İnsan yaşarken, sıkıntı, stres, bunalım, üzüntü vs şeylerden bahseder ve şikayetçi olur..
Bazen yaşama sevincini kaybettiğini düşünür.
Hani ne denilir..?
İnsan yaşam içinde hüzne de, sevince katlanmalı .
Hz. Yunus (as) bir peygamberdi ama bakınız başına ne geldi..
Hz. Yunus (as) Ortadoğu bölgesinde Ninova halkına peygamber olarak gönderildi .
Kavmi Yunus Peygamberi dinlemediler ve iman etmediler. Onca tebliğe ve davete rağmen bir sonuç alamayınca Hz. Yunus, Rabbinden izin gelmediği halde artık bu kavmin iman etmeyeceğini, düşünerek Ninova şehrini terk etti. Kendisi kavmine karşı öfkelenmişti. Bir Peygamberi dinlememenin cezasını onların da tatmasını istiyordu.
Söz dinlemeyen kavme beyhude yere tebliğde bulunmaktansa burayı terk etmek daha iyidir diye düşündü.
Fakat, Şehri terk ederken düşüncesi Allah’a isyan etmek, peygamberlik görevinden istifa etmek değildi . O, Rabbi'nin bu konuda kendisini sıkıştırmayacağını, ve bu sebeple azap etmeyeceğini düşünüyordu.
Çünkü , elinden gelen her şeyi yapmıştı. Hem geçmişte helak olan nice toplumlarda da peygamberler aynı şeyi yapmamış mıydı?
Bunca tebliğ işe yaramamış, sonunda kavimleri helak edilmişti. Hz. Yunus (as) asi, söz dinlemez, toplumun başına benzer bir belanın geleceğini düşünüyordu. Hz. Yunus kavminden ayrıldıktan sonra bir gemiye bindi. Ortada bir fırtına ve hiçbir tehlike olmadığı halde dolu olan gemi batacak gibi oldu .
Bunun üzerine geminin çalışanları “aramızda efendisinden kaçan bir köle var, böyle olmasaydı ortada bir sebep yokken gemi batma tehlikesi geçirmezdi. Bu tehlikeden kurtulmak için onu denize atmamız gerekir yoksa onu denize atmadan buradan kurtulamayız” dedi. Gemide kura çekildi ve kurada Hz. Yunus çıktı. Hz. Yunus (as) denize atılınca büyükçe bir balık kendisini yuttu. Hz. Yunus balığın karnında, denizin dibinde, karanlıkların içinde yaptığının yanlışlığını anladı. Vicdan azabı içinde Rabbine şöyle yalvardı dua etti.
“Lâ ilâhe illâ ente, sübhâneke, innî küntü mine’-zâlimîn.”
(Senden başka ilah yoktur. Seni (her türlü noksanlıktan) tenzih ederim. Ben gerçekten (kavmimi terk etmekle) zâlimlerden oldum.” (Enbiya, 87)
Balık Hz. Yunus’u ıssız bir yerde karaya bıraktı. Hz. Yunus orada kendine geldi. Sonra tekrar kavmine döndü,tebliğini yaptı ve yüz bini geçen kavmi toptan imana geldiler. Böylece geçmiş kavimler içinde peygamberine bir bütün halinde iman eden tek kavim Hz. Yunus’un kavmi oldu.
Bu kıssadan ne hisse alırız.
Hz. Yunus (as) , balığın karnında iken söylediği ve kendisinin kurtulmasına vesile olan cümle…
Hz. Peygamber bu cümle hakkında şöyle demiştir: “Yunus’un balığın karnında yaptığı duayı bir Müslüman herhangi bir şey için yaparsa mutlaka kendisinin duasına icabet edilir.” (Tirmizî)
Bu dua sıkıntı zamanında okunması gerekir.
Bir Müslümanın sıkıntı durumunda bu duayı yapmasının sebebi üzerinde düşünelim .
Bakınız, bu duada üç cümlede üç husus var: “Lâ ilâhe illâ ente, Senden başka ilah yoktur” .“Sübhâneke: Seni tenzih ederim”
“İnnî küntü mine’z-zâlimîn: Ben zâlimlerden oldum” Bu cümle istiğfar cümlesi.
Sıkıntıda olan kişi bilecek ki Allah’tan başka ilah yoktur.
Mümin, her türlü sıkıntıyı giderebilecek sonsuz güç ve kudret sahibinin dergâhına iltica etmeli, O’nun kapısını çalmalıdır.
Ayeti Kerime'de “Yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren [başka bir ilah mı var?]” (Neml, 62)