Salgın hastalık ikinci zirve dönemine doğru hızla ilerliyor. Aynı hızla yükselen bir şey daha var; yabancı paraların TL karşısındaki artışı. Kornanın ikinci zirve dönemi ilk dönemindeki tedbirleri beraberinde getirirse işimiz daha zorlaşacak zira piyasada para dönmeyecek. İnsanlar daha da tedirginleşecek ve artık yastık altı da değil banka kasalarında bekleyen mevduatlar artmaya devam ederken piyasada paranın olmaması ekonomik olarak hepimizi daha derinden etkileyecek. Bu da paramızın değer kaybına ve psikolojik olarak da hem kişisel hem de toplumsal sıkıntılara daha fazla yol açacak.
Meseleyi Adana özelinde düşündüğümüzde konu daha da önemli. Çünkü maalesef yaşananlardan bölge şehirlerinin tamamından daha fazla etkileniyoruz. Zamanın gereklerini yerine getiremeyen atanmış ve seçilmiş siyasetçilerimiz yüzünden maalesef büyük köy görüntüsünden kurtulamıyoruz.
Yaşadığımız ekonomik sıkıntıların psikolojik etkilerini bertaraf edebilmek için bir an önce harekete geçmek zorundayız. Adana Valisi Süleyman Elban ile yaptığımız görüşmelerin tamamından büyük bir ümitle ayrılmamıza rağmen meselenin dışa yansıması noktasında maalesef büyük bir hayal kırıklığı yaşıyoruz. Bu bahsettiğim konular hükümet yatırımları ile ilgili. Yoksa Valiliğin bu noktada yapabileceklerinin kısıtlı olduğunu biliyorum ancak Vali Bey Cumhurbaşkanı’nın en üst düzeyde temsilcisi olduğu için en büyük beklentimiz ondan. Çünkü maalesef belediye başkanlarından ümidimizi kestik.
Adana Büyükşehir Belediyesi ile ilgili her gün yeni bir iddia, yeni bir skandal ortaya çıkıyor. Mantıken baktığınızda 'Meyve veren ağaç taşlanır' prensibinden yola çıkarak Büyükşehir’in çalıştığını düşünebiliriz ama maalesef meselenin aslı öyle değil. Neredeyse iki yılın geride kaldığı süreçte "Henüz Adana'ya tek bir çivi çakılmadı" desek çok da yanlış söylemiş olmayız.
İlçe belediyelerin de büyükşehirden farklı olduğunu düşünmeyin. En iyi işleri yaptığını iddia edebileceğiniz belediyenin bile ne yaptığını anlayan beri gelsin. Profesyonel çalışma yaptığı iddiasıyla gerçekleşen işlerden bir Allah’ın kulunun haberi yok. Ne halkla ilişkiler ne basın ne tanıtım işleri olması gerektiği gibi yapılıyor.
Seçilmiş bir diğer gurup da milletvekilleri. İktidar partisinin milletvekilleri maalesef kendi aralarındaki çekişmelerden memlekete hizmet etmeye vakit bulamıyorlar. Merak ediyorum birkaç dönemdir parlamentoda bulunan bazı isimler Adana için hangi işin başlamasına vesile olmuşlar acaba?
Muhalefet milletvekillerine gelince; Allah var haklarını çok yemeyelim. İktidar milletvekillerinden iyi durumdalar. Neredeyse her gün basına geçtikleri haberler milletin genel derdi ile ilgili açıklamalar önemli ancak çözüm oluşturacak kadar etkiye ulaşamıyorlar. Bir de son zamanlarda Adana özelinde partinin içindeki çatışmalar şimdiden ayrışmaya gruplaşmalara dönüşmüş durumda. Yani onlar da bu saatten sonra kendi dertlerine düşecekler ve gelecek seçimlerde yeniden milletvekili aday listelerinde yer edinebilmek için yarışa girecekler. Yani olan yine olan Adanalıya olacak.
Atanmışların çoğunaysa söz söylemeye gerek bile yok. Hepsi kendi heybesini doldurma derdinde. "Aman düzenimiz bozulmasın Ali Rıza Bey" havasındaki bu abilerimiz yeni bir işin başlangıcıyla ilgili herhangi bir çaba içerisinde değiller. Var olanı sıkıntısız bir şekilde sürdürmek ve siyasetçilerin ricalarını emir telakki ederek işini sürdürmek onlar için bir sonraki koltuğun garantisi…
Zaman geçiyor. Sıkıntılar artıyor. Anlaşılan o ki bir süre daha bu şekilde sürecek. Hatta daha kötüye gidecek. O yüzden yapmamız gereken tek şey var. Üretim, üretim, üretim. Yerli üretime vereceğimiz önem gelecekte ekonomimizin düzelmesi ve daha iyiye doğru evrilmesi için elzem bir konu.
İhtisas OSB'lerle, enerji bölgeleriyle, deniz ve yayla turizmiyle, gençlerimize yönelik kurslarla bir an önce harekete geçmek zorundayız.
Adana’da görev yapanlara sesleniyorum;
Ey! Bürokratlar. Ey! Belediye Başkanları. Ey! Milletvekilleri. Ey! Mülki amirler.Allah rızası için bugünden harekete geçin. Yarın çok geç olabilir.