Asrın belası Covid-19 hayatın her alanında yaşam kalitemizi düşürmeye devam ediyor.
Salgın hastalıkla mücadele ettiğimiz bu süreçte hepimizin üzerine düşen hem bireysel hem de toplumsal sorumluluklar var. Bireysel sorumluluklarımızı yerine getirip getirmediğimiz sadece şahsımızı ilgilendirir ancak toplumsal sorumluluklarımızdan verdiğimiz her taviz başka insanların özgürlük alanına girmemize vesile olduğundan onların hakkına tecavüz etmiş de sayılırız. Dolayısıyla özellikle toplumsal sorumluluklarımızdan taviz vermememiz gerekir. Bu toplumsal sorumluluğumuzun başında maske takmak ve mesafemizi korumak geliyor. Şimdi bunlara yeni bir yasak daha eklendi; açık alanlarda sigara içmeme yasağı.
Devletin koyduğu her yasak bireysel anlamda bizi sıkıntıya düşürse bile toplumsal anlamda uymak zorunda olduğumuz kurallardır. Ancak devlet yasak koyarken bunun uygulanabilirliğini de iyi tespit etmeli. Hatta en başta uygulanabilirliği görüşüp diğer etmenleri daha sonra gözden geçirmeli ve yasak koyacaksa ona göre bu yasağı topluma ilan etmeli.
Geçtiğimiz yaz aylarında Adana Valiliği’nin aldığı maske yasağının Adana’da uygulanmasının zor olduğunu yazmıştım. Çünkü yoğun nemin olduğu Adana’da vatandaşlar zaten sağlıklı bir şekilde nefes alamazken bu maske ile perçinlenecek sıcak ve terin oluşturacağı bakteriler de daha fazla hastalığın artmasına vesile olacaktı. Allah’tan yazın şehrimizin büyük kısmı yaylalara akın ettiği ve merkezde çok fazla sayıda insan kalmadığı için maske yasağının getirebileceği olumsuzlukları en asgari seviyede atlattık.
Buna rağmen o günden bu zamana kadar yaptığım gözlemler halkın büyük kısmının maske yasağına uysa da özellikle sigara bahanesi ile bir kısım insanların maske takmadığı şeklindeydi. Bu yönde şikâyetler çok olarak gitmiş olacak ki hükümet açık alanda sigara içmeyi de yasakladı.
Geçtiğimiz hafta Adana Valiliği sigara içmenin nerelerde yasak olduğuna dair bir yazı yayınladı. Özellikle belirtilen alanlarda birkaç denetim oldu ancak onun sonrasında denetim olmayınca maalesef bazı vatandaşların maske yasağında olduğu gibi sigara yasağına da uymadığına şahit oluyoruz.
Benim asıl ilgimi çeken (Valiliğin belirlediği alanlarda yazmadığı için) restoran ve kafelerde, Pazar yerlerinde ve özellikle otogarlarda bu yasağın uygulanmıyor olması. (Sosyal medyada yasakla ilgili bazı vatandaşların; "Vali Bey önce Valilikte bu yasağı uygulasın" söylemlerine şahit oluyoruz. Haksızlar mı?)
Devletin piyasada para dönmesini istediğini biliyorum ve ekonomik daralmayı bir nebze de olsa bu şekilde aşma gayretlerini anlıyorum. Belki de korona virüsün ikinci kez pik yaptığı böyle bir dönemde yeniden sokağa çıkma yasaklarının gelmemesinin nedeni de bu ama bu alanlarda sigara yasağının olmamasını ciddiyetsizlik olarak görüyorum.
Devlet koyduğu kanunları uygulayabilmeli. Aksi halde işin ciddiyeti kalmaz, devlete güven azalır. Bu da otorite boşluğuna neden olur. Herkes kafasına göre 'takılmaya' başlar.
Hükümetin genelgesinde ve valiliğin açıklamasında duraklarda sigara içmenin yasak olduğu da belirtiliyordu. Tabi insan toplulukları oluştuğu için duraklarda sigara yasağının uygulanması doğru değil mi? Peki; o zaman bir düşünelim. Bir durakta en çok kaç kişi aynı anda bekleyebilir? Üç mü? Beş mi? Yoksa on mu? Daha fazla olabilir mi? İmkânsız ya hadi diyelim ki aynı anda 20 kişi bekledi.
Restoranlardan daha mı kalabalıkmı oluyor duraklar?
Kafelerden?
Ya Pazar yerlerinden?
Peki otogarlardan?
Demem o ki; Sırf yasak koymak için koyarsanız ve altını doğru bir şekilde dolduramazsanız toplum da yasaklara uymaz. Uysa da geçici olur. Sonra herkes bildiğini okur. Bu durum da devleti acz içinde gösterir ve güveni alaşağı eder.