Uzun zamandan beri ülke gündemimizde reformlara dair tartışmalar var. Özellikle ekonomi ve adalet üzerinde konuşuluyor olsa da aslında baştan aşağı tüm alanlarda reform şart.
Ekonomik anlamda Cumhurbaşkanımız her açıklamasında faiz meselesini gündeme getirip yüksek faiz vurgusu yapıyor ancak kendisinin göreve getirdiği bürokratlar her toplanmalarında yeni bir faiz yükseltme kararı alıyor.
Öte yandan ekonomi kadar çok konuşulan bir başka alan ise adalet. Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanımız ile İçişleri Bakanımızın arasındaki sosyal medya üzerinden gerçekleşen tartışma aslında bu ülkede adaletin sağlanmasının da zor olduğunu gösteriyor.
Son aylarda maalesef bir sosyal medya adaleti oluşmuş durumda. Hâkimler, savcılar sosyal medya tepkisine göre bir kişiyi serbest bırakıyor veya tutukluyor.
Öte yandan bir zamanlar tüm hakları ellerinden alındığı iddia edilen bazı polisler son zamanlarda üniformaları kendilerine bir üstünlük sağlıyormuş gibi hareket ederek vatandaş ile hükümetin arasını açıyor.
Bu köşede daha önce "Hükümete Operasyon Çeken Polisler mi Var?" başlığıyla kaleme aldığım bir yazıda vatandaşa kolaylık sağlayacağına işi zorlaştıran genç bir polis memuru ile yaşadığım diyalogun ardından evime ceza gönderildiğini yazmıştım. Bu cezalardan birisinin emniyet kemerimin takılı olmadığına dair olduğunu ancak gerek polis yaka kamerası gerekse olay yerindeki güvenlik kameraları incelenirse emniyet kemerimin takılı olduğunun açık bir şekilde görüleceğini ifade etmiş ve hakkımı mahkemede arayacağımı belirtmiştim.
Bunun üzerine Adana Emniyet Müdürümüz Doğan İnci bir komiser aracılığıyla beni aratmış ve bilgi istemişti.
Ben mahkemeye başvurdum. Adana Emniyet Müdürlüğü de doğal olarak duruma müdahil oldu.
Geçtiğimiz gün mahkemeden KESİN kaydıyla bir karar yazısı evime gönderildi. Kısaca yazılan şu; Yazılan cezalar kanuniymiş.
Kesinlikle kanuni değil. Çünkü; devletin belli ki işe başlayalı çok uzun zaman olmayan genç bir memuru, aleni bir şekilde sırf kısa süreli bir diyalog yaşandı diye, aracımda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen basın kartı olduğunu gördüğü ve gazeteci olduğumu sötylediğim halde başka araçlara geçiş izni verirken benim geçmeme müsaade etmemesi tamamen keyfidir. Üstelik emniyet kemerim takılı olduğu halde takılı değil diye ceza yazması keyfi oğlu keyfidir.
Ancak Adana İl Emniyet Müdürlüğü'nün avukatı itiraz ederken işlem kanuni dedi diye karar da ona göre veriliyor. Eminim böyle keyfi ceza uygulanan on binlerce insan vardır bu ülkede. Şimdi, önce Adalet Bakanlığı’na başvurup hakkımı arayacağım olmazsa mahkemenin kararına göre bana yazılan üç cezanın ötesinde bir o kadar da avukat parası ödemek zorundayım.
İddia ediyorum, Adana İl Emniyet Müdürlüğü benim emniyet kemerimin takılı olmadığını ispatlasın verilen para cezası ve avukat ücreti kadar bedeli polis vakfına bağışlayacağım ancak ispat edemezler.
Devletin paraya ihtiyacı varsa bu yollara gerek yok ki. İstesin verelim. Zaten her ay maaşlarımızdan kesilen vergilerle, elektrik, su, doğalgaz vb. faturalarla cebimizde ne varsa hepsini her ay alıyorlar. Daha fazla lazım olduğunda kampanya başlatıp istiyorlar onda da veriyoruz. Hala lazımsa gene verelim ancak Allah rızası için devlete, adalete, kurumlara, güvenlik güçlerine yönelik güvenimizi zedelemeyin.
Ülkede bu şartlar altında bir reform yapılabileceğine inanmıyorum ancak bütün bunlara rağmen gerçekten bir reform yapılacak olursa onun da Cumhurbaşkanımızın kişisel iradesi ile yapılacağını düşünüyorum. Bunu gerçekleştirmek için ise bu zihniyeti oluşturan insanların makamına ve rütbesine bakılmadan görevlerinden uzaklaştırılması gerekir. Yoksa işimiz zor.
Alev Alatlı’nın Cumhurbaşkanımızın da olduğu bir toplantıda devleti yönetenlerin gözünün içine baka baka söylediği şu sözler çok anlamlı; Gerçekleştirilen bir iş kanuni olabilir ama ahlaki değildir.
HIDIR ÜNVERDİ
Beyefendi kişiliğine, dürüstlüğüne, dava adamlığına, güler yüzüne ve çalışkanlığına her kesimden insanın şahitlik ettiği bir güzel insan geçti bu dünyadan.
Adana İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Hıdır Ünverdi, korona virüs illetine yenik düşerek hayatını kaybetti.
Her ölüm erkendir ama seninki daha bir erken oldu hocam. Keşke son görüştüğümüzde tarihe bir hatıra bırakabilseydik.
Mekânın cennet, makamın al-i olsun.