İmam Ebu Yusuf çocuk yaşta yetim kalmıştı. Ailesi fakir ve muhtaçtı.
Annesi onu birişe gitmek üzere evden çıkar, işe değil İmam Ebu Hanife'nin yanına ilim tahsiline giderdi. Boyacı ustasına çırak olarak vermişti.
İmam Yusuf, sabah işe gitmediği için kazancını eve de getiremez. Annesi bir gün peşinden giderek İmam Ebu Yusuf'un, boyacıya değil İmam Ebu Hanife'nin yanına gittiğini görür.
Kadın, İmam Ebu Hanife'ye: “Oğlumu meslek öğrenmesi için boyacının yanına çıraklığa verdim. Neden oğlumun meslek sahibi olmasına engel oluyorsunuz?
**
Bu çocuk yetimdir.
Evimizde yiyecek bir şey yok.
Çalışmaya gideceği yerde burada ders görse bize ne faydası olacak?” der.
İmam Ebu Hanife şu cevabı verir: “Bakın, bu çocuk çok zeki bir çocuk, benim en iyi talebemdir.
Boyacı kalfası olsa size ne faydası olur.
İlim tahsiline engel olmayın. Burada öğrendiği ilim ile size bir gün fıstık helvası yedirir.”der.
Anne laftan anlamaz. Israr eder.
Bunun üzerine İmam Ebu Hanife, İmam Ebu Yusuf'u maaşa bağlar, boyacıda çalışırken kazandığı miktarı annesine ödemeye başlar. Yeter ki bu zeki çocuğun tahsili yarım kalmasın.
**
Evvel zaman içinde büyür İmam Ebu Yusuf…
Büyük bir âlim, müctehid olur. Dönemin Abbasi halifesi Harun Reşid'in zamanına yetişir.
Harun Reşid eşi Zübeyde'ye ziyadesiyle bağlı olduğu hâlde bir gün Zübeyde'ye basit bir meseleden dolayı kızar ve hüküm sürdüğü topraklarda Zübeyde'nin bir gece daha sabahlaması hâlinde nikâhının düşmesine dair yemin eder.
Öfkesi yatışınca pişman olan Harun Reşid, pişman olur.Çare aramaya başlar. Âlimler çağırır, onlara sorar. Hiç kimse olumlu bir cevap vermez.Sabah olduğu takdirde Zübeyde'nin nikahı düşecektir.
İmam Ebu Yusuf'a haber salar Harun Reşid. İmam Ebu Yusuf gelir Harun Reşid'in yanına. “Kolay” der,
**
“ Mescidler hiç kimsenin mülkü değildir. Allah'a aittir.Hanımınız bir mescide sabahlasın. Nikâhınız da düşmez.” der. Harun Reşid diğer âlimleri toplar ve İmam Ebu Yusuf'un verdiği fetvayı sorar. İmamın verdiği fetvanın isabetli olduğunu tüm âlimler kabul ederler.Harun Reşid çok sevinir. Bu sevinçli haber karşısında bir ziyafet tertip eder.
İmam Yusuf'da bu ziyafete davet edilir. O esnada fıstık helvası sofraya getirilir. Harun Reşid bu helvayı İmam Yusuf için yaptırmıştır. İmam Yusuf'a ikram eder. Fıstıklı helvayı görünce gözleri dolar, yıllar önce üstadının annesine söylediği sözleri hatırlar.
Gözlerini siler ve: “İzniniz olursa bir tabakta anneme göndermek istiyorum.” der.Harun Reşid'in hizmetkârlarından biri, bir tabak fıstıklı helvayı alır ve İmam Yusuf'un annesine götürür. Annesi yaşlanmıştır artık. Kapıya gelen yabancıya kim olduğunu soramadan bir tabak tutuşturulur eline. Tabağın üzerindeki bezi kaldırınca fıstıklı helvayı görür.
“Efendim, oğlunuz İmam Yusuf, bu fıstıklı helvayı size gönderdi.” der hizmetkâr. Annesinin gözlerinden iki damla yaş süzülür.