Evinizi, barkınızı, bağınızı, bahçenizi koşup oynadığınız sokakları, çocuklarınızı büyüttüğünüz, sevdiklerinizi son yolculuğuna uğurladığınız, düğünde cenazede bir araya geldiğiniz insanların olduğu toprakları terk etmek zorunda kaldınız mı hiç?
Ben kaldım.
Bir gece ansızın silah ve bomba sesleriyle uyanıp çoluğunuzu, çocuğunuzu korumak için, elinizden hiç bir şey gelmeyeceğini bile bile feryat figan koşturup durdunuz mu orada oraya?
Ben koşturdum.
Bir gülüşüne dünyaları vereceğiniz evladınızı, ayağına diken batsa kahrolacağınız ana babanızı, yüzüne bakmaya kıyamadığınız eşinizi serseri bir kurşuna, umarsız bir bombaya kurban verdiniz mi?
Ben verdim.
Çok sevdiğiniz bir şeyi hiç istemeseniz de başkasının almasına göz yumdunuz mu?
Ben yumdum.
Hiç ötelendiniz mi? Dışlandınız mı? Hor görüldünüz mü? Öteki görülüp, her türlü psikolojik baskıya göğüs germeye çalıştınız mı?
Ben çalıştım.
Dilini, kültürünü, yaşam biçimini hiç bilmediğiniz topraklarda yabancılık çektiniz mi hiç?
Ben çektim.
Kendi yurdunuzda fakire fukaraya yardım edebilecek maddi imkanlara sahipken, bir lokma ekmeğe muhtaç olmanın mahcubiyetini, kendi yurdunda söz söylediğinde yüzlerce insanı etkileyebilecekken bir ergenin egolarıyla başedememenin ezikliğini hissettiniz mi hiç?
Ben hissettim.
Bir gün ailenizden birçoğunu yitirip, yarım bir şekilde, size kucak açan topraklara sığınmak zorunda kaldınız mı?
Ben kaldım.
Yolda yitirdiklerinizi hemen oracığa gömdünüz mü? Denizlere bıraktınız mı sevdiklerinizin cansız bedenlerini? Bu yüzden yüz yıllar boyunca o denizden çıkan hayvanların etlerini yemeyi kendinize ar bildiniz mi?
Ben bildim.
Değeri beş kuruş etmez evlere, dükkânlara yüz lira verdiniz mi hiç?
Hayvanların yaşamayacağı bir yerde her odayı ayrı ayrı ailelere kiraya verenlerin, sizi bedelinden kat kat aşağı çalıştırıp o bedeli de ödemeyenlerin, güldüğünüzü bile istemeyenlerin, her türlü itham ve iftirayı rahatça yapabilenlerin, namusunuza göz dikenlerin, size kendi elde etmedikleri özelliklerle üstünlük taslayanların arasında yaşadınız mı hiç?
Ben yaşadım.
Buna karşılık yine de tutundum dallarına yeni toprağın. Vatan bildim...
Çünkü, yoktu yapacak başka bir şeyim..
Çünkü bütün her şeye rağmen insan kalabilmiş, fikri ve vicdanı hür, değerlerinin gereğini yerine getiren ve beni kendinden ayırmayan insanlar çoğunluktaydı.
Kötüyü de iyiyi de yaşadım. İyiye tutundum. İyinin ferasetine, sağduyusuna güvendim. Öyle yaşadım.
Aslında hepiniz yaşadınız tüm bunları. Çünkü kiminiz Orta Doğu'dan geldi, kiminiz Balkanlar'dan, kiminiz Kafkaslardan kiminiz ise Orta Asya'dan...
Masa başında uzun bacakların cetvelle çizdiği sınırlarla ayrılsak da birbirimizden, kardeşlik üst paydasında birleştik. Öyle yaşadık..
Aslında yok başka şansımız. Ya hep birlikte kardeşçe yaşayacağız ya da yanı başımızdaki ülkelere dönecek halimiz.
Muhtaç olduğumuz kudret inandığımız asil duygularda saklıdır.
İKİ 1,5
Bu yazıda adları aynı ama misyonları farklı iki 1,5'tan bahsedeceğim. Birisi Teknofest'te şampiyon diğeri internette provokatör. Yani biri iyi biri kötü. Önce iyiden başlayalım.
Yıllardır Çukurova Üniversitesi öğretim görevlileri ve öğrencilerinin büyük gayretleriyle geliştirdiği 1,5 Adana elektromobil bir şampiyonluk daha kazandı.
TEKNOFEST İstanbul’da TÜBİTAK Efficiency Challenge Yarışması ‘Elektromobil Kategorisi’nde birinci olan 1,5 Adana'nın ödülünü Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi ve göğsümüzü kabardı. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
Diğer 1,5 ise Adana'nın yeni nesil televizyonu sloganıyla internette yayın yapmaya başlayan bir kanal.
Sayemde bedavadan reklamda yapmış olacaklar ama onlara tek katkım bu olmayacak. Zira yayın yapmaya başladıktan sonraki paylaşımları zihniyetini ve yapmak istediklerini de ortaya döküyor.
Geçtiğimiz günlerde Adana'da yaşanan provokasyonun ardından yayın hayatına başlayan kanal, hassas noktalarla oynuyor.
Bu ülke vatandaşının huzurunu bozmak, fitne ateşi yakmak, yanan ateşe körükle gitmek vatana ihanettir. Elinde benzin bidonlarıyla fitne ateşini yakmaya çalışan o sorumlular ve aralarındaki güç bulunmalı ve en ağır ceza verilmelidir.
NARGİLECAFE GENÇLİĞİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde sigaraya daha geniş yasaklar getireceklerini bununla da yetinmeyip nargileyi de bu kapsamda değerlendireceklerini söyledi.
Sigara ve nargile konusunda kesin çizgilerle karşı bir duruş sergilediğim için bu noktada Sayın Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyorum. O zaman benim de bir katkım olsun bu mücadeleye..
Ak Parti'nin önde gelenleri, başta çocukları ve gençlik kollarındaki partililer olmak üzere gençlerini nargile kafelerden ve hatta bar önlerinden kurtarmalılar.
Çıkın herhangi bir akşam mesela Şinasi Efendi'ye orada mutlaka Ak Gençlik'ten birilerini görürsünüz..
Pirincin içindeki beyaz taşlar olarak adlandırabileceğimiz bu insanlar orada bulunduğu müddetçe Reis'in işi de zor.
SEVELİM Mi?
Aynı ırktan, aynı dilden, aynı dinden, aynı cinsiyetten olmasa da insanları...
Yaratan'dan ötürü yaratılanları...
İyiliğe iyilik eden her kişiyi değil de kötülüğe de iyilik eder er kişileri...