Şeker Bayramı nedeniyle bayramlaşta töreni düzenleyen partilerden birisi de MHP idi…
MHP Adana İl Başkanlığı binasının bahçesinde düzenlenen bayramlaşmaya katılım hayli yoğundu.. Yazılanlara çizilenlere inat birlik ve beraberlik tablosu veriliyordu adeta..
Ancak o kalabalıkta bir görüntü dikkatimi çekti.. MHP'nin halef selef başkanları, birbirlerinin bayramlarını kutluyorlardı..
Hem de gayet doğal bir şekilde, gayet mütevazi ve samimi olarak… MHP'nin İl Başkanı Sertan Duran ev sahibi olarak misafirleri kabul ediyor, bayramlaşıyordu.. İl eski başkanı Yusuf Baş, selef olarak, hiç yüksünmeden halefinin bayramlaşma törenine gelmişti…
Bu sütunlarda yayınladığın fotoğrafa iyi bakın.. Selef Başkan Yusuf Baş ile halefi Sertan Duran'ın samimiyetine, içtenliğine, doğallığına bir bakın..
Siyasette bu tabloları görmek neredeyse imkansız.. Başkanlığı bırakan bir daha neredeyse, partinin önünden bile geçmediği dönemlerde, Yusuf Baş'ın bayramlaşma için MHP İl binasına gelmesi büyük bir alçakgönüllülük ve samimi dava adamlığı göstergesi..
Sertan Duran'ın da, selfini samimi ve içten bir şekilde karşılaması ve bayramlaşması da aynı alçakgönüllük ve samimi dava adamlığının bir diğer göstergesi..
Herkesin öküzün altında buzağı aradığı, MHP'deki her adımdan, her bakıştan bir anlam çıkarmaya çalışanlara güzel bir kapak olmanın ötesinde, bütün siyasilerimize muhteşem bir örnek olmuş bu tablo.. İnanıyorum ki, bu tür samimi diyaloglar arttıkça, Türk siyaseti gerçek değerine kavuşacak.. Öncü olan halef selef başkanlarını bu örnek davranışlarından dolayı kutluyorum..
**
MHP'yi yanlış okuma!…
Bazı meslektaşlarımız, nedense MHP'yi yanlış okumak için özel bir gayret sarfediyorlar gibi geliyor bana.. Medyada sık sık, MHP üzerine kalem oynatan, görüş serdeden meslektaşlarımı görüyorum.. Yazılarını da dikkatle okuyorum..
Günlük siyaseti, dolayısıyla MHP'liliğini yıllar öncesinde bırakmış, parti siyasetinden uzak Türkçü Turancı görüşleri doğrultusunda kendi çapında mücadele eden bir kişi olarak, MHP'li olmasam da MHP'yi iyi bildiğini düşünüyorum..
O nedenle, MHP'deki gelişmeleri de, MHP hakkında yazılanları da çok rahat değerlendirebiliyorum.. En azından, bana göre öyle..
Geçmişte, geçen yıl Haziran ayında Meral Akşener'in amacının MHP Genel Başkanlığı değil, koparabildiği kadar kişiyi koparıp yeni parti kurmak olduğunu, bizzat kendi açıklamaları, tutum ve davranışlarından yola çıkarak gazetede yazmış, kamuoyuyla paylaşmıştı..
Malum kurultayın korsan kurultay olduğunu, daha imza toplanırken yazmıştım..
MHP'nin Adana belediye başkan adaylarını, öyle günler değil, haftalar hatta aylar öncesinden yazmıştım.. Bana, falanca kişi adaylık başvurusu yapmadı diyenler, adaylar açıklanınca, nerden bildin diye sormuşlardı.. Öyle istihbarat işi falan değildi hiç biri..
Tamamen, MHP'yi tanıma, MHP yöneticilerinin konuşmalarının, davranışlarının gözlenmesine dayalı tesbitlerdi yaptıklarım..
Bütün bunları, MHP'nin Ceyhan'da başkan vekilliği seçiminde aday çıkarmaması üzerine, bazı arkadaşlarımızın, MHP'de Sözlü-Duran çekişmesine bağlamaları üzerine yazdım.. MHP'nin geleneksel siyaset anlayışında var olan, seçimle gelenin hakkına saygı gösterme kuralının Adana'daki küçük bir pratiği olarak Ceyhan başkan vekilliği seçiminde de uygulanmasından başka bir anlam taşımayan bir kararı, parti içi kavgaların sonucu olarak göstermek isteyen görüşler tamamen asılsızdır..
MHP'yi tanımamanın verdiği bir sonuç.. "MHP'de Duran-Sözlü Mücadelesi mi?" başlığıyla Ceyhan kararını bir kavga nedeni olarak gösteren arkadaşımız, eğer MHP'yi tanısaydı, MHP'nin 12 Eylül öncesinde TBMM'de birinci parti olduğu için CHP'nin meclis başkan adayı Cahit Karakaş'ı desteklediğini; Karakaş'ın MHP'nin oyu ve desteğiyle 17 Kasım 1977'de Meclis başkanı seçildiğini ve görevine 12 Eylül darbesine kadar devam ettiğini bilseydi, Ceyhan kararını parti içi kavga nedeni olarak görme yanlışına düşmezdi..
MHP'nin, 12 Eylül öncesinde, bir şekilde boşalan belediye başkanı ve milletvekillikleriyle ilgili yapılan seçimlerde, daha önce seçimi kazanmış partinin hakkına tecavüz etmemek için aday çıkarmadığını bilseydi, Ceyhan kararını Sözlü ile Duran'ın iktidar mücadelesi olarak görmezdi…
Aslında, MHP'deki bu siyasi hassasiyet ve ahlak, 12 Eylül öncesinde hemen hemen tüm siyasi partilerde mevcuttu..
Örneğin, Bingöl Belediye Başkanı MHP'li Hikmet Tekin şehit edildiğinde yenilenen seçimlerde, o zamanın CHP'si, AP'si, MSP'si aday göstermemiş, merhum Hikmet Tekin'in kardeşi MHP'nin adayı olarak seçimlerden başkan olarak çıkmıştı.. Yani, o günün siyasi ahlağı, MHP'nin kazandığı belediyeyi yine MHP'ye bırakmıştı..
Arkadaşlarımız, MHP'yi tanısalardı, Sertan Duran'ın MHP'nin geleneksel siyaset anlayışının ve ahlakının doğrultusunda yerinde bir karar aldığını anlayabilirlerdi..
Tabii, MHP'yi klasik merkez sağ partilerden sanma ve üzerinde oyun oynama yanlışına düşmemişlerse….