Adana'nın gelişiminde kerameti kendinde arayan AGİAD bu kez Adana'yı yeni simge bulmaya soyunmuş..
Kendilerini Adana GİAD olarak tanımlayan derneğin yöneticileri, ortaya attıklarında kendilerine yakın bir kaç gazetede yer bulan projeleri sanki yaşama geçirmiş ve Adana'nın kaderini değiştirmişler gibi şimdi de bilinen tarihi 4 bin yıllık olan ancak arkeolojik kazıların bu tarihin 12 bin yıl öncesine kadar uzandığını gösterdiği dünyanın en eski kentlerinden Adana'ya çağa uygun simge bulacaklarmış..
Gerçekten ADSİAD'ın yöneticilerinin kendilerine nasıl bir aynadan baktıklarını merak ediyorum..
Taşköprü, Büüksaat gibi tarihsel simgeleri beğenmeyen ADSİAD'ın cevval yöneticileri, Paris'teki Eyfel Kulesi, Londra'daki London Eye gibi, Adana'yı dünyada tanınmasına katkı koyacak simge bulacakmış!..
Adama sorarlar..
Hepsi Koç ya da Sabancı Holding gibi dev holdingleri yöneten ADSİAD yöneticileri, Adana'ya simge bulmaya bırakıp kendi işlerine baksalar nasıl olur..
Şirketlerini büyütteseler, ihracat rekoru kırsalar, dünyada piyasalarını belirleyen şirket halinhe getirseler hem kendileri içi, hem Adana için daha çok iş yapmış olurlar..
Bırakın taşın altına elini sokmayacağınız projelerle gündeme gelmeyi çalışmayı..
Kendi işine bakın..
Olmadı, o öve öve bitiremediğiniz, yandaş medyanızda Adana'ya uçuracağı söylenen marinaport projenizi gerçeğe dönüştürmek için çalışmalara başlayın..
Projenizde ne varsa yaşam bulması için pamuk eller cebe deyin..
Simge işini bırakın Adana o işi kendi halleder..
Unutmayın bu kentin Puduhepa, Livia Augusta hatta onlardan binlerce yıl öncesinden gelen bir kent geleneği bulunmakta..
Bu kent kendine yakışan simgeyi her zaman bulur..
Siz kafanızı bu tür işlere yormayın..
Şirketlerini dünyanın tanınır şirketleri yapmaya bakın..
Olmadı marinaport ile oyalanın!…
********************
Yeni nesil sineğimiz olmuş!
Pazartesi günü Yüreğir Ziraat Odası bir haber bülteni göndermişti..
Salı günü bizim gazetede dahil bir çok gazete haber yer bulmuştu, mutlaka bir yerlerde okumuşsunuzdur..
Yüreğir Ziraat Odası'na göre İspanyol ve Türkiye'deki bir tarımsal ilaç firmasının temsilcilerinin ziyareti şu meşhur Akdeniz Meyve Sineği ile mücadelede işbirliğine yönelik ziyaretmiş..
Aslında düpedüz belli ki, bir İspanyol firması ile büyük olasılıkla o firmanın Türkiye Distribütörü olan şirket, ürettikleri fenomen tuzaklarını tanıtmak ve Adana'yı da pazar alanlarına katmak için bu ziyareti gerçekleştirmişler..
Yani, tamamen bir üretim malının tanıtımına ve ön anlaşmalar yapmaya yönelik ticari bir tanıtım ziyareti ve toplantısıydı..
Yüreğir Ziraat Odası'nın tanıtım toplantısını işbirliği ziyareti olarak gösteren bülteninden bilmediğimiz bir şey öğrendik!..
Biz bugüne kadar Adana'da "Akdeniz Meyve Sineği" denen zararlının başta narenciye olmak üzere tarımsal ürünlere zarar verdiğini , o sinekle mücadele edildiğini biliyorduk..
Meğer, Akdeniz Meyve Sineğinin yeni nesili de çıkmış..
işte ondan haberimiz yoktuu.
Olaya cahil mi kaldık diyelim, yoksa Fransız mı bilemiyorum!..
İspanyol ve Türk firmasının genomen tuzakları da işte bu yeni nesil Akdeniz Meyve Sineğine karşı kullanılacakmış..
