Üretim ülkesi olmayıp hep tüketince maalesef altın ve dövizin değer kazanmasının ve Türk Lirası'nın değer kaybetmesinin önüne geçemedik. Vatandaşların yaşadığı ekonomik sıkıntıların baskısı hükümet içinde de iyiden iyiye hissedilmeye başlanınca farklı durumlarla karşı karşıya kaldık.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın sosyal medya hesabından yayınlanan istifa açıklamasının ardından yaklaşık 21 saat geçmiş ve bu yazı yayına hazırlandığı ana kadar resmi olarak hiçbir açıklama yapılmamıştı.
Önce iğneyi kendimize batıralım; Anlı şanlı gazeteciler, kulis yazan sosyal medya fenomenleri sınıfta kaldı. Onlar da bakanlar da milletvekilleri de kimse ne olduğunu ön göremedi, anlayamadı, anlamlandıramadı ve meseleyi kesin bir şekilde doğrulatıp, yalanlatamadı.
Herkes bilgisi dâhilinde bir şeyler yazdı çizdi ama gördük ki herkesin bildiği cürmü kadarmış. Yazılanlar, çizilenler, söylenenler hiç birimizi tatmin etmedi.
Böyle olunca hepimiz gözümüzü İletişim Başkanlığına çevirdik onlardan da ses çıkmadı. İletişim kurmakta zorlandığımız zaman dilimine bakın.
Bütün bunların üzerine ben de dün Cumhurbaşkanı’nın saat 14.00 olarak açıklanan programını bekledim. Tam bir saatlik gecikmenin ardından konuştu Erdoğan. Ne hikmetse o da hiçbir şey söylemedi bu konuşmada. Ben böyle ilginç bir siyasi gün yaşadığımı hatırlamıyorum.
Hatırlarsınız; Pandemi sürecinin başlarında yaşanan bir sorundan dolayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da sosyal medya üzerinden istifasını yazmış ve ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu istifayı kabul etmemişti.
Her şeyden önce yazmam gereken bir şey var. Biz dünyanın en büyük devletlerinden birisi olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bu yaklaşımları/davranışları hak etmiyoruz.
Bir bakan istifa edecekse bunu sosyal medyadan yapmaz/yapmamalı. Hepimiz biliyoruz ki yaşadığımız süreçte kabinedeki Cumhurbaşkanı'ndan başka hiç kimse kendi gücü ve halktan aldığı destek ile o makamda değil. Erdoğan istemese bir dakika bile orada kalamaz. O zaman herkes buna göre hareket etmeli ve işin en azından asgari nezaketini terk etmeden, devlet terbiyesinden taviz vermeden hareket etmelidir.
İstifa doğru olsun veya olmasın cevaplanması gereken çok önemli sorular var;
- Berat Albayrak’ın istifasının sebebi aile içi bir sorundan dolayı mı?
- İstifa neden Süleyman Soylu’nun istifası gibi karşılık bulmadı?
- Merkez Bankası Başkanı’nın değişiminin bu istifada önemi var mı?
- Berat Albayrak neden sosyal medya hesaplarını kapattı?
- İletişim Başkanlığı neden konuyla ilgili bir açıklama yapmadı.
- Bu konu danışıklı dövüş mü?
- Yazının yazılıp baskıya gittiği sırada ortaya çıkan Bakan Albayrak; "Şaka yaptım" der mi?
- ABD seçimleri ile bu istifa iddiasının alakası var mı?
- İstifada, Berat Albayrak’ı istemeyen Ak Parti'den 50’ye yakın milletvekilinin Berat Bey ile yola devamı halinde Deva ve Gelecek Partisi’ne geçme tehdidi etkili oldu mu?
- İstifa paylaşımında yer alan “Allah sonumuzu hayreylesin”, "Az izinin it izine karıştığı dönem" gibi cümleler ne anlama geliyor?
- Bütün bu yaşananlar uzun zamandır konuşulan bizim de zaman zaman yazdığımız kabine değişikliğinin sinyalleri mi?
- Binali Yıldırım bu işin neresinde?
Daha sorulacak çok soru var elbette ama yazımı sosyal medya hesaplarımdan da paylaştığım düşüncelerimle tamamlamak istiyorum;
Normal şartlar altında Berat Albayrak'ın şimdiye kadar çoktan istifa etmesi gerekirdi ama şartlar normal değil.
Ekonomik olarak çok zor durumdayız bu sıkıntıyı aşmak için başta hükümet olmak üzere hepimizin daha çok çaba harcaması lazım. Ancak olağanüstü durumlarda olağan kararlar almak daimkânsızdır.
İstifanın iddiasına dahi sevinenlere bakınca Berat Albayrak'ın (iddia gerçek bile olsa) Maliye Bakanlığı’na devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yazıyı ben de Berat Albayrak’ın hesabından yayınlanan istifa metninde yazdığı şekliyle bitireyim; "At izinin it izine karıştığı, Hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı böyle çetin bir zamanda gaybı, kalpleri ve hakiki niyetleri bilen mutlak güç sahibi Cenab'-ı Allah, bizleri Sırat-ı Müstakim'den ayırmasın. Sonumuzu hayreylesin."