Tüketici bir toplum olduk. Hazırı yiyoruz, üretmiyoruz. Tüketim toplumu haline getirenler utansın.
Yıllar öncesinde evimizdeki mutfağımızda pişen yemeklerin hemen hemen hepsini kendimiz üretir, yakınlarımızın tarlasından temin eder, hısım ve akraba ile eksikliklerimizi organik yöntemlerle tedarik ederek temin ederdik.
Şimdi ise kaynayan tencerenin içindeki tüm malzemeler bırakın organik olmayı tamamı hazır ve marketlerden temin edilen, nasıl imal edildikleri belli olmayan ürünlerdir.
Önceki gün markete gittim. Önümde uzun bir sıra vardı en az 5 kişilik. Elbette bekliyorum sıramın gelmesini. Önümdeki insanlar ıspanak, marul, karnabahar gibi ürünlerini marketlerden almışlardı. Tarttırıp fiyatlarını belirlerken sıra gelmesi de uzun sürdü.
Marketten yiyecek ve içecek temin ediyoruz! Yetmedi, tarla ürünlerini de artık marketten temin ediyoruz.
Markettin bir reyonunda temizlik maddesi, diğer reyonunda et ve süt ürünleri, öbür tarafta alkol ve içecekler…
Yok yok misali… Ne ararsanız var orada…
Hatta son dönemlerde tarla ürünleri de satılıyor.
Yazımın başlığını iyiliği çabuk tüketiyoruz diyerek attım. Yıllar önce çocukluk döneminde hatırlıyorum. Mahallemizin büyükleri biz çocuk iken bizlerin sağlıklı yetişmeleri için ellerinden gelen ne var ise yaparlardı. Mahallemizde iyi hatırlıyorum. Süt satıcısı birisinin daha hijyenin olması adına alınan önlemler sayesinde kapımıza kadar gelen sütün ne kadar sağlıklı olduğunu bilerek tükettiğimi iyi hatırlıyorum…
Ekmeğin el değmeden alınması için kuralları olan mahalle bakkalımızı da iyi hatırlıyorum.
Bizlere yapılan iyilikleri ve o iyilikleri yapan kişileri, hayatımızı normallerin içinde muntazaman götürmemize neden olanları hatırlayarak ‘nerede o günler?’ diyerek içim sızlıyor.
İyi insanlar birer birer göçüp gittiler. Bizden büyük ağabeylerimizin mahallemizdeki kız çocuklarını koruyup kollama adına ortaya koydukları mücadeleleri de çok iyi biliyorum.
Gün geldi ve geçti gitti. Devir değişti…
Otomasyon sistemi ile robotlaştık adeta.
Oturduğumuz yerden açma kapama düğmeleri, elimizdeki cep telefonu marifeti ile hayatı kolaylaştıran buluşlardan faydalanma derken bütün iyilikleri unuttuk, unutturulduk.
Kaldık kendimizle ve çevremizle baş başa…
Hayatın böyle de bir acı gerçeği var maalesef.
Zor ama sıcak günleri unutup bugünkü yaşamın rahatlığını yaşarken ekonomik anlamda ne kadar daraldığımızı da sanırım görüyorsunuzdur. Her şeyi elde etmek ve ulaşmak kolay ama maliyeti büyük…
Oysaki eskiden ulaşmak ve yetiştirmek, elde etmek zordu. Ancak maliyet bu kadar büyük değildi.
Her şey tersine döndü sanki…
İyiliği çabuk tüketir olduk ama bir şeyi asla tüketmeyelim ne olur. ‘Sevgiyi ve saygıyı…’
Sevgi ve saygıyı asla çabuk tüketmeyelim. Eğer bunları tüketir isek dağılırız. Yok oluruz. Elimizdeki tüm değerleri kaybederiz.
Tüketim toplumu olmaktan uzaklaşalım diyorum ve mutlu kalın dileklerimle…