Önce satana bakalım, kim bu veya bunlar derseniz.? Hani bizim sofralarımıza gelmesi için çaba sarf edenler. Sabah ezanı ile tarlada çalışmak için orada bulunanlar. Hem kendileri hem de tüketiciler için zaman harcayanlar.
Üretici, tarlada zaman geçiren çiftçiler. İşte onları dinlediğiniz zaman bir laf sonrası, on ah işitiyorsunuz.
Başlıyorlar anlatmaya, girdi maliyeti çok fazla. Gübre, mazot ve daha niceleri diyorlar. Bir yer fıstığı üreticisi şu an fıstığı söktük tarlada kurutuyoruz ana inanın kara kara düşünüyoruz,
Tüccar nasıl bir fiyat verecek ve kaça alacak diye…
Yani, üreten, satan, çiftçi memnun değil. Ya alan, tüketici, işte burada da sorun var. Çiftçinin ürettiği malda alıcıyı memnun etmiyor. Alıcı memnun değil. Tüketici fiyatların yüksek olduğundan dem vuruyor.
Onları da bir dinleyin, Bin ah işitiyorsunuz. Ve hemen başlıyorlar. “Fiyatlar çok yüksek. Bütçemizi sarsıyor, oruç tutacak hale geldik. Maaşlar yetmiyor, Pazarın son anlarını bekliyoruz en azından ucuz alırız diye.”
Yani, Sonuçta nice ahlar ve vahlar. Ve sonuç ise şaşırtıcı değil, fiyatlardan memnun değiliz. Peki, kim kazanıyor?
Peki, kim memnun?
Peki, Kim mutlu?
Gidişat kim veya kimleri memnun ediyor?
Ne dediniz?
Duyamadım.
Duymamı mı istiyorsunuz?
Peki, sizi duyayım.
Nasıl mı?
İşte buradan, [email protected] adresinden sizi duyacağım.
Hadi yazın sizi duyalım.
Kalın sağlıcakla.