İşini sevgiyle, aşkla yapanlar bir başka oluyor. Çünkü onlar, yaptığı işi ve işini seviyor. İşini sevenler bütün negatif durumları ortadan kaldırır.
Evet, Konfüçyüs diyor ki, “Sevdiğiniz işi yaparsanız, bir gün bile çalışmış sayılmazsınız”
Durum işte böyle…
*
İşini aşk ile yapanların, yaptıkları iş değil, sevdikleri şeylerdir. İşini iyi yapanlar için, iş ne zaman bitiyor, saat kaç, iş bitimine kaç dakika kaldı gibi düşünceler hayal olmuştur.
Onların aklında olan nedir bilir misiniz? Bugün ne çabuk bitti.
*
İşini sevmeyen, sorumluluktan kaçıyor denektir.
İşini sevenler öylemi?
Bir gün bir işim için, Çukurova Devlet Hastanesi’ne gittim Bankta oturuyorum, Beyaz önlüklü bir bey bir tarafında bir bey, diğer tarafında bir bayan o odadan çıkıyor diğer odaya giriyor. Baktım ki, beyaz önlüklü bey daha önceden de tanıdığım Çukurova Devlet Hastanesi’nin Başhekimi Uzman Dr Sn Akif Küçükcan. Merhabalaştık o bana geçmiş olsun derken , ben ona sordum hayırdır hastalar kim?
“Annem biraz rahatsız, annemi hekimlerimize gösteriyorum, babamda annemin yanında olmaya çalışıyor” cevabını aldım. Bu kişi makamı kullanıp görevlilerle bu işi yaptırabilirdi. Ama hem kendi makamını kullanmıyor, hem de “Cennet anaların ayakları altındadır” hadisi ile annenin rızasını alıyor.
Yakın zamanda hanım rahatsızlandı. Gece saat 20.00 civarlarında hanımı Çukurova Devlet Hastanesi’ne götürdüm, Covit testi yaptılar ilaç yazıp eve gönderdiler.
Daha sonraki günlerde yine 24.00 civarında hanımın covit test sonucu geldi negatif, ama hanım rahatsızdı sabahleyin hanımı aldım hastaneye gittim. Hastanede Başhekimliğe giderken güvenlik arkadaşa sordum Akif hoca geldi mi?
Evet, geldi dedi. Başhekim sekreteri buraya (Makam odası) henüz gelmedi dedi. Dışarı koridora çıktım, güvenlik görevlisi İsmail Oğuday arkadaşımız bana yardımcı olmaya çalıştı. “Ağabey acildeymiş” dedi oraya vardık. “Buradan az önce çıktı alt katta bulunan otoparkın oraya geçti, orada yok sonra servislere geçti” denildi.
Makam koltuğuna oturmadan hastane içinde olan Başhekim için makam odasının yanında beklemeye başladık, Az sonra Başhekim geldi durumu anlattım. “Hastayı buraya çağırayım salonda oturuyor” dedim. “Yok, olmaz, biz yanına gidelim” dedi. Evet, o Başhekim geldi ilgilendi, yanında bulunan Hastane Müdür Yardımcısı Davut Kılıç ise hastaya eşlik ederek sorunun çözümü konusunda yardımcı olundu.
Peki, böyle görevini üstün gayretle yapan, doktorlar, müdürler ve güvenlik görevlileri alkışı hak etmiyor mu?
Alkışlıyor ve Allah Razı olsun diyoruz.
*
Umudun ve şifa kaynağı olan doktorlar beyaz önlük giyiyorlar.
O beyaz önlük giyenlerden Seyhan Devlet Hastanesi’nde Dâhiliye Uzmanı Dr. Esra Yalvaç’ı hastalardan nasıl dua aldığını, bir hastanın “Bu doktorun sinirleri alınmış herhalde hiçbir şeye kızmıyor” dediklerini, Çukurova Devlet Hastanesi’nde Ortopedi Doktoru Suat Kılıç’ın hastayı muayene ederken hastanın ayağını dizleri üstüne koyarak muayene etmesini, hastanın refakatçisi tarafından dua almasını görüyoruz, yaşıyoruz.
Adana Seyhan Devlet Hastanesi’nde Uzm. Dr. Sefa Yapıcı’nın sünnet yaptığı bir bebeğin fotoğrafını aileye vermesi ve bol bol dua alması, işte bunlar neyin sonucu.
İşini iyi ve seve seve yapma degil mi?
Tebrikler alkışlıyoruz.
*
Merhum Necip Fazıl Kısakürek ne diyor?
“Devler gibi eser bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım”
Bende diyorum ki, “İşinizde insanların gönlünü kazanmak için, insana değer verin gerisini Allah’a bırakın.”
Mevla sizi sevdirir onlara. Selam olsun işini iyi yapanlara, insanlara değer verenlere..
Kalın sağlıcakla..