Aksi halde, bırakalım uzak geçmişi, son 20 yıldan bu yana iktidarda olanların, ülkeye yaptıkları bütün kötülüklere rağmen hiçbir hatalarının sorumluluğunu üstlenmemelerinin ve halen iktidar olabilmelerinin başka bir açıklaması olabilir mi?
Hadi, iktidar erkini kullananları bir kalemde geçtik, bu büyük başarısızlık orta yerde duruyorken, karşısındaki anlı şanlı hiçbir organizasyon neden bunu alt edebilecek bir güç ortaya koyamıyor? Ve bu güç ortaya koyulamadığı halde neden hiç kimse ortada duran başarısızlığın sorumluluğunu üstlenmiyor?
Gerek iktidarı gerek muhalefeti olsun, ortada söz verdiği şeylerin hiçbirini başaramadığı halde sorumluluk üstlenmeyen onlarca insan dolanırken, neden bu insanların hiçbiri hiçbir şeyden sorumlu tutulamıyor, hatalarının sorumluluğunu üstlenmeye zorlanamıyor, demokratik usullerle ipleri çekilemiyor?
Aslında bu soruların hepsinin ortak tek bir yanıtı var: Her iki taraf da muntazaman birbirini suçlasa da, iktidar ve muhalefet sistemi el birliği ile hesap verilebilir olmaktan çıkardı da, ondan.
Yapılması gereken açık: Kim, her neye talipse, başarısız olduğu takdirde sorumluluğunu üstlenecek, üstlenmese dahi hesap vermesi sağlanacak ve tarihin derinliklerine uğurlanacak. Ancak sistemin hesap verilebilirliğinin ortadan kalkması sebebiyle yapılması gerekenler uzun zamandır yapılamıyor.
İktidar seçim dalavereleri ve kutuplaştırma odaklı devasa bir propaganda makinesi başta olmak üzere envai çeşit yöntemlerle iktidarını koruyor; muhalefet de anası, danası, yavrusu ile birlikte parti içi muhalefeti yok saymayı geçtim, aktif bir şekilde baskılayarak görevde kalmak için her türlü yönteme başvuruyor, kendi küçük iktidarlarını koruyorlar.
Hal böyle olunca da hatanın ve başarısızlığın bininin bir para olduğu Türkiye siyasetinde yirmi yıldır değişen pek bir şey olmuyor.
Bırakın bizim gibi demokrasisi iğdiş edilmiş ülkeleri, sabah erken kalkanın darbe yaptığı Afrika'da bile utancından kimsenin yüzüne bakamayacak durumda olması gereken Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan gibi, ekonomik ve siyasi yıkıma birinci dereceden ortak/sorumlu olanların, bunun doğal sonucu olarak ibret olsun diye siyaseten yerin dibine sokulmaları gerekirken, şimdi kurtarıcı olarak altılı masada istihdam edilmeleri demokrasimizin kalitesine iyi bir örnek diye düşünüyorum. (Seçim stratejisi olarak iyi geçinmek, hatta ortaklık yapmak başka bir şey, ülkenin geleceği üzerinde fikir bildirecek ve etkili olacak şekilde masaya oturtmak başka bir şeydir, bu hususta kimse aklımızla alay etmezse memnun oluruz.
(DEVAMI YARIN)