar yapılır mı istenirse elbette yapılır. Kendi adıma söylüyorum yapılacağını da pek zannetmiyorum.
Peki, niye bunları yazdınız diyecekseniz, yolda yürümeyi bilmeyenlerin okumaları halinde utanmaları için.
Hoş, bizim sözlerimizi tutup itibar eden var mı?
Orası da ayrı bir konu…
Toplum adına olması gerekeni söyleyelim. Biri bilmez ise diğeri bilir misali…
Bu şehir bizim. Ne olur kirletmeyelim. Ne olur birbirimizi üzmeyelim.
Toplum içinde birlikte yaşama kültürüne de saygı duyalım…