TÜİK geçtiğimiz günlerde 2020 yılındaki doğum oranlarını paylaştı. Doğan çocuklara en çok hangi isimlerin verildiğini birkaç şehirle sınırlı kalmak kaydıyla paylaştı. O şehirlerin içerisinde tahmin edebileceğiniz gibi Adana yoktu ve ben de İsmet İnönü’ye nazire yaparcasına; "Tabii, Adana kim ki?" dedim içimden.
Daha sonra bu bilgileri Adana İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürü Hüsamettin Erkınay’ın da paylaştığını görünce kendisini aradım ve Adana ile ilgili bilgileri istedim. Hüsamettin Bey, son zamanlarda görmeye alıştığımız bürokratların ötesinde naif, kibar ve dürüst bir devlet adamı. Aslında kendileri ile alakası olmasa da bilgileri temin etti ve bana bildirdi. Ben de sizinle paylaşıp sonra asıl meramımı yazayım.
Adana'da 2020 yılında toplam 31 bin 876 bebek dünyaya gelmiş. Allah hepsine sağlıklı, huzurlu ve uzun bir ömür versin. Bu çocukların 16 bin 342 erkek, 15 bin 534'ü ise kız olarak doğmuş. (Bu cümlede 'kadın' ve 'birey' ifadelerini yazmadım diye inşallah aklı havada birilerinin lincine uğramam.)
Geçen yıl Adana'da dünyaya gelen erkeklere en fazla Yusuf ismi verilmiş. Vay gericiler. Bir Peygamber'in ismini vermişler çocuklarına en çok. Sonrasında ise Eymen ve Miraç geliyormuş. Gene dini isimler.
Kızlarda ise aileler en çok Zeynep ismini vermiş çocuklarına. Nasıl olur yahu? İnsanın inanası gelmiyor. Şu dinci Adanalılara bak. Doğan kızçocuklarına en çok Peygamber Efendimiz'in (as) kızının isminivermişler. Olacak iş değil. Hele Zeynep’ten sonra en çok Asel ismini vermişler ki o da Arapça 'bal' anlamına geliyormuş ve Muhammed Suresi 15. Ayette de yer alıyor. İnsan gerçekten hayret ediyor.Hadi irtica (!) karşıtlarının gönlüne biraz su serpeyim Asel’den sonra kız çocuklarına en çok kökeni Yunancaya uzanan Defne ismi verilmiş.
İşin şakası bir yana bu bilgiler bana ulaştığında gündemde nur topu gibi bir tartışmamız olmuştu. Seçmeli dersler üzerinden başını sendikaların çektiği bir tartışma.
Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün öğrencilere Temel Dini Bilgiler, Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz'in Hayatı derslerinin tercih edilmesi yönündeki tavsiyesi sonrasında Türk Eğitim-Sen, Eğitim Sen ve Eğitim-İş sendikaları başladılar yaygaraya.
İddia; Bakanlık bürokratlarının STK’larla birlikte hareket ederek çocuklara bunu zorla dayattığı şeklinde. Diyelim ki seçmeli dersler çocuklara dayatılıyor pekiyi, bu çocukların velileri ne işe yapıyor? Versinler dilekçelerini okul yönetimine, çocuklarına hangi dersleri istiyorlarsa seçtirsinler.
Aslında konuyu hepimiz biliyoruz. Mevzu din ile ilgili olunca kopuyor tüm fırtına. Eğitim Sen, Eğitimİş sendikalarını anladık da Türk Eğitim-Sen’e ne oluyor?
Genel Başkan düzeyinde yaptığı açıklamayla çocukların seçmeli derslerde din öğreniminin önüne mi geçmeye çalışıyor Türk Eğitim-Sen?
Benim bildiğim bu sendikanın temel kuruluş felsefesi milli ve manevi değerlere sahip çıkmak. Dil dersleri üzerinden bir tartışma yürütseler kısmen anlayacağım ama din dersleri üzerinden nasıl böyle bir tartışmaya giriyorlar anlamak güç.
Bazı gazeteciler de mal bulmuş mağribi gibi atlıyorlar konunun üzerine. Neymiş, İl Milli eğitim Müdürleri de okul müdürlerini zorluyormuş bu konuda.
Ya Hu! Hala anlamıyor musunuz? Bu ülkede bozulma insanların dinden uzaklaşmasıyla başladı zaten. Eğer bugün eski toplumsal dayanışmamızyoksa, yardımlaşmayı unutmuşsak, misafirliğe bile gitmez olmuşsak (Pandemi dönemi öncesinden bahsediyorum) bu en çok da manevi değerlerimizden ayrı kalmamızdan kaynaklanıyor.
Hadi daha net soralım, seçmeli ders üzerinden birilerini bir bardak suda boğmaya çalışanlara;
Kuzum, sizin bu din düşmanlığınız nereden geliyor?
BİLİYOR MUSUNUZ?
- Adana Valisi Süleyman Elban’ın göreve başlamasının üzerinden 6 ay geçtiğini,
- Yüreğir Belediyesi Basın Müdürlüğü’nde resmi olarak bir değişim yaşandığını,
- Ceyhan ve Yumurtalık’tan yeni skandalların çok yakında patlayabileceğini biliyor musunuz?