Bu Konu toplumumuzu çok ilgilendiriyor.
Hem dini konudan hem de hukuk yönünden.
Burada dini yönüne Müftü Hasan Çınar Hoca cevap veriyor.
Babam 5 ay önce vefat etti.
Mirası daha bölmedik. 5 kardeşiz.
Ben ve bir kardeşim başka şehirde çalışıyoruz. 3 kardeşimiz babamızdan kalan evlerde oturuyor, dükkân ve bahçe gelirlerini alıyorlar ve bize de bu gelirlerden hiç bir şey vermiyorlar.
Bizim hakkımız kardeşlerimize geçiyor mu?
Evet, kul hakkı geçer.
Ölüm hak, helal mirasın taksimi de helaldir. (Haram malın zekâtı da, mirası da olmaz.) Zamanı geçirmeden, vefat eden kimsenin varsa borçları ödendikten sonra bir an evvel mirası, varisler arasında taksim etmek gerekir.
Eğer taksim gecikecekse miras mallarının geliri bütün varislere bölüştürülmelidir.
Pay verilmeyen varislerin rızasını almak farzdır. Haksız yere onların hakkını yemek caiz değildir.
Kardeşlerin, miras gelirini hak eden kardeşlerine haklarını vermeleri veya diğerlerinin haklarını kardeşlerine hibe etmeleri de caizdir.
*
Eli bilekten alçıda olan özürlü birisi imamlık yapabilir mi?
Fıkhi bir tabir olarak sahibi özür, akıntı vb. bir rahatsızlığın tam bir namaz vakti ( vakit içinde bir defa da olsa yeterlidir. ) devam etmesi ve bu durumun her namaz vakti ortaya çıkmasıdır.
Bu şekilde özürlü olan bir kişi beş vakit namaz için her bir vakitte ayrı ayrı abdest almalıdır.
Bu kimse aynı zamanda sağlıklı kişilerden oluşan cemaate de imamlık yapamaz.
Fakat herhangi bir uzvunda alçı, sargı, vb. bir durumu olan kimse ise fıkıhtaki sahibi özür gibi değildir.Alçılı kimse alçılı olan uzvun üzerini mesh ederek aldığı abdest ile (bozulmadıkca) birden fazla vakit namazı kılabileceği gibi cemaate de imamlık yapması caizdir.
*
Yolcuyken veya misafirken mukim olanlara imamlık yapmam caiz midir?
Evet, caizdir.
Seferi olan birisi mukim olanlara imamlık yapabilir.
Yalnız namaza başlamadan önce veya sonra cemaate “Ben seferiyim. İkinci rekâtta selam vereceğim.Siz, ben sola selam vermeye başlayınca hemen üçüncü ve dördüncü rekâtı kılmak üzere ayağa kalkacaksınız” demesi müstehabdır. 3. ve 4. rekâta kalkan mukim, sanki imamın arkasındaymış (lâhık) gibi namazını tamamlar.
Yani Fatiha okumadan diğerlerini okuyarak namazını tamamlar. Sehiv secdesi gerekmez.
Seferi olan birisi mukim bir imama uyduğunda iki rekâtlı namazı dört rekâtlı namaza dönüşür.
*
Tilavet secdesini nasıl yapmamız gerekir?
Kur’an-ı Kerim’de 14 surede ayrı ayrı 14 secde ayeti vardır. Her okuyana ve dinleyene bu secdeyi yapmak vaciptir.
Tilavet secdesi yapmak isteyen kimse abdest alır, tesettüre dikkat eder, kıbleye döner ve niyet eder. “Niyet ettim Allah rızası için tilavet secdesi yapmaya“ der ve “Allah-u Ekber“ (اَللّهُاَكْبَرُ) diyerek kıyamda (ayakta) iken ellerini kaldırmadan, direk (rukü yapmadan), bir defa olmak üzere secdeye kapanır.
3 defa “Sübhane Rabbiye’l alâ“ (سُبْحَانَرَبِّيَالْأَعْلٰى) der ve teşehhüde oturmadan ve selam vermeden hemen “Allah-u Ekber“ (اَللّهُاَكْبَرُ) diyerek doğru ayağa kalkar. Kalkma esnasında “Semi’nâ ve eda’nâğufraneke Rabbena ve ileyk el’masîr “ (سَمِعْنَاوَأَطَعْنَاغُفْرَانَكَرَبَّناوَإِلَيْكَالْمَصِيرُ) demek müstehabdır.
Tilavet secdesi yapması gerekenin hemen yapması en sevaplı olanıdır.
Eğer unutursa daha sonra da yapabilir.
*
Bir secde ayetini 3-5 defa okuduğumda kaç secde yapmam gerekir?
Mealler veya tefsirlerden secde ayeti okuduğumda da secde etmem gerekir mi?
Kur’an-ı Kerim’de 14 surede 14 secde ayeti vardır.
Bu ayetleri bir kimse okursa veya duyarsa okuyana da duyana da tilavet secdesi yapmak vacip olur.
Bir mecliste, aynı secde ayetini birden fazla okuyan, dinleyen veya işiten kişi bir tilavet secdesi yapacaktır.
Ama aynı secde ayetini bir şu odada okudu, bir de diğer odada okudu ise o zaman iki secde yapması vaciptir.
Kişi meal, tefsir, makale vb. yerlerden de secde ayetlerini okur veya okuyanı dinlerse tilavet secdesi yapması vacip olur.
Secde ayeti olduğunu anlamayan mesul değildir. Ama okuyanın uyarıda bulunması uygun olur.
Uyarılırsa tilavet secdesi uyarana gerektiği gibi, uyarılana da vacip olur.
Kalın Sağlıcakla, Selam ve dua ile..