Haberi okurken, inancım gereği yaşamınında "Allah Allah" lafını hiç kullanmayan biriyim ama, haberi okurken ağzımdan istemsiz olarak bu sözcükler çıktı ve benimle çalışanlar şaşkınlıktan küçük dillerini yuttular..
Şimdi, Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan'dan bizleri bir kez daha aydınlatmasını istiyorum..
Bu bültenle bizlere bilmediğimiz bir konuyu öğrenmemizi, yeni nesil Akdeniz Meyve Sineği olduğunu öğrenmemizi sağladınız teşekkür ederim..
Ama bari aydınlatmaya başladın bir kez daha aydınlanmamızı sağla..
Yeni nesil akdeniz meyve sineği ne menem bir şeydir biz de öğrenelim!…
Bu iyiliği bizlerden esirgeme!….
**************
Ahde vefa olmadığını acı şekilde öğrenenler
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in 4 parti değiştirip beşinci partisi olarak başında bulunduğu partiyi kurma sürecindeyken defalarca yazmıştım, Akşener'in kitabında vefa sözcüğünün olmadığını..
Özellikle, Akşener'i Türk milliyetçisi sananları uyarmaya çalışmıştım..
Kendisini il başkanı, milletvekili, bakan yapan ve bir zamanlar "Öğrencisiyim" dediği Tansu Çiller'i terk ettikten sonra onun adeta can düşmanı olan Mesut Yılmaz'a koşmasını, birlikte kurucusu olduğu AKP'liler hakkındaki ifadelerini, kendisini milletvekili ve TBMM Başkan vekili yapan Devlet Bahçeli'ye karşı ifadelerini anımsatmış, Akşener için geçerli olan tek şeyin kendi siyasal hesapları olduğunu defalarca yazıya dökmüştüm..
Meral Akşener'e o zamanlar "Asena" diyenlerin büyük bölümü sonradan gerçekle yüzleştiler, yollarını birer ikişer ayırmaya başladılar..
Ahde vefa gerçeğiyle acı bir şekilde yaüzleşenlerden birisi de İP'in kurulucularından ve Kırıkkale eski İl Başkanı Mustafa Akyürek olmuş..
Kendine ait binanın hala İP'in işgali altında olduğunu ve İP yönetiminin kendi parasıyla aldığı eşyaları kullanmaya devam ettiğini belirten Mustafa Akyürek, gerçeği nasıl öğrendiğini bakın nasıl açıklıyor:
"Parti içindeki dengelerin farklı işlediğinin, aslında ahde vefanın olmadığını, kişilerin çıkarlarına öncelik verildiğini ben ve arkadaşlarım çok acı bir şekilde öğrenmiş bulunmaktayız. İyi Parti İl Başkanlığının kullandığı bina tarafıma ait olup, il başkanlığı kurulmasındaki tüm masrafları da tarafımdan yapılmıştır. İl Başkanlığı tarafından kullanılan tüm eşyalar tarafımdan alınıp ücretleri tarafımdan karşılanmıştır. Parti üyeliğinden istifa ettikten sonra, il başkanlığına noterden göndermiş olduğumuz ihtarnamede binanın tarafıma ait olduğunu, kendileri ile kira sözleşmem olmadığını ve taşınmazı boşaltmalarını ihtarında bulundum. Kendileri ise kira sözleşmeleri olduğunu ve kira paralarını ödediklerini beyan etmişlerdir. Halbuki böyle bir durumun olmadığını kendileri de çok iyi bilmektedirler. Ülkeyi yönetmeye talip bir partinin gerçeğe aykırı beyanda bulunarak, taşınmazımı kullanmama engel olarak, içinde bulunan eşyaları benim almama rağmen kendilerine aitmiş gibi kullanmaları kabul edilebilir değildir. Bir dönem il başkanı sıfatına haiz olsam da parti içerisinde oligarşi bir yapının halkın iradesine değil, kendi çıkarları için uğraştıklarının ve hakka ve hukuka uygun davranmadıklarını gördüğümünde istifa etmemin çok doğru bir karar olduğunu bir kez daha anlamış bulunmaktayım. İyi Parti ile hiç bir ilişkimiz kalmadığı gibi yaklaşan yerel yönetimler seçiminde ben ve arkadaşlarım sade bir vatandaş olarak benim hakkımı vermeyenler ile değil gerçekten hakkın yanında olan ve ülke sevdasını herkesten ve her şeyden önde tutanların yanında olacağımı şimdiden sizlerle paylaşmak istiyorum